Tüm Bilgi Paylaşımlarım

İndirilebilir (Pdf) Yayınlarımın(kitap+makale) Tam Metinleri:

Kitap ve makale metinlerine ulaşmak ve indirmek için tıklayınız: http://dpu.academia.edu/MustafaBIYIKLI

Çanakkale Savaşı Devletlere Ders, Milletlere "ruh" ve "kimlik" Oldu!

ÇANAKKALE SAVAŞI DEVLETLERE "DERS", MİLLETLERE “RUH” VE “KİMLİK” OLDU! Doç. Dr. Mustafa BIYIKLI Birinci Dünya Harbi içerisinde yer alan Çanakkale Savaşı, diğer cephelerde olduğu gibi milletlerarası, bloklar arası bir savaştır, muharebe değildir. Birinci Dünya Harbi’nin bir cephesidir. Bir müttefik savaşıdır. Bu açıdan Çanakkale Savaşı’nı, uluslararası çerçevede değerlendirmek daha isabetli olacaktır. Silah ve para olarak dışa, daha çok Baronlara bağımlı hale getirilen Osmanlının ekonomisi çökmüştür. Osmanlı, Sultan II. Mahmud döneminde Avrupa'dan ve Sultan Abdülaziz döneminde ABD'den aldığı silahları daha sonra kullanabilmiştir. Çanakkale Savaşı’nın ve bugün Afriavrasya çemberi ve özellikle Ortadoğu sorunlarının temelinde, İngilizlerin Birinci Dünya Harbi ve öncesinde yaptığı gizli diplomasi ve Osmanlıya ihaneti yatmaktadır. Birinci Dünya Harbi bir iç çatışmaya dönüşmüş, Türk dünyası ile İslâm dünyasını birbirine kırdırmışlardır. Bu ihanet neticesi, Osmanlının kucak açtığı Yahudiler de, Osmanlı tebeası Ermeniler de Osmanlıya ihanet etmiş ve İtilaf Devletleri'nin saflarında yer almışlardır. Birinci Dünya Harbi'nde Enver Paşa'nın da önemli bir yeri vardır. Enver Paşa’nın, diplomasiden yana olmaması, yeterli askerî tecrübeye sahip olmayışı, tecrübeli paşaları pek dinlememesi, savaşı bir oldu bittiye getirmesine ve stratejik hatalar yapmasına sebep oldu. Enver Paşa’nın, “Enverî, Enveriye” çıkışıyla Birinci Dünya Harbi’nden önce diplomatik yollara başvurmadan Sadrazam Said Halim Paşa’dan habersiz, Rus filosunun Karadeniz’de nerede bulunursa “Yavuz” ve “Midilli” ile vurulması yönündeki 22 Ekim 1914 tarihli emri ve Alman Genel Kurmayı’nın saçma talepleriyle devleti vakitsiz savaşa sürüklemesinin sonuçları ve etkileri itibariyle isabetli olmadığı görülmektedir. Büyük düşünen Enver Paşa’nın niyeti ve hedefleri tartışılabilir. Ancak, Enver Paşa’nın Almanya’ya dayanarak yaptığının tam bir macera olduğu anlaşılmaktadır. Devletin askerî ve ekonomik gücüyle orantısız görülen bu macera, İngilizlerin işine yaramış, Enver Paşa karşısında M. Kemal’in yolunun açılmasını ve yükselmesini sağlamıştır. Liberal reformcu Jön Türkler, İngiliz, Fransız ve ABD’nin yanında uluslararası gayrı resmî güçlerin telkin ve teşvikiyle Osmanlıya bir alternatif olarak İttihat ve Terakki Hükümeti etrafında devleti bir mechule sürüklemişlerdir. Enver Paşa, esasen Alman subayları arasında normal bir subay olan Osmanlı-Alman Birleşik Kuvvetler Komutanı olarak atanan Liman Von Sanders’e Çanakkale Kara Savaşı’nda çok güvenmiştir. Ancak, ağırlığı Batı cephesine veren Almanların Çanakkale cephesindeki katkısı, kendi stratejileri doğrultusunda gerçekleşmiş ve askeri yönden yok denecek kadar az olmuştur. Bunda belki de Almanların aynı günlerde Batı Avrupa’da verdiği milyonlarca kayıpların etkisi vardır. Hem modern silahların, tekniklerin kullanıldığı ve hem de klasik yoğun bir siper savaşıdır Çanakkale Savaşı. Çanakkale Deniz Zaferi’nde Başkumandan Sultan Mehmed Reşad’ın ve vekili Harbiye Nâzırı Enver Paşa’nın komutası altında Cevat Paşa’nın savunmayı iyi biçimlendirmesinin rolü önemlidir ve büyüktür. Çanakkale Savaşı’nda pek çok Türk ve Alman general ve yüzlerce kıdemli subay vatan savunması için görev almıştır. Bu Generallerin ve kıdemli subayların Çanakkale Savaşı’ndaki rol ve katkıları araştırılmaya muhtaçtır. Güçlü devletler, Çanakkale Savaşı’ndan önemli dersler çıkarmışlardır. Hatalı haritalar, yanlış istihbarat, etkili propaganda ve savaşın sonuçları daha sonraki savaşların karakterine, yöntemine ve olgusuna önemli etki yapmıştır. Çanakkale Savaşı'ndan sonra, savaşların karakteri ve yöntemleri değişmiştir. İtilaf Devletleri'nin Gelibolu Yarımadası'nda 100 yıl önce Çanakkale Savaşı'ndan aldıkları ders, 2. Dünya Savaşı'nda işe yaramıştır. Çanakkale Savaşı'ndan ders çıkaran İtilaf Devletleri, İkinci Dünya Savaşı'nda buna göre stratejilerini belirlediler. Mesela, bu savaşı, Avrupa’yı istila eden Almanların aleyhine, Hitlerin yenilgisine ve müttefiklerin lehine çeviren, tarihin en büyük deniz çıkarması olan Normandiya Çıkarması'nın büyük başarısı, tarihin ilk büyük deniz çıkarması olan Çanakkale Savaşı'ndan çıkarılan derslere bağlıdır. Çanakkale Savaşı'nda, kesin ve doğru istihbaratın önemi anlaşılmış, zemin, hava şartları, coğrafi şartlar daha önemli seviyede dikkate alınmaya başlanmıştır. Benzer şekilde aynı tecrübe Avusturyalıların Huon Peninsula Harekâtı başarısında da görülmektedir. Hiçbir silah, top, tank, vatan sevgisinden daha etkili değildir. Seyit Onbaşı’nın gücü ile sembolleşen kahraman Mehmetçikteki vatan sevgisi, inanç, kazandığı manevi güç, yüksek irade, üstün yetenek ve yüksek moral değerleri karşısında, İngiliz ve Fransızların 45 senede yoğun bir yarışla oluşturdukları, gurur duydukları modern donanmaları, silahları ve askerleriyle birlikte Çanakkale Boğazı’na gömülmüştür. Türk, İslâm düşmanlığıyla maruf İngiltere başbakanı William Ewart Gladstone'un, İslâm’ı ve Türkleri yok etme hedefleri; İngilizlerin İstanbul'u, boğazları ve dünyanın en stratejik yeri olarak gördüğü Gelibolu Yarımadası'nı işgal edip üs yapma hayalleri Çanakkale’de suya düşmüştür. 1914-1922 büyük vatan müdafaasını bir bütünlük ve devamlılık içerisinde değerlendirmek gerekir. Milli mücadele, Çanakkale'de başlamıştır. Milli ruh Çanakkale’de yeniden filizlenmiştir. Milli irade burada güç kazanmıştır.  Büyük bir dram yaşanmıştır. Orada ortaya çıkan ruh ve yeniden diriliş halen devam etmektedir. Bugün bu ruha her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır. Çanakkale Savaşı'nda, Müslüman Türklerle cephede bizzat karşılaşan, tanışan, niçin, nerede ve kim için savaştıklarını bilmeden mücadele eden, sömürgeci devletler tarafından kimlikleri ve ruhları yok edilmiş, sömürülmüş insanlar, kimliklerinin, kişiliklerinin ve insan olduklarının farkına varmışlardır. Bu insanlar, Çanakkale Savaşı’nın etkisiyle sömürüye, sömürgecilere, emperyalizme karşı tepki ve bir başkaldırı olarak yeniden doğuş ve kimlik kazanma sürecine girmişlerdir. Sömürgecilik karşısındaki bu yeniden doğuş ve kimlik kazanma, genel anlamda onları bağımsızlıklarını kazanmaya kadar götürmüştür. Avustralyalılar ve Yeni Zelandalılar bunun en bariz örneğidir. Bu zavallı insanların torunları, sömürgecilik karşısındaki bu yeniden doğuşu ve uyanışı, bir kimlik kazanmanın gururuyla her yıl unutamadıkları Çanakkale’ye gelerek “ANZAK Koyu”’nda “Şafak Ayini” adı altında kutlamaktadırlar. Bugün, silaha dökülmüş neticeleri değil, kaleme dökülmüş neticeleri; ayıran neticeleri değil, bağlayan neticeleri ele almak daha doğru olacaktır. Çanakkale Savaşı'nın nasıl olduğunun yanında, savaş sonrasının ve savaş sonrası diğer devletlerle olan ilişkilerin nasıl yönetildiği de  önem taşımaktadır.