Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Dış Politikası
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Dış Politikası
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Dış Politikası
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Dış Politikası
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Askeri Hayatı
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Askeri Hayatı
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Siyasal Hayatı
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Askeri Hayatı
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Dış Politikası
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Dış Politikası
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Dış Politikası
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Dış Politikası
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Dış Politikası
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Dış Politikası
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Dış Politikası
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Askeri Hayatı
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Dış Politikası
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Dış Politikası
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Askeri Hayatı
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Dış Politikası
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Dış Politikası
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Dış Politikası
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Dış Politikası
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Dış Politikası
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Askeri Hayatı
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Kültürel Hayatı
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Dış Politikası
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Dış Politikası
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Dış Politikası
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Dış Politikası
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Dış Politikası
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Kültürel Hayatı
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Kültürel Hayatı
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Siyasal Hayatı
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Dış Politikası
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Siyasal Hayatı
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Kültürel Hayatı
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Dış Politikası
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Dış Politikası
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Dış Politikası
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Dış Politikası
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Siyasal Hayatı,Türk Askeri Hayatı
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Dış Politikası
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Dünyası, Siyasi Tarih, Türk Siyasi Tarihi, Stratejik Yönetim, Political History, Turkic Studies
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Kırgızistan, Türk Konseyi, Türk Keneşi, Türk Dış Politikası, Dış Politika, Siyasi Tarih
Özet Metin
Ahlâk, uluslararasında farklılıklar gösteren toplumlar arası değişmekle beraber, genel olarak toplum içinde oluşmuş dinî değerlerin, örf ve adetlerin, değer yargılarının, normların, hem bireyin, hem toplumun doğru ve yanlış davranışlarını belirleyen ve yönlendiren kişilerin uymak zorunda oldukları davranış biçimlerinin ve kuralların oluşturduğu sistem olarak tanımlanmıştır. Pek çok tanımlamalar yapılmış olmakla beraber, siyaset de, insanı, devleti ve toplumu idare etme, devlet işlerini yürütme, ülkeyi yönetme, devletlerarası ilişkiler kurma, yürütme ve yönlendirme, aynı temel değerleri taşıyan coğrafyada insanlar arasında birlikteliğin, birlik ve beraberliğin, huzur ve ahengin sürdürülebilmesi için toplumu sevk ve idare etme, uluslararası ilişkileri organize ve disipline eden düzenlemeler yapma, ulusal ve uluslararası arenada ahlâkî değerler ve uluslararası hukuk çerçevesinde sorun çözme sanatı olarak tanımlanmıştır. Siyaset ahlâkının özel bir alanı olan uluslararası siyasî ahlâk, devletlerarası ilişkileri düzenlemeyi amaçlar. Siyasî ahlâk, insana aynı zamanda evrensel bir ufuk, misyon ve vizyon gösterir. Ahlâkî erdemler ve değerler adına kendini inşa ederek yaşayan, kâmil insan olma yolunda değerler bilincini taşıyan insan, varlık olarak evrenseldir. Kendinde bütün insanlığı da değer olarak alır. Uluslararası barışın, huzurun, dengenin, ahlâkî ve insanî değerlerin sürdürebilmesi için, öncelikle uluslararası siyasî ahlâk ve değerleri dikkate alıp ön planda tutmak büyük önem taşır. Geçmişte bazı düşünürler, uluslararası siyasette liberalizm-idealizm ilkelerini, yani uluslararası hukuku ve uluslararası siyasî ahlâk ve insanî değerleri dikkate alıp bu ilkelerin ön planda tutulmasını, savaşa başvurmadan o anki statükonun/uluslararası mevcut durumun ve millî çıkarların korunmasını savunurken bazı düşünürler de siyasî realizmi, yani yeri geldiğinde uluslararası ahlâkî ilkeleri ve değerleri göz ardı ederek, zamanın gerçekleri, uluslararası güç ve dengeleri karşısında millî çıkarların ön planda tutulmasını, yeri geldiğinde savaşa başvurulmasını, gerçekçi politika izlenmesi gerektiğini savunmuşlardır. Bu bildiri, her zaman önemini koruyan ama gittikçe yozlaşan mevcut uluslararası ahlâkî duruma, ilkeler ve değerler çerçevesinde, liberalizm-idealizm ile siyasî realizm arasında siyaset siyaset ve ahlak ilişkisi siyasetçinin özellikleri İslam Dininin getirdiği ve öngördüğü uluslararası siyaset ilkeleri ve söz konusu değerlerin uygulanabilirliği hususlarında değerlendirmeler sunmaktadır.
Anahtar Kelimeler
Siyaset, ahlâk, değerler
Özet Metin
Türk Dünyasının coğrafi ve kültürel mirası olarak da ifade edebileceğimiz hayat sahasında, her biri jeostratejik ve jeopolitik önemli bir konumda olan Türk dili konuşan ülkeler, hem çevresini etkileyici ve hem de çevresinden etkilenen birer ülke olarak varlıklarını sürdürmektedirler. Türk Dünyasının coğrafi mirası aynı zamanda her bir ülkenin hayat sahasıdır. Bu hayat sahasının ortak bir geçmişi olması hasebiyle hayat sahasında yer alan her bir Türk ülkesinin bu coğrafya üzerinde olumlu ve etkili stratejiler geliştirmesi ve avantajlar elde etmesi mümkün ve kaçınılmazdır. Bununla beraber Avrasya kuşağında yer alan bu ülkeleri, dünya güç merkezlerinin ve yakın çevresinin etkileri, baskıları, sınırlandırmaları ve tehditleri dışında düşünmek mümkün değildir. Ortak özellikler ve ortak riskler taşıyan bu coğrafyada, Türk dili konuşan ülkeler arasında entegrasyon büyük önem arz etmektedir. Söz konusu entegrasyonun, uyum ve bütünleşmenin sağlanabilmesi için neler gereklidir. İşte bu bildiride Türk dili konuşan ülkeler arasında entegrasyonun sağlanması, gelişmesi ve pekişmesi için öneriler sunulmaktadır. In the field of life that we can express as the geographical and cultural heritage of the Turkic World, Turkic speaking states, each of which has a significant geostrategic and geopolitical position, they are continue to exist as both affect to their surroundings and affected by its. The geographical heritage of the Turkic World is also the living space of each country. As this living space has a common history, every Turkic states in the living space should develop positive and effective strategies and achieve advantages over this geography. However, it is not possible to think of these states in the Eurasian field except for the effects, pressures, limitations and threats of the world power centers and their immediate surroundings. Integration among the Turkic speaking states is of great importance in this geography with common characteristics and common risks. In this paper, proposals are provided for the integration, development and consolidation for the Turkic speaking states.
Anahtar Kelimeler
Avrasya, Türk Dünyası, Türk dili konuşan ülkeler, entegrasyon, Orta Asya. Eurasia, Turkic World,
Özet Metin
1991 yılında Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Özbekistan’ın bağımsızlığına kavuşmasıyla Türkiye ve bu kardeş ülkeler arasında yeniden bağlar kurmak için değerli bir fırsat doğdu. Ortak bir geçmişe, aynı dil ve kültür hazinesine sahip altı bağımsız Türk devleti yeni yüzyıla birlikte hazırlanma arzusuyla, Gaspıralı’nın tespit ettiği “dilde, fikirde, işte birlik” hedefine uygun olarak, işbirliğini geliştirmek için 1992 yılında “Türkçe Konuşan Devletler, Devlet Başkanları Zirveleri“ ile yola çıktılar ve süreç içinde bu ülkeleri bir araya getiren ortak etkinlikler, işbirlikleri ve kuruluşların temellerini attılar. 25 yılı geride bıraktığımız bu süreçte 12 Temmuz 1993’te kurulan ve “ortak kültüre sahip Türk Halklarının gönül birlikteliğini ve kardeşliğini güçlendirmek, ortak Türk kültürünü gelecek nesillere aktarmak ve dünyaya tanıtmak için” çalışan Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) ilk teşkilat olma onuruna sahiptir. 21 Kasım 2008’de Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi’nin (TÜRKPA) kurulması ilişkilerin siyasi bir boyuta taşınarak, istikrarlı bir zemine oturtulması için atılan anlamlı bir adım olmuştur. 2010 yılında Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi, kısaca Türk Konseyi veya Türk Keneşi (TDİK) adlı kurumun kurulmasıyla Türk devletleri arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi kalıcı bir zemine taşınmıştır. 20 Ekim 2011’de Türk Konseyinin himayesi altında Türk Dili Konuşan Ülkeler Ortak İş Konseyi (Türk İş Konseyi), 23 Ağustos 2012’de Türk Kültür ve Mirası Vakfı, Uluslararası Türk Akademisi, 29 Mart 2013’te Türk Üniversiteler Birliği, 25 Ocak 2013’te Avrasya Askerî Statülü Kolluk Kuvvetleri Teşkilâtı (TAKM) kurulmuştur. Bu ortak kuruluşların yanı sıra Türkiye ve Türk cumhuriyetleri arasındaki ilişkilerin derinleşip kök salması ve geleceğe birlikte yürüyecek nesillerin yetiştirilmesi için ortak üniversiteler de kurulmuştur. 31 Ekim 1992 tarihinde Kazakistan-Türkiye ikili ilişkileri çerçevesinde Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi’nin kurulma kararı alınmış ve iki ülkenin bu ortak üniversitesi 15 Ekim 1993 yılında Kazakistan’ın Türkistan şehrinde kurulmuştur. Ardından 30 Eylül 1995 tarihinde KırgızistanTürkiye ikili ilişkileri çerçevesinde imzalanan anlaşmayla Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi (KTMÜ) kurulmuştur.
Anahtar Kelimeler
Türk Keneşi, TÜRKSOY, TÜRKPA, Türk Kültür ve Mirası Vakfı, Uluslararası Türk Akademisi
Özet Metin
Türk Dili Konuşan Ülkeler Ortak İş Konseyi (Türk İş Konseyi), Türk Dünyasına yönelik olarak, bölgesel ekonomik iş birliğinin teşvik edilmesinin, iş konseyleri arasında ilişkilerin kurulmasının, ikili ve çok taraflı iş birliğinin daha da artırılmasının, iş paydaşları ve ekonomileri lehine etkili bir ağ kurulmasının ve ticaret, sanayi, yatırım, teknoloji transferi, hizmetler ve diğer ekonomik sektörlerde iş tanıtım faaliyetleri yürütmenin önemi göz önünde bulundurularak, sivil ve kâr amacı gütmeyen uluslararası bir teşkilat olarak kurulmuştur. Türk Keneşi/ Konseyi (Türk Dili Konuşan Ülkeler İş Birliği Konseyi)’ne üye devletlere ait iş topluluklarını temsil eden taraflar (Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye) 20 Ekim 2011 tarihinde Türk Keneşi himayesi altında sözleşmeyi imzalamışlardır. Türk İş Konseyi, üye devletlerin iş adamları arasındaki ortak faaliyetlerin tartışılması ve tanıtılmasına yönelik kurumsal bir platform sağlayarak, üye devletlerin ekonomik kalkınmasını ilerletmeye yönelik öneriler sunmakta, bir danışma konseyi olarak da görev yapmakta ve üye devletler arasında bulunan diğer ikili ve çok taraflı iş konseyi yapılarına rehberlik hizmeti vermektedir. Bu tebliğde, Türk İş Konseyi’nin kuruluşu, amaçları, statüsü, yetkisi ve faaliyetleri, taahhüt ve hedefleri, teşkilat yapısı ve Türk Dünyası ekonomik iş birliği açısından yeri ve önemi ele alınmaktadır. Joint Business Council of the Turkish Speaking Countries (Turkic Business Council) has been established as an international organization that is not civil and profit-oriented. The Turkic Business Council aims to promote regional economic cooperation, to establish relations between business councils, to promote bilateral and multilateral cooperation, to establish an effective network for commercial stakeholders and economies, and to promote trade, industry, investment, technology transfer and promotion. The parties representing the business communities belonging to the member states of the Turkic Council (Cooperation Council of Turkic Speaking States: Azerbaijan, Kazakhstan, Kyrgyzstan and Turkey) signed the contract on 20 October 2011 under the auspices of the Turkish Council. The Turkic Business Council provides an institutional platform for the discussion and promotion of joint activities among businessmen of member states and offers suggestions for improving the economic development of member states. In addition, it acts as an advisory council and provides guidance to other bilateral and multilateral business council structures among the member states. In this paper, its organization, aims, status, authority and activities, commitment and objectives, organizational structure and place and importance of Turkish World in terms of economic cooperation are explained.
Anahtar Kelimeler
Türk İş Konseyi, Türk Keneşi, Türk Konseyi, ortak kalkınma, Türk Dünyası, ekonomik iş birliği.
Özet Metin
Bu çalışmada, Nasyonal Sosyalist Parti’nin iktidara geldiği 1933 yılından itibaren, Almanya’nın hegemonik gücünü hissettirmek ve geliştirmek amacıyla Ortadoğu’da izlemeyi planladığı ve kısmen de izlediği İran’a yönelik nüfuz politikası, politik-ekonomik açıdan analiz edilmektedir. Çalışma, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Arşivinden elde edilen Kurt Koehler, Oluf Kürkkmann ve Wilhelm Eilers’in “Almanya’nın Ortadoğu’ya Yönelik Nüfuz Mıntıkaları Politikası” başlıklı raporları veri alınarak analiz edilmiştir. Raporda Türkiye, Orta Asya Türk dünyasına Mısır ise İslam dünyasına açılan birer kapı olarak tanımlanmaktadır. İran ise, Almanya için müsait bir ticaret sahası olarak nitelendirilmektedir. Bu nedenle, tüm Ortadoğu değil, raporda belirtilen üç önemli ülkeden biri olan İran temelinde çalışma hazırlanmıştır. Bu ülke, her zaman Batı dünyası için stratejik ortak ve bir pazar alanı olarak tanımlanmıştır. Çalışmada Almanya’nın bugün ortağım olarak nitelendirdiği Fransa ve İngiltere’ye yönelik o dönemdeki ekonomik ve politik düşünceleri ile dünya gücü olmak için Ortadoğu’nun ve özellikle İran’ın Almanya için önemi tarihsel bağlamda realist perspektiften analiz edilmektedir. Bu çalışma, İran’ın Batı politikalarında her zaman neden önemli yer tuttuğu konusunda günümüze ışık tutmaktadır. In this study, dominance policy of Germany towards the Middle East, which were planned to be pursued in Iran and some of which were pursued partially, with a view to evoke and develop its hegemonic power since National Socialist Party came into power in 1933, have been analyzed in terms of political economy. The study has been developed on the basis of reports entitled “Policies of Dominance Areas of Germany Towards The Middle East” written by Kurt Koehler, Oluf Kürkkmann and Wilhelm Eilers, which were taken from State Archives of the Prime Ministry of the Republic of Turkey. In the report, Turkey is described as a door opening to Central Asian Turkish world and while Egypt to Islamic world. Iran is described as a suitable trading range for Germany. Therefore, the study has been prepared on the basis of Iran is one of the three major countries mentioned in the report rather than the whole Middle East. This country has always been seen as a strategic partner and a market area for the Western world. In the study, Germany’s economic and political opinions in that period towards France and United Kingdom, regarded as Germany’s partners currently and the importance of Middle East and especially Iran for Germany for being a world power have been analyzed from a realist perspective in the historical context. This study sheds light on present time regarding the issue why Iran has always great importance in the Western policies.
Anahtar Kelimeler
Almanya, İran, Ortadoğu, nüfuz politikası, kültür politikası, sömürgecilik, emperyalizm. German
Özet Metin
Kelimeler, dolayısıyla lügatler, sözlükler bir milletin hafızasıdır, kimliğidir, dağarcığıdır ve kültür hazinesidir. Zengin bir lügate sahip milletler, milli kültür birikimlerini koruyan, millî birlik ve bütünlüklerini sağlayan milletler olmuşlardır. Başta Türkiye olmak üzere Türk Dünyası ve dolayısıyla Türkçe, tarihi süreci içinde asırlar boyu medeniyetler arası, milletlerarası ve kültürler arası etkileşimler neticesi tabiî olarak diğer kültür, medeniyet ve dillerden etkilenmiştir. Bu çalışmada, söz konusu etkileşim derecesi ve çerçevesinde 17 adet lügatteki kelime hazinesi ve mirası tek tek ele alındı. Osmanlı Türkçesi ve Cumhuriyet Türkçesini içeren 17 lügâtteki kelimeler, kökleri ve etkilendikleri diller itibarıyla tahlil ve tasnif edildi, bir sonuca varıldı. Uzun ve yorucu bir çalışmanın sonucu kelimelerin dillere göre adedi, dağılımı, lügâtlerde toplam kaç ana kelime yer aldığı ve kaç adet kelimenin kökünün hangi dilden geldiğinin yanı sıra, bu değişik dil köklerinden gelen kelimelerin lügâtlerdeki yüzde nispetleri ve bu nispetler arasında Türkçe kökenli kelimelerin adedi ve nispeti tablolar ve grafikler halinde rakamlarla gösterildi. Bugün ortak kuruluşlar kurarak ilişkiler ve diyalog kurulmaya çalışılan ve aynı ortak kelime mirasına sahip Türk dili konuşan ülkelerin ilişkileri açısından değerlendirilmesi yapıldı. Words, therefore glossaries, dictionaries are the memories, identity, vocabulary and culture treasure of a nation. Nations which have rich vocabulary have been the nations who has protected their cultural heritage, national identity and territorial integrity. All of the Turkish world and notably Turkey, therefore Turkish have been affected by other cultures, civilisations and languages as a result of interaction between the nations and cultures throughout the historical process. In this work, the vocabulary and heritage of 17 glossaries have been examined in the degree and interaction of aforesaid frame. The words in 17 glossaries and dictionaries which are including the Ottoman Turkish and Republican Turkish has been analised, classified and made inferences according to the stems of words and the languages they have originated from.
Anahtar Kelimeler
Osmanlıca Lügatler, Türkçe Sözlükler, kelimeler, dil birliği, milli kültür, Türk Dünyası, uluslarar
Özet Metin
Bu inceleme, Almanca olarak Kasım 1930 yılında Viyana doğumlu, Viyanalı inşaat şirketi denetçisi/mümessili Guido Walcher tarafından Tahran‘dan yazılan ve Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi’nden elde edilen bir rapora dayanmaktadır. Raporun 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı veya Büyük Buhran sonrası ele alınması dikkat çekicidir. Guido Walcher’ın iddialarına göre mali kurumlara hâkim, altın piyasasını idare eden altın ve para piyasasını ellerinde tutan Yahudi finans gücüne ve Yahudilerin finanse ettiği büyük sermayedarlar, özel bankalar, holdingler ve bunların temellüklerine karşı yazılmış olan Rapor, Walcher tarafından, o tarihte bütün devletler ile Milletler Cemiyeti’ne gönderilmiştir. Raporda, altın para birimi sistemi eleştirilmekte, insanlığın o günkü yüksek oranda işsizliğin, fakirliğin, suni pahalılığın ve dünyadaki bütün sefaletin, devletlerin, vatandaşlarının alın terinin, yeraltı zenginliklerinin soyulmasının, insanlığın, makro ve mikroekonominin gelişmesine, girişimciliğe engel olan sebepleri ortaya koymaya çalışmakta ve bunlara çözüm önerileri sunmaktadır. Bir arşiv belgesi olarak siyasi tarih açısından önem arzeden raporun ele alınmasındaki esas amaç, bu raporda iddia edilen ekonomik tespitlerin bir tutarlığının olup olmadığı ve para- finans konusunda sunduğu çözüm önerilerinin bir değer ifade edip etmediğini uzmanlarının müzakeresine açmaktır. THE SYSTEM OF GOLD STANDARD ACCORDİNG TO REPORT OF GUIDO WALCHER IN 1930: ITS EFFECTS AND PROPOSED SOLUTIONS This study is based on a report written in German language in November 1930 in Terhan by the representative of a construction company from Vienna, Guido Walcher. It is important to note that the report was written just after the start of the great depression of 1929. According to Guido Walcher‘s allegations The report was written against the unjust ownerships and control by the Jews of the financial institutions, gold and capital markets, big share holders, private banks and companies. This report was sent to all states, governments and the League of Nations. The report which is criticised the gold standard, poverty, unemployment, artificial inflation, World-wide desperation of the people and so on, that they were seen as the main obstacles in front of development of entrepreneurship. The report also provided with some solutions for the abovementioned problems. The main purpose of the report as an archive document, which is of considerable importance in terms of political history, is whether there is a consistency of the economic detections alleged to this report and opening the negotiations of experts to see if the report suggests that the proposals for money-financing are worthy.
Anahtar Kelimeler
Altın para birimi sistemi, finans sistemi, ücret değeri, ortak para, takas, işsizlik, borç, Gold sta
Özet Metin
Tarih boyunca Asya boylarından bir kısım Türk boyları, Orta Asya’dan Batı’ya, Avrupa’ya hareket ve göç ettiler. Bu süreçte pek çok değişik ilke ve coğrafyada pek çok devlet kurdular ve yerleşik başka kavimlerle asırlarca beraber yaşadılar. Doğal olarak, onları etkiledikleri gibi onların dil, kültür ve medeniyetlerinden de etkilendiler. Dolayısıyla, özellikle Anadolu Türkleri ve Anadolu Türkçesi de söz konusu etkileşimler neticesi zengin bir dil ve lügat birikimine sahip oldu. Bu çalışmada, İpek Yolu’nda geçmişten günümüze tarihi perspektif içinde söz konusu hareket, kültürel etkileşim ve gelişim süreci ve çerçevesinde uluslararası, kültürlerarası bu etkileşim ve birikimin Türk lügatlerine nasıl yansıdıkları iki önemli örnek lügat analiz edilerek ortaya konulmaya çalışıldı. REFLECTİONS İN THE TURKİSH LEXİCON OF INTERNATİONAL CULTURAL INTERACTİON ON ASİA-EUROPE SİLK ROAD Some Turkish tribes of Asia tribes moved and emigrated from East to West, from Asia to Europe throughout history. In this process, in many different geographies, they established many states and lived together with other nations for centuries. Naturally, they influenced their languages, cultures and civilizations. Therefore, these interactions result, especially Anatolian Turks and the Turkish language of Anatolia had the rich culture and dictionary. In the process and framework of this topic movement, interaction, development and accumulation, how this international and intercultural movement, interaction, development and accumulation reflect in Turkish glossaries. We have given detailed examples from the Turkish glossaries and come to a conclusion
Anahtar Kelimeler
Uluslararası kültür, kültürel etkileşim, Lügatler, Sözlükler, dil birliği, milli kültür, Türk Dünyas
Özet Metin
Asya Türk kültür ve turizm coğrafyasında birlikte ve barış içinde yaşayabilmek için ortak bir kültür ve turizm zemini oluşturmak önemlidir. Bu ortak zemini oluşturmak için de kurulmuş ortak teşkilatlar mevcuttur. Bunlardan biri de Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY)’dır.TÜRKSOY, Türk dili konuşan ülkeler ve halkların birbirlerini daha iyi anlamala-rını, tanımalarını ve diyalog kurmalarını sağlamak, kültür ve gönül birlikteliğini ve kardeşliğini güçlendirmek, ortak Türk kültürünü ve sanatını korumak, yeniden canlandırmak, gelişmesini sağlamak, nesilden nesile aktarmak, yaşatmak ve karşılıklı dosta¬ne temaslar sağlamak amacıyla kurulmuş uluslararası ortak bir Türk kültürü teşkilatıdır. İnsanlararası kültürel diplomasi ve turizm için uygun bir zemin oluşturabilmek için de TÜRKSOY, üye ülkeler arasında kültürel ve sivil diplomasiyi desteklemek, resmî diplomatik kurumlar yanı sıra, kültürel diplomasi yürüten sivil toplum ve turizm kuruluşlarını desteklemek ve turizmin kültürel zeminini oluşturmak açısından önem arz etmektedir.Bu çalışmada Asya Türk Coğrafyası turizmi açısından TÜRKSOY’un ortak kültür ve turizm mirasının ortaya çıkarılması, tanınması, görülmesi, yaygınlaştırılması için önemli bir aktör olduğu ve nasıl bir rol oynaması gerektiği ortaya konmaya çalışılmıştır. Formation of a joint cultural and tourism base is important for living together in peace in the geography of culture and tourism of Central Asia. There are a number of organisations for building up such a joint base. International Organisation of Turkic Culture (TÜRKSOY) is one of them. TÜRKSOY, an international Turkish cultural organisation, was founded to realise better understanding, recognising and developing dialogue strengthening kinship, common cultural and emotional values preserving, reviving and developing joint Turkish culture and art and passing all these on future generations in order for their existence and establishment of friendly mutual ties. TÜRKSOY, in order to provide a common base for cultural diplomacy and tourism among individuals, is of great value to support official and private cultural and civil diplomacy, and their organisations between member countries. This work tries to reveal that TÜRKSOY is an important actor for bringing out and recognizing the joint heritage of culture and tourism in Central Asia, and what kind of roles it should play in those endeavours.
Anahtar Kelimeler
Ortak kültür, Turizm, Asya Türk Coğrafyası, TÜRKSOY, kültürel diplomasi, sivil diplomasi. Joint Cult
Özet Metin
Türk dili konuşan üye ülkelerin her alanda ortak kuruluşlar kurması, onların bütünleşmeye arzulu olduğunu göstermektedir. Bütün bu kurumsal gelişim ve değişim faaliyetleri, doğrudan ilişkiler ve kalıcı işbirlikleri, üye ülkeler arasında Asya uyumuna önemli katkılar da sağlayabilir. Bunların yanında müşahede edilmektedir ki Türk dünyası projesi son dönemde uluslararası ortak kuruluşlar aracılığıyla geliştirilmektedir. Türk Keneşi, TÜRKSOY, TÜRKPA, Türk Akademisi, Türk Üniversiteler Birliği ve Türk Kültürü ve Mirası Vakfı’nın ortak işbirliği, uyum, bütünleşme ve iletişim çalışmaları, siyasi-diplomatik-ekonomik, kültürel-yumuşak güç ve bilimsel-entelektüel alanları kapsamaktadır. Türk dili konuşan ülkelerden Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye arasında Sovyetler Birliği’nin dağılıp Orta Asya ülkelerinin bağımsızlıklarını kazanmalarından sonra ortak kuruluşlar kurulmuştur. Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye devlet başkanları düzeyinde çeşitli alanlarda kurmuş oldukları ortak teşkilatlarla ekonomiden kültüre 25 yılda önemli işbirlikleri ve aşamalar gerçekleştirmişlerdir. Demokratik açılıma, insan odaklı ve şeffaf kurumsallaşmaya açık bir yaklaşım politikası izleyen Kırgız Cumhuriyeti de söz konusu ortak kuruluşlara üye olmuştur.
Anahtar Kelimeler
Ortak Kuruluşlar, Kırgız Cumhuriyeti, Türk Keneşi, TÜRKSOY, TÜRKPA, Türk Akademisi, Türk Üniversitel
Özet Metin
THE ROLES AND COLLOBORATIONS OF INTERNATIONAL TURKIC ACADEMY (TWESCO) Turkic Academy`s which is open to participation of Turkic speaking states foundation agreement was signed in Bishkek the capital of the Kyrgyz Republic on 23 August 2012 by the member states. Turkic Academy was founded to fulfill specific mission and objectives as an international institution under the sponsorship of Turkic Council by the member states such as Azerbaijan, Kazakhstan, Kyrgyzstan, and Turkey. International Turkic Academy coordinating intensive relationship with scientific, academic, strategic and social institutions in the area of Turcology. However, Turkic Academy has been publishing mutual Turkic History books, Almanac and Anthology and also lots of academic books and scientific journals. Turkic Academy located in Astana-Kazakhstan has been regularly organizing international academic studies, forums, conferences, meetings, scientific seminars and, exhibitions since 2014. The aim of this paper is, to introduce organizational structure, authorities, operations, duties, objectives, mission and vision of Turkic Academy that is not well known in international area and even Turkic world.
Anahtar Kelimeler
Turkic Academy, Turkish World, Turkish States.
Özet Metin
Bu eser, Çanakkale Savaşları’nda Şimal (Kuzey) Grubu Kuman-danı olan Esad Paşa’nın (Yanyalı), 2-20 Temmuz 1915 tarihleri arasında, cepheden Harbiye Nezareti, bağlı kumandanlıklar ve fırkalarla yaptığı yazışmalar ve telefon görüşmelerinden oluşmak-tadır. Kayıtların altında, “Şimal Gurubu Kumandanı” ibaresi yer almakta, fakat Esad Paşa’nın adı yer almamaktadır. Lâkin zikrettiğimiz zaman diliminde Şimal Gurubu Kumandanı Esad Paşa olduğundan, bu yazışma ve görüşmelerin ona ait olduğu ortaya çıkmak-tadır. Yazışmalardan bazılarının sağ alt köşesinde aynı deftere aynı kalemden derç edilmiş “Hasan” ibaresi kaydolunmuştur. Elimizdeki yazmanın bütünlüğünü bozmamak açısından “Hasan” ibaresi kay-dolunmuş yazışmaları da kitaba dâhil etmek uygun görülmüştür. Kütahya Belediyesi Mustafa Yeşil Kütüphanesi’nde Nadir Eserler Bölümü’nde Mustafa Yeşil’in özel arşivinde el yazısıyla çizgili bir koçanın sayfalarına yazılmış olarak ortaya çıkan bu tahrirat ve telefon görüşmesi kayıtları, Yazma Eserler Defteri’nde 498 sıra no ile kayıt altına alınmıştır. İçerisinde 42 adet olarak yer alan tahrirat ve telefon görüşmesi kayıtları, koçanın asıl sayfalarına el yazısıyla kurşun kalem kullanılarak yazılmıştır. Elde edilen kayıtlar, koçanın kopya sayfalarıdır. Söz konusu kayıtlar, Çanakkale Kara Savaşları’nda Türk askerinin cephelerdeki atmosferi, cephane durumu, top, top mermisi miktar ve ihtiyacı, özellikle ellerindeki topların mahiyeti, cephede çekilen cephane sıkıntısı ve düşmanın yoğun ateşi karşısında eldeki cephanenin, özellikle top mermilerinin ne derece tasarruflu kulla-nılması gerektiği hakkında verdiği bilgiler açısından önem taşımak-tadır. Şimal Gurubu Kumandanı Esad Paşa’nın cepheden yazıştığı ve görüşmeler yaptığı kumandanlıklar ise şöyledir: Beşinci Ordu Kumandanlığı, Dokuzuncu, On Altıncı ve On Dokuzuncu fırkaların Anafarta mıntıkası kumandanları, Dokuzuncu Ordu Kumandanlığı, Harbiye Nezâreti, Beşinci Ordu Menzil Yarma Kumandanlığı, Beşinci ve On Dokuzuncu Fırka Kumandanlıkları, Bahşi Köyünde Havan Bataryası Kumandanlığı, Beşinci Fırka Kumandanlığı, Anafarta Mıntıkası Kumandanlığı, Dokuzuncu Fırka Kumandanlığı, On Dokuzuncu Fırka Topçu Grubu Kumandanlığı, On Dokuzuncu Fırka Kumandanlığı ve On Altıncı Fırka Kumandanlığı. Kitapta, Esad Paşa’nın söz konusu yazışmalarının kaydedildiği defterin tıpkıbasımı, yazışmalar ve görüşme kayıtları transkribe edilmek suretiyle verildi. Ayrıca, dili her ne kadar günümüz konuşma diline yakın ve pekâlâ anlaşılır olsa da, her kesimden okuyucuya hi-tap edebilmek arzusuyla kayıtlar, sadeleşmiş biçimiyle de sunuldu.Okuyuculardan gelen talep üzerine 2. baskıya General Mehmed Esad (Bülkat) Paşa’nın kısa biyografisi ile beraber, tahrirat ve telefon görüşmeleri kayıtlarının muhteva analiz ve değerlendirmesi ilave edildi. Çanakkale Kara Savaşları’nda Mehmetçiğin cephelerdeki vaziyeti, cephane ve topların durumu, top mermisi ihtiyacı, özellikle ellerindeki topların mahiyeti, cephede çekilen sıkıntılar ve eldeki cephane hakkında Esat Paşa’nın yansıttığı bu bilgi ve düşüncelerin yer aldığı söz konusu kayıtları sunmanın, Çanakkale Savaşlarının daha iyi anlaşılması açısından faydalı olacağı ve önemli bir katkı sağlayacağı düşüncesindeyiz. Umut ediyoruz ki Çanakkale Savaşları’ndaki pek çok hadise, bu gibi orijinal eserlerin neşriyle gün yüzüne çıkacak ve geçmişe daha ilmî ve aydınlık bir nazarla bakmamızı mümkün kılacaktır.
Anahtar Kelimeler
Esad Paşa, Çanakkale Savaşı, Yazışmalar
Özet Metin
Words, therefore glossaries, dictionaries are the memories, identities, vocabularies and culture treasures of nations. Nations which have rich vocabulary have been the nations who have protected their cultural heritage, national identity and territorial integrity. All of the Turkish world and notably Turkey, therefore Turkish, have been affected by other cultures, civilisations and languages as a result of interaction between the nations and cultures throughout the historical process. In this work, the vocabulary and heritage of Word in 17 glossaries from Kamus-i Türkî of Şemseddin Sami to Misalli Büyük Türkçe Sözlük of İlhan Ayverdi have been examined in the degree and interaction of aforesaid frame. The words in 17 glossaries and dictionaries which are including the Ottoman Turkish and Republican Turkish have been analised, classified and made inferences according to the stems of words and the languages they have originated from. After a long and exhausting study The distribution of words according to the languages, the number of words in dictionaries, the origins of words and their numbers, and apart from these, the percentage of words coming from different languages in dictionaries and among these percentages the number of Turkish words and their proportion have been exhibited in tables and graphics with numbers.
Anahtar Kelimeler
Dictionaries in Ottoman Tukish, Turkish Dictionaries, words, unity of language, national culture, Tu
Özet Metin
Mustafa Kemal Paşa liderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin dış po-litikası barışçıl esaslara dayanmaktaydı. Mustafa Kemal Paşa, barışa önem veren bir liderdi. Ona göre barışın bozulmasından bütün dünya ülkeleri ıstırap duy-malıydı. Anlaşmazlıkların ortadan kalkması, insanlığın başlıca dileği olmalıydı. Atatürk’ün bu barış anlayışının nedeni, ülkelere ve onların hürriyet, güvenlik ve bağımsızlıklarına duyduğu saygıydı. Bu yüzden onun “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözü barışın simgesi haline gelmişti. Özellikle, Atatürk’ün, “biz Balkanlar’daki huzur ve barış ile çok yakından ilgiliyiz” sözü de Balkanlardaki barış çalışmalarına ışık tutmuştu. 1929-1934 Yıllarında Balkanlarda uyuşmazlıkların barış yoluyla çözülme-si, ekonomik, sosyal, kültürel birliğin sağlanması yönünde Türkiye’nin büyük barış çabaları harcadığı ve etkin rol oynadığı gelişmeler sonucu, ortak savunma ittifakı ve bölgesel bir yardımlaşma olarak 1934’te Balkan barışı sağlandı. Bu ba-rışın sağlanmasında Türkiye’nin harcadığı çabalar dünyada takdirle karşılandı ve olumlu yankılar yaptı. Çalışmada, Türkiye’nin bu barış çabaları süreci ve dünyadaki bazı yankıları, özgün kaynaklara dayanılarak ortaya konulmaya çalışılacaktır. The foreign policy of Republic of Turkey established under the leadership ustafa Kemal Pasha based on peaceful principles. Mustafa Kemal Pasha leader who gave a great importance to the peace. According to him, all of ountries around the world had to suffer from breakdown of peace. The di- earance of the disagreements must be the common desire of human beings. motive for Ataturk’s that understanding of peace was his respect to other tries, their security and independence. For this reason his speech “Peace at e, peace in the world” became the symbol of peace. Especially, Ataturk’s speech: “we have a close interest in peace around the an region” paved the way for peace efforts in Balkans. Balkan peace has been established as a common defense alliance and regi- cooperate in 1934 caused by Turkey’s effective role in developments of that d and its great efforts in establishing of peace. In that context, the aim was lve the disagreements in Balkans between the period 1929-1934 and to pro- an economic, social and cultural unity in that region. In terms of establishing that peace, the efforts of Turkey were appreciated had positive reflections around the world. In this work the period in which Turkey had great efforts in this peace ss and its reflection in the world will be handled by using original sources.
Anahtar Kelimeler
Balkanlar, Türk Dış politikası, Yugoslavya, Türkiye, Balkan Barışı. Mustafa Kemal Ataturk, The B Pe
Özet Metin
Bu inceleme, Çanakkale Savaşları’nda Şimal (Kuzey) Grubu Kumandanı olan Mehmet Esad Paşa’nın(Yanyalı), 02-20 Temmuz 1915 tarihleri arasında, cepheden Harbiye Nezareti, kumandanlıklar ve fırkalarla yaptığı yazışmalar ve telefon görüşmelerinden oluşmaktadır. 42 adet el yazmasından oluşan tahrirat ve telefon görüşmesi kayıtları, Çanakkale Kara Savaşları’nda Türk askerinin cephelerdeki atmosferi, top, top mermisi yokluğu ve ihtiyacı, özellikle ellerindeki topların mahiyeti, cephede çekilen cephane sıkıntısı ve düşmanın yoğun ateşi karşısında eldeki cephanenin, özellikle top mermilerinin ne derece tasarruflu kullanılması gerektiği hakkında verdiği bilgiler açısından önem taşımaktadır.
Anahtar Kelimeler
Esad Paşa, Çanakkale Cephesi, Çanakkale Kara Savaşları, yazışma, telefon, telgraf
Özet Metin
“Donanma Cemiyeti’nin haftalık gazetesi” olan ve “İstikbalimiz denizlerdedir” sloganıyla çıkan Donanma Gazetesi, “Şanlı Bir Zaferin Hatıra-i Fahr Averi, 05-18 Mart Zaferi, ordu ve donanmamızın zafer-i müştereki-Donanma Cemiyeti’nin İftiharı” başlıklarıyla ve Türk yiğitlik ve kahramanlığının bütün müttefik donanmalarından çok kuvvetli, çok dayanıklı olduğunu ve öğrendikleri acı tecrübeyi gözler önüne sermek için zaferin yıldönümünde, 18 Mart 1918 tarihinde, “milli bir vazife” olarak 36 sayfalık “Çanakkale zaferi fevkalade nüshası”nı, özel sayısını çıkardı. İncelediğimiz 18 Mart 1918 tarihli Donanma Mecmuası özel sayısı, dünya harp tarihinde eşi benzeri olmayan bir çarpışmanın yaşandığı Çanakkale Deniz Savaşı’nı, bütün sıcaklığıyla okuyuculara aktarabilmek için, o yılların siyasi, askeri ve edebi kişilerinden, kalemlerinden bilgi ve duygu yüklü hatıraları, askeri ve siyasi değerlendirmeleri, savaşa ait verileri, edebi yazılar ve şiirleri bugüne aktarıyor. Mart 1910’da yayın hayatına başlayan ve milletin Birinci Dünya Harbi öncesinde donanma sevgisini ve yardımını arttırmaya yönelik yayım yapan Donanma Mecmuası, İstanbul Bab-ı Âlî caddesinde bulunan ve ülkenin sadece sahil kesimlerinde değil, aynı zamanda Doğu Anadolu ve Balkanlarda şubelerinin geniş tabanlara yayarak kuran Donanma-i Osmanî Muavenet-i Milliye Cemiyeti Merkez-i Umumisi’nin bir yayınıdır. Mecmuayı, Donanma Cemiyeti Merkezi çıkarmıştır. Matbaa-ı Hayriye ve Şürekâsı, Matbaa-i Ahmet İhsan’da basılmıştır. Mecmua, “ayda bir defa, musavver, ahlakî, edebî, tarihî, fennî bir mecmua” olarak neşredilmiştir. Adı daha önce Donanma iken, daha sonra Donanma Mecmuası olarak değiştirilmiştir. Mecmua, yayınına Mart 1919 yılına kadar 191 sayı çıkararak devam etmiştir.
Anahtar Kelimeler
Donanma Mecmuası, Çanakkale Zaferi
Özet Metin
Taşkentli bir ailenin çocuğu olan General Esat Paşa, Yanya’da(Epir, Yunanistan) dünyaya geldi. Askerlik mesleğini seçerek, Osmanlı Devleti’nin değişik yerlerinde üst düzey görevler yaptı. Yanya Savunması ve Çanakkale Savaşları’ndaki üstün hizmetleriyle tanındı. Soyadı Kanunu’nun çıkmasından sonra üç kardeş farklı soyadları aldılar. Esat Paşa ise “Bülkat” soyadını aldı. Askeri tahsilini başarılı bir şekilde bitirdi. Stajını Almanya’da yaptı. Çeşitli rütbelerle askeri ve eğitim kademelerinde önemli görevlere atandı. 1899 yılında Harp Okulu Eğitim Başkanlığı’na getirildi. Milli Mücadele komutanlarının yetişmesinde önemli katkıları oldu. 1906’da Tümgeneralliğe yükseltildi. Harp Akademisi’nden kurmay subay olarak çıktıktan sonra, birçok askeri görevde bulunan Esat Paşa, çeşitli tarihlerde kurmay başkanlıkları ve ordu komutanlıkları yaptı. Asıl ününü Balkan Harbi sırasında yaptı ve Kolordu Komutanı olarak bulunduğu Yanya’yı, o sırada Yarbay olan Müstahkem Mevki Komutanı kardeşi Vehip Bey ile birlikte kahramanca savundu. Çanakkale Savaşları’nda 9 Temmuz 1915-29 Eylül 1915 yılları arasında Kuzey Grubu Komutanı sıfatıyla cepheyi büyük fedakârlıklarla savundu, düşmanı geri püskürttü ve ilerlemesine izin vermedi. Kısıtlı cephane ve yokluk içerisinde Çanakkale Savaşları’nda gösterdiği büyük fedakârlık, kahramanlık ve başarıları ile adını bütün dünyaya duyurdu. Çanakkale Savaşları’ndaki hizmetlerinden dolayı 15 Eylül 1915 yılında korgeneralliğe yükseltildi. Savaştan sonra 1.Ordu komutanlığına atandı. 1918 yılında Batum’da 3.Ordu Komutanlığı’na atandı. 2. Ordu Genel Müfettişliğinden istifa ederek, 22 Kasım 1919 yılında emekli oldu. Emekli olduktan sonra Salih Paşa kabinesinde Bahriye Nazırlığı yaptı. Soyadı kanunundan sonra “Bülkat” soyadını alan Esad Paşa, 3 Kasım 1952’de İstanbul’da vefat etti. Kabri İstanbul Karacaahmet Mezarlığında bulunmaktadır.
Anahtar Kelimeler
Mehmet Esat (Bülkat) Paşa, Yanya, Çanakkale Savaşı
Özet Metin
Kazım Karabekir Paşa’nın, 1933 tarihinde bizzat kendisinin “İstiklal Harbimizin Esasları” adıyla yayınlamaya teşebbüs ettiği ve daha sonra mirasçıları ve Türkiye Yayınevi tarafından, diğer hatıraları ve belgelerinin de derlenip bir araya getirilmesiyle 1960 yılında “İstiklal Harbimiz” adıyla basıldığı hatıratı, her iki teşebbüste de takibata uğramış ve basımı dava konusu olmuştur. Kazım Karabekir Paşa’nın, “İstiklal Harbimiz” hatıratı, birinci olayı takip eden yıllarda Milli Mücadeleye ait vesikalar, diğer İstiklâl Harbi kumandanları ve yakın bilgi sahibi kişiler elindeki vesikalarla karşılaştırılarak hazırlanmıştır. Kitabın ikinci hikâyesi 16 Nisan 1959’da Karabekir Paşa‘nın varisleri ile Türkiye Yayınevi arasında yapılan bir sözleşme ile başlamıştır.
Anahtar Kelimeler
Kâzım Karabekir, İstiklal Harbi, Milli Mücadele, Hatıra, Mahkeme
Özet Metin
Tarih, milletlere ve devletlere şuur, güven ve ders veren bir tecrübedir. Bir milletin, ruh ve irade gücünü, dünya milletleri ve devletleri arasında güvenini arttırmak, geleceğe emin adımlarla ve güvenle bakmak için, kendi tarihini, tarihteki ilişkilerini çok iyi bilmesi, anlaması ve kavraması gerekmektedir. Asırlardır, onlarca büyük, küçük devletler kurmuş tarih ve destanlar yazmış derin ve geniş bir tarih yaşamış diğer devletlerle ve milletlerle pek çok ilişkiler ortaya koymuş ve savaşlar yapmış dahilî ve haricî tecrübeler kazanmış Türk devletlerinin ve devlet adamlarının tarihte yaşadıkları ve sergiledikleri dış politikalardan dersler almak, sonuçlar çıkarmak ve tecrübeler kazanmak, muhakkak ki, geleceğe güvenle ve gururla bakmayı, daha sağlam iç ve dış politikalar ortaya koymayı ve üretmeyi sağlayacaktır. Geçmişi bilmenin ve anlamanın sağlayacağı sayısız faydaların, geleceğe emin adımlarla hazırlanmak açısından bizlere doğru yolu göstereceği inancındayız. Bu düşünceler içerisinde Cumhuriyet dönemi Türk dış politikası ve uluslararası ilişkileri tarihine ait makalelerden meydana getirilen bu akademik eser, Cumhuriyet dönemi Türkiye’sinin Doğu, Batı, Güney ve Kuzey devletlerine yönelik genel ve özel dış politikalarını, stratejilerini, ilişkilerini bu politikalar ve ilişkilerin gelişimini ve sürecini kaynaklarıyla çok yönlü olarak ortaya koymak maksadıyla hazırlanmıştır. Eserde, otuz üç akademisyen araştırmacının çalışması yer almıştır. Eserin 2. baskısına ilave edilen makaleler, 2. cildin sonuna, Beşinci Bölüm (2. Baskıya Ek Makaleler) olarak ilave edilmiştir.. Söz konusu makaleler daha önce başka bir yerde yayınlanmamış akademik makaleler olup, hepsi konusunun uzmanı olan akademisyenler tarafından yazılmışlardır. Eseri hazırlama sürecinde saygı ve muhabbetle aradığım ilgili alanlarda her unvandan akademisyen araştırmacıların, alçakgönüllülük ve fedakârlık gösterip yoğun çalışmaları arasında kıymetli zamanlarını ayırarak ortaya çıkardıkları makaleleriyle eserin oluşumuna katkıda bulunmaları, bu kitabın ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu ve benzeri çalışmaların ortaya çıkması süreçlerinde bize akademik destek ve moral veren hocalarımıza teknik altyapı, akademik huzur, akademik teşvik ve çalışma isteği sağlayan Üniversitemize, Fakültemize ve Bölümümüze teşekkürü bir borç biliriz. Ayrıca ortaya koymakla mutluluk duyduğumuz bu eserden, araştırmacılar, öğrenciler ve diğer okuyucularımızın faydalanması ve ilgisi bizi ziyadesiyle mutlu edecektir.
Anahtar Kelimeler
Türk Dış Politikası, Türkiye Cumhuriyeti, Batı, Asya, Rusya, Amerika, Balkanlar, Kafkasya, Ortadoğu,
Özet Metin
1969 yılında Maraş milletvekilleri İbrahim Sadi Öztürk ve Mehmet Zekeriya Kürşad’ın, Maraş ili adının “Kahraman Maraş” olarak değiştirilmesine dair vermiş olduğu kanun teklifi sonucu isim değişikliği meselesi, hem Millet Meclisi ve hem de Cumhuriyet Senatosu gündemine alınmıştır. Kanun teklifi hakkında Millet Meclisi İçişleri Komisyonu olumlu, Cumhuriyet Senatosu İçişleri Komisyonu ise olumsuz rapor hazırlamışlardır. Hem kanun teklifi ve hem de raporlar, her iki mecliste de ayrı ayrı görüşülmüş ve oylanmıştır. Fakat farklı sonuçlar çıkmıştır. Kanun teklifi evvelce Millet Meclisince kabul edilirken, gönderildiği Cumhuriyet Senatosu’nda reddedilmiş ve Millet Meclisine gönderilmiştir. TBMM’de yeniden gündeme alınan söz konusu teklif, 7 Şubat 1973 tarihinde salt çoğunlukla kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. Uzun bir süreçten sonra Maraş’a “kahraman” unvanı verilmiş ve Maraş ili adı, “Kahraman Maraş” olarak resmen değiştirilmiştir.
Anahtar Kelimeler
Maraş ili adı, İbrahim Sadi Öztürk Mehmet Zekeriya Kürşad Kahraman Maraş Millet Meclisi İçişleri Kom
Özet Metin
Çanakkale Savaşı 1. Dünya Savaşı içinde ayrı bir öneme sahiptir. Zira bu savaş ile müttefikler, Şark Meselesi olarak gördükleri Osmanlı Devleti’ne son vermek, boğazları ele geçirip İstanbul’u almak ve kısa sürede savaşı sonlandırıp, müttefikleri olan Rusya’ya yardımda bulunmayı planlamışlardı. İngiltere, Osmanlı Devleti’ni “Yenilmez Armada”sı ile dize getireceği ve sadece deniz kuvvetini kullanarak boğazlardan geçebileceği düşünceleriyle, Fransa ile beraber büyük bir donanma hazırlayarak Çanakkale Boğazı önlerine geldiler. Tarihin seyrini değiştiren bu savaş, aynı zamanda bir generaller savaşıydı. Çanakkale Savaşı’na fiilen 7 Türk ve 5 Alman general katılmıştı. Türk generaller Esat Paşa, Mehmed Vehip Paşa, İsmail Cevat Paşa, Ali Mustafa Fevzi Paşa, Çolak Faik Paşa, Mehmed Ali Paşa ve Mustafa Hilmi Paşa idi. Bu kuvvetleri durdurmayı başaran Osmanlı komutanı ise Müstahkem Mevkii Komutanı Cevat Paşa oldu. Düşman, büyük kayıp vererek geri çekilmek zorunda kaldı.
Anahtar Kelimeler
Çanakkale Savaşı, 1. Dünya Savaşı, Esat Paşa, Mehmed Vehip Paşa, İsmail Cevat Paşa, Ali Mustafa Fevz
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
I. Dünya Savaşı, Cepheler, Komutanlar
Özet Metin
“Donanma hayattır, İstikbalimiz denizlerdedir” sloganıyla çıkan Donanma Mecmuası’nın sahibi Donanma-i Osmanî Muavenet-i Milliye Cemiyeti Merkez-i Umumisi’dir. Çıkaran ise, İstanbul’da, Donanma Cemiyeti Merkezi’dir. Mecmua, “ayda bir, ahlaki, edebi, tarihi gemi mecmuası” olarak neşredilmiştir. Adı daha önce Donanma iken, daha sonra Donanma Mecmuası olmuştur. Dünya harp tarihinde eşi benzeri olmayan bir çarpışmanın yaşandığı Çanakkale Savaşlarını, bütün sıcaklığıyla okuyuculara aktarabilmek için, o dönemin dilinden, kaleminden, kültüründen çıkan, Çanakkale Deniz Savaşı’nı bütün ayrıntılarıyla anlatan, dönemin edebiyatçılarının eserlerinden örnekler veren ve Çanakkale savaşını İngiltere ile Fransa açısından da değerlendiren Donanma Mecmuası’nın 5-18 Mart 1334 (1918) yılı fevkalade nüshası, bu kitapta Osmanlıcadan günümüz okunuşuna aktarıldı. Ayrıca Birinci Dünya Savaşı’nda büyük yaralılıklar gösteren Müdafaa-i Milliye Cemiyeti’nin, Harb-i Umumi Panoraması, ayrıca Harb-i Umumi Çanakkale Hatırası adıyla Ahmed İhsan ve Şürekâsı Osmanlı Şirketi matbaacılığı tarafından yayınlanan Çanakkale deniz ve kara savaşı cephe fotoğrafları da çalışmanın sonuna eklendi. Çanakkale Deniz Savaşı’nda, Boğaz harbinde, Mehmetçiğin Çanakkale Boğazındaki vaziyeti, gemi ve cephane durumu, özellikle ellerindeki gemi ve silahların mahiyeti, Boğazda olan bitenler, şehit yolu ve zafer yolunda Mehmetçiğin cesaret, fedakârlık, vatan ve millet sevgisi ve kahramanlıkları ve bu kahramanlıkların hikâyeleri… Bunun karşısında Müttefik düşmanın gemi ve cephane durumu ve bu büyük modern düşman gemilerinin, ân be ân kahraman Mehmetçik tarafından Boğazda nasıl batırıldığı, verileri ve ayrıntılarıyla o zamanın doğrudan kaynağından verilmektedir.
Anahtar Kelimeler
Donanma Mecmuası, Donanma-i Osmanî Muavenet-i Milliye Cemiyeti, Donanma Cemiyeti, Çanakkale Şavaşı,
Özet Metin
Olaylar kronolojisi niçin önemlidir ve gereklidir? Bir çalışma, bir tez, bir makale ve bir madde oluşturabilecek konular ele alınıp ortaya konulabilmektedir. Ancak en azından bir madde ve makale konusu oluşturmayan bilgiler, tarihin satır aralarında kaybolup gitmekte ve unutulup yok olmaktadır. İşte bu tür kronolojik çalışmaların faydası, kısa bir madde dahi oluşturamayan bilgilerin kronolojik olarak göz önünde bulundurulması yanında genel veya özel olayların kronolojik tarihi seyrini bir bütün olarak görebilmektir. Bu çalışmada, tarihte hiçbir ayrıntı gözden kaçmasın anlayışıyla, Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde, yeni Türkiye Cumhuriyeti ekseninde, 1919-1938 arası dönemin dış politika olayları, genel hatlarıyla kronolojik bir şekilde ele alındı. Dönemin dış politikasının daha kolay anlaşılacağı, daha net görüleceği kanaatiyle, devam eden veya etmeyen, tekrar eden veya etmeyen her olay ve politika ve bunların yönü, kronolojik olarak verilmeye, böylece bu dönemin hangi gün ve yılında ne yoğunlukta nasıl bir dış politika ve faaliyet yapıldığı kronolojik olarak gösterilmeye çalışıldı. Çalışma hazırlanırken 1919-1938 dönemi Türk dış politikasına kaynak oluşturan kitapların yanında pek çok araştırma eserler ve makaleler sayfa sayfa titizlikle tarandı. Bunun yanında Mustafa Kemal Atatürk’ün meclis konuşmaları ve Meclis tutanaklarından istifade edildi. Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi’nden konuyla ilgili elde ettiğimiz arşiv belgeleri de taranarak kronolojiye eklendi. Bilgilerin alındığı kaynaklar, her kronoloji metninin sonuna parantez içinde gösterildi. Kronoloji, çok ince ve hassas çalışmayı gerektirmektedir. Bir metot çerçevesinde Türk dış politikası olaylarını kronolojik ve toplu bir şekilde biraraya getirmek ve sunmanın, dönemin Türk dış politikası açısından faydalı olacağı ve Atatürk’ün dış politika seyrinin daha iyi anlaşılacağı düşüncesiyle bu eser ince, titiz ve yorucu bir çalışma sonucu ortaya kondu. Buna rağmen bu tür çalışmalarda gözden kaçan hatalar ve eksiklikler olabilmektedir. Dolayısıyla bu çalışma, dönemin dış politika kronolojisini tümüyle eksiksiz içermektedir anlamına gelmemektedir.
Anahtar Kelimeler
Türkiye Cumhuriyeti, kronoloji, Türk dış politikası
Özet Metin
Avrupa Birliği’nin en önemli kurucularından biri olan Almanya’nın ‘Kültürel Dış Politikası’, bu ülkenin dış politikasının klasik diplomasi ve ekonomi dış politikası yanında üçüncü ayağını oluşturmuştur. Çünkü dışişleri bakanlığı, kültür politikasını kısmen kendisi uygular. Daha çok aracı kuruluşları görevlendirir ve bu kuruluşların başında da eğitim kurumları gelir. Almanya’nın, İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasından kısa bir süre önce, yani en buhranlı günlerinde bile nüfuz mıntıkaları oluşturduğunu ve bu bölgelerde, İngiltere ile rekabet içine girdiği görülmektedir. Türkiye’ye yönelik hazırlanmış olan 1934 tarihli bir raporda, bu durum çok açık bir şekilde belirtilmektedir. Üç akademisyen tarafından hazırlanan ve Almanya’nın nüfuz mıntıkaları hakkında önemli bilgiler aktaran bu rapor, özellikle Türkiye’ye yönelik Alman kültür politikası hakkında çok çarpıcı bilgiler içermektedir. Raporda genç Türkiye Cumhuriyeti’nin ilim ve irfan seviyesinin durumu hakkında bilgi verilmekte ve bu seviyenin oluşmasındaki Alman katkısı özellikle vurgulanmaktadır. Ayrıca Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu yüksek öğrenim öğrencilerinin Almanya’yı tercih etmesi için yapılması gerekenler, Sümeroloji ve Hititoloji çalışmaları yoluyla eski Türk kültürü ile Alman kültürü arasındaki yakınlığın öne çıkarılması, Arkeoloji alanında zayıf durumda olan Türk yüksek öğretiminde kürsüler kurulması ve öğretim elemanı gönderilmesi suretiyle etkinlik sağlanması açıkça önerilmektedir. Yine Türkiye’deki kültürel gelişmenin önemine işaretle Türkoloji, sanat ve edebiyat alanında da gerekli çalışmaların yapılması teşvik edilmektedir. Sıcak gelişmelerin en üst düzeyde yaşandığı günlerde, Almanya’nın, nüfuz mıntıkaları içerisinde gördüğü Türkiye’ye yönelik kültür politikasıyla ilgili olarak hazırlanan ve konumuzla ilgili ilginç bilgiler içeren bu rapor, Türk dışişlerince de önemsenmiş ve tercüme edilerek yetkililerin bilgisine sunulmuştur. Bu çalışmada, söz konusu rapor, Türk-Alman ilişkileri açısından ele alınmıştır.
Anahtar Kelimeler
Almanya, Nüfuz Politikası, Türkiye, Türk-Alman ilişkileri.
Özet Metin
Mehmet Vehip Paşa, Çanakkale Savaşları’nın önemli kumandanları arasında yer aldı. Seddülbahir saldırılarının en şiddetli olduğu dönemin sonlarında Çanakkale Savaşları’nda göreve başladı. Uyguladığı yeni ve etkili muharebe yöntemleriyle savaşın seyrini değiştiren kumandanlardan biri oldu. Bu yönüyle, birçok Alman komutanın da takdirini topladı. Profesyonel askeri kişiliği ve başarıları ile dikkat çekti. Çanakkale’den sonra Doğu Cephesi’ndeki başarıları, onun askeri becerisini ortaya koydu. İtalya-Habeşistan Savaşı’ndaki hizmetleri ve bu savaşta Habeş ordusunu yönetmesi, askeri dehasının bir sonucu olarak Türk ve dünya kamuoyuna yansıdı. Avrupa’da kalarak, Anadolu’daki Milli Mücadele’ye katılmaması, askeri bakımından olumlu bir davranış olarak kabul edilmedi. Ayrıca yurt dışındaki muhalefet gruplarıyla olan yakınlığı, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları tarafından hoş karşılanmadı ve vatandaşlıktan çıkarıldı. Ömrünün son 22 yılını Türkiye dışında geçirmek zorunda kaldı.
Anahtar Kelimeler
Mehmet Vehip Paşa, Çanakkale Savaşları, Seddülbahir, Doğu Cephesi, İtalya-Habeşistan Savaşı.
Özet Metin
Yeni Türkiye, dünyayı sıkıntıya sokmaması için bütün devletlerin sorumlu olduğu dünya barışı ve bölgesel ortak barışın ve ortak güvenliğin, bütün devletlerin elbirliğiyle kurulması ve korunması gerektiğini dış politikası, kurduğu iyi ilişkiler, iyi komşuluk, barış, dostluk ve birlik yaklaşımları yanı sıra oluşturulan Balkan Paktı, Montrö barışı ve Sadâbat Paktı örnekleriyle dünyaya gösterdi. Yeni Türkiye’nin izlediği ortak barış, ortak güvenlik ve bölge birliği politikası, Dünya’da yankı uyandırdı ve kısa zamanda Türkiye’nin dışarıda ve bölgesinde saygınlığını önemli derecede arttırdı.
Anahtar Kelimeler
Türk Dış Politikası, ortak barış, ortak güvenlik, ittifaklar / the Turkish foreign policy, common pe
Özet Metin
19. Yüzyıla kadar asırlar süren Türk-Arap ittifakı, birlikteliği ve barışı, Batıya yönelik fetihler açısından önemli bir destek olarak kendini göstermişti. Özellikle Osmanlı Devleti’nin, Arap dünyasını idaresi altına alarak oluşturduğu Türk-Arap birliği, Osmanlının Batıya yönelik fetihlerini daha da kolaylaştırmış ve hızlandırmıştı. Ancak 19. Yüzyıla girerken Batının ekonomik ve teknik üstünlüğü ele geçirmesinin yanı sıra 19. Yüzyılda yayın ve iletişim vasıtalarının gelişmesi, bu vasıtalarla Batıda ortaya çıkan kavmiyetçilik fikirleri, hürriyet ve demokrasi anlayışının Osmanlı idari ve toplum yapısını olumsuz etkilemesi, istenmeyen sonuçları da beraberinde getirdi. Bu süreçte din ve örf birinci derecede etkili oldu. Batılı devletlerin Osmanlı himayesindeki azınlıklara yönelik himaye politikaları ve propagandaları, Osmanlı azınlıklarının öncelikle özerklik ve bağımsızlık isteklerini kamçıladı. Bu politikalar ve propagandalar öncelikle ve özellikle Osmanlı idaresinde yaşayan Hıristiyan unsurlar üzerinde etkili oldu. Sırpların ve Yunanlıların milliyetçilik hareketleri ve bağımsızlık istekleri Osmanlıyı zor durumlarda bırakmakla beraber özellikle Arap milliyetçilik hareketleri ve bağımsızlık istekleri Osmanlı açısından şaşırtıcı oldu. 19. Yüzyılın sonlarına doğru her ne kadar Osmanlı idaresi bir Türk-Arap birlikteliğini ayakta tutmaya çalışsa da öncelikle Suriye, Lübnan ve Mısır’da yoğun bulunan Hıristiyan Arap aydınlarının ve yazarlarının Batının da teşvik ve etkisiyle Arap milliyetçiliği ve ayrılıkçılığı fikirlerini filizlendirmeleri, Osmanlı idaresine karşı organize hareketleri tahrik etmeleri Osmanlının parçalanma sürecini hızlandırdı. Batılı devletlerin destek ve vaatlerine kanan Müslüman ve Gayrimüslim ayrılıkçı grupların birlikte hareket etmeleri, özellikle Batılı devletlerin çıkarlarına hizmet etti. Osmanlı Devletinin parçalanması sonucu özellikle Araplar, kendilerine verilen sözlerin yerine getirilmediğine şahit oldular ve işgalci Batı devletlerinin manda idaresi altına düşerek hürriyet ve bağımsızlık mücadelesine giriştiler. Bu durum, özellikle Araplar açısından tarihi bir tecrübe oldu. Türk-Arap birlikteliğinin getirdikleri ve götürdükleri üzerine yapılan tartışmalar ve araştırmalar, günümüze değin devam etti. Bu çalışmada, 19. Yüzyılda Osmanlıya karşı oluşan Arap ayrılıkçı hareketlerinin başlaması, gelişmesi ve Osmanlıya etkilerinin yanı sıra I. Dünya Savaşı sonucu beklemedikleri bir şekilde Batı işgalci devletlerinin manda idaresine düşen Arapların, bu sefer Batıya karşı verdikleri Bağımsızlık ve hâkimiyet mücadelesi genel hatlarıyla ele alınmaktadır. Bununla beraber, yakın geçmişten çıkarılabilecek tarihi dersler ve tecrübelerle, Türk-Arap ilişkilerinin geleceğine yönelik düşünceler ileri sürülmektedir.
Anahtar Kelimeler
Arap Milliyetçiliği, Ayrılıkçı hareketler, Arap bağımsızlık mücadelesi, Türk-Arap İlişkileri. / Arab
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Kronoloji, Atatürk İlkeleri, İnkılap
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Atatürk İlkeleri, İnkılap Tarihi
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Türk Dış Politikası, Mustafa Kemal Atatürk, Uluslararası ilişkiler, siyasi tarih
Özet Metin
Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi’nde Kütahya ile ilgili yüzlerce belge bulunmaktadır. Pek çok konudaki bu belgeler, ciltlerce kitap oluşturacak yoğunluktadır. Biz bu incelemede, Milli Mücadele’de ve Cumhuriyet döneminde önemli bir yeri olan Cumhuriyet dönemi Kütahya’sı için yapılacak çalışmalara bir giriş yapmak babında, Cumhuriyet Arşivi’nde bulunan yüzlerce belge arasından 1929-1969 yıllarına ait, Kütahya ile ilgili coğrafi, eğitim, ekonomik, askeri, siyasi ve toplumsal konulara yer veren çeşitli belgelerden seçmek zorunda kalarak, Cumhuriyet dönemi Kütahya’sına genel olarak küçük bir katkı sağlamak amacıyla bu çalışmayı ortaya koyduk. Söz konusu tarihler arasında, çeşitli alanlarda Kütahya’nın genel durumunu yansıtan bu ufak çaplı çalışmada, Kütahya’nın sınır değişmeleriyle ilgili olarak özellikle 1930-1950 yılları arasında gerek komşu illeri ve gerekse kendi ilçeleri ve kasabaları arasında katılmalar ve ayırmalar, Eğitim konusunda, tek parti döneminde özellikle Halkevleri vasıtasıyla eğitim faaliyetlerine hız verildiği ve 1950’lerden sonra okullaşma oranına büyük ölçüde önem verildiği Kütahya ekonomisi açısından özellikle 1930-40’larda Kütahya Emet bölgesi madenlerinin Devlet Şurası kararlarıyla Amerikalı araştırmacılara açılması ve bu bölgede krom madeninin keşfedilmesi, 1930’lardan sonra Kütahya’da fabrikalıların açılması teşebbüsleri ve özellikle 1950’den sonra fabrikaların kuruluşlarının gerçekleşmesi, dolayısıyla Kütahya’yı üretim merkezlerinden biri haline getirmesi, Kütahya ziraat, şeker fabrikaları, keramik, porselen, seramik ve azot sanayisi kurma teşebbüsleri, Özellikle 1940’lardan sonra Kütahya’nın yerli halkının, önemli ekonomik teşebbüslerde bulunması ve kooperatifleşme yönünde sağladığı gelişmeler, 1940’lı yıllarda Kütahya Uçak Alayı, Kütahya uçak meydanları, Zığra Köyü uçak meydanı, Tavşanlı Moymul Uçak Meydanı için yapılan çalışmalar, Bu teşebbüsler ve gelişmelerde, Kütahya Ticaret ve Sanayi Odası’nın da önemli rol oynadığı, Mustafa Kemal Paşa’nın ve Adnan Menderes’in Kütahya Ziyaretleri, Adnan Menderes’in Kütahya’dan milletvekili seçilmesi ve başbakan sıfatıyla Kütahya’ya özel ilgi göstermesi dolayısıyla, Kütahya’nın, siyaset hayatında da önemli bir yeri olduğu, 30 Ağustos Başkumandan Meydan Muharebesi’nin yıldönümlerinde Dumlupınar’da her yıl yapılan özel törenler, Kütahya toplumunun kültürel ve siyasi duyarlılıkları ve 1930- 40’larda Kütahya’da meydana gelen yangın, sel ve sıtma felaketlerini konu alan bilgiler, kendi ana konu başlıları içinde kronolojik olarak yer almaktadır.
Anahtar Kelimeler
Kütahya, Cumhuriyet dönemi Kütahya, Arşiv Belgeleri
Özet Metin
Bu kitap, Çanakkale Kara Savaşları’nda Türk askerinin cephedeki durumu mühimmat eksikliği sebebiyle yaşanan zorluklar, alınan tasarruf önlemleri vs. gibi konularda savaşta kolordu komutanı olarak görev yapan Esad Paşa’nın gönderdiği ve aldığı birtakım telgraf ve yaptığı telefon görüşmelerinin kayıtlarını içermektedir.
Anahtar Kelimeler
Mehmet Esat Paşa, Çanakkale Cephesi, Cephane, Kuzey Grubu Komutanı, Osmanlı
Özet Metin
1920 ile 1938 arasında geçen uluslararası “barış dönemi” yıllarında Avrupa’da top patlamıyordu. Bu durumda barış bir fırsattı. Fakat, iki dünya savaşı arası yaşanan bu dönemin sadece ateşkesten ibaret kaldığı görülmekteydi. Bu dönemde, Türk dış politikasının belirleyicisi Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, en önde gelen uygulayıcısı da 1925’ten Atatürk’ün ölümüne kadar 13 yıl Dışişleri Bakanlığı görevi yapmış olan Tevfik Rüştü Aras’tı. Her ikisi de çizdikleri “barış yolu”nda özel gayretler gösterdiler ve bölgeye ve dünyaya yönelik Türk dış politikasında ortak barış ve ortak güvenlik politikası izlediler. Bunu da bölge birliği ve bölge barışı ile taçlandırdılar. “Barış dönemi”nde, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta barış, cihanda barış” parolasındaki “cihanda barış”, ortak barışı temsil etti. Aynı zamanda bu, Türkiye’nin dış barışının ancak “cihanda barış” ile temin edilebileceğini ve Türkiye’yi daima dünya içinde değerlendirmek gerektiğini dünyaya gösterdi. Bu dönemde, pek çok devlet başkanını, dış temsilciyi ve elçiyi Türkiye’de karşılayan ve ağırlayan Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, barışsever amaçlarla her bir devlet başkanı, dış temsilci ve elçiyi bir “barış elçisi” olarak gördü. Hepsine barışseverce davrandı. Kabul konuşmalarında hep barışı, iyi ilişkiler ve dostluğu vurgulayan Atatürk, uluslararası düzende daima barış ve huzuru tercih ettiğini belirtti. Barış elini uzatan devletler ile dostluk bağlarının kuvvetlendirilmesi, Mustafa Kemal Atatürk’ün dış siyasetinin temeli oldu. Batıda, bütün dünyada, iyi ilişkileri barış ile pekiştirmekle, dünyaya gerçek barış, gerçek rahatlık ve insanlığın hâkim olabileceğini, kabul ettiği devlet başkanlarına ve elçilere anlatmaya çalıştı: Türkiye, bu dönemde ortak güvenlik ve ortak barış lüzumuna ilk inananlardan ve onu savunmaya ilk katılanlardan biri oldu. Bu süreçte, Atatürk’ün dış politikasının iki önemli ayağından birincisi bağımsızlıksa, ikincisi de ortak barış ve ortak güvenlik politikası oldu. Bu çerçevede bağımsızlığın korunmasında, ortak tehditlerle karşı karşıya olan müttefiklerle birlikte hareket etmek, barışa yönelik tehditlere karşı ortak teşkilatlanmak, Türkiye’nin dış politikasının esaslarından biri oldu. Dünyada barış olmayınca, istense de Türkiye’nin tek başına dış barışını kesin bir güvenlik altında bulundurmanın mümkün olmadığı görüldü. Dış politikada Atatürk’ün “işbirliği ve ittifak” anlayışı ile Türkiye’yi emperyalist ittifaka sokan anlayış birbirine taban tabana zıt oldu. Genç Türkiye, ezilen dünyada yer aldığını açık bir şekilde ortaya koydu ve dış politikasını bu eksene oturttu. Atatürk’ün dış politikasında ittifak, Tevfik Rüştü Aras’ın ifâdesiyle, “emperyalizm belasından uzak, hürriyet ve istiklal esasına” dayandırıldı. Bu sebeple Türkiye, ortak güvenlik hedefine doğru gitmek ve bunun için de cephe siyasetine dayanmak politikası izledi. Batıda Balkanlılar, Doğuda İran, Afgan ve Arap milletleri arasında bir ahenk aramak ve bunlarla ayrı ayrı ve hep birlikte iyi komşuluk ilişkisi kurmanın çarelerini araştırmak, dış politikada Türkiye’nin güttüğü planın icaplarındandı. Türkiye, her şeyden önce bu milletler ile arasındaki işleri düzeltmeye gayret etti. Milletler Cemiyeti’ne girmenin avantajlarını kullanarak birçok devletle doğrudan işbirliği imkânlarını kazandı. İşte Mustafa Kemal Atatürk, bu barış düşüncelerini ve planlarını gelen devlet başkanları ve temsilcilerle paylaştı ve onlar üzerinde etkili oldu ve bölge birliği ve bölge barışının sağlanmasında baş rol oynadı. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün dış politika, uluslararası barış, dostluk, ortak işbirliği, bölge birliği ve güvenliği hakkındaki düşüncelerinin yer aldığı dış politika konuşmalarını Meclis açış konuşmaları, devlet başkanları, dış temsilci ve elçileri kabul esnasında elçilerin konuşmalarına karşılık olarak cevabi konuşmaları ve çeşitli yerlerdeki diğer konuşmaları ve demeçleri arasından süzerek, derli toplu bir araya getirmek ve sunmanın, dönemin Türk dış politikası açısından faydalı olacağı, alana katkı sağlayacağı ve Atatürk’ün dış politikasının daha iyi anlaşılacağı düşüncesiyle bu eser ortaya kondu. Ayrıca, Atatürk’ün, devlet başkanlarını ve diğer resmi erkânını karşılama ve konaklama esnasında çekilen fotoğrafları da derlenerek kronolojik bir sıra ile kitabın sonuna eklendi.
Anahtar Kelimeler
Mustafa Kemal Atatürk, Dış Politika, Nutuk, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Özet Metin
Asırlar boyu medeniyetler, kültürler ve diller arası etkileşim süreci sonucu ortaya çıkan Osmanlıca lügatler ve Türkçe sözlüklerde hangi dil kökünden kaç ana/madde başı kelime olduğunu, bunların adedini, yüzdesini ve Türkçe ana kelimelerin bunlar arasındaki yerini, adedini ve yüzdesini ortaya koymak için, bu araştırmada yer verdiğimiz lügatler ve sözlükleri ayrı ayrı ele alarak her birindeki madde başı ana kelimelerini tek tek dil köklerine göre saydık, inceledik ve dil köklerine göre tasnif ederek karşılaştırmalı analizlerini yaptık. Osmanlıca lügatler ve Türkçe sözlüklerdeki kelime sayılarını, dil köklerine göre dağılımlarını, oranlarını ve Türkçe kökenli kelimelerin diğer diller kökenli kelimeler arasındaki adedi ve oranını ayrı ayrı tablolar ve grafiklerle ortaya koyduk. Sonuçta her bir Osmanlıca lügat ve Türkçe sözlükteki kelimelerin dillere göre adedi ve nispeti dağılımı, Türkçe ve diğer kelimelerin nispeti, tablo ve grafiklerde net bir şekilde ortaya çıktı.
Anahtar Kelimeler
Lügat, sözlük, Osmanlıca, Türkçe, kelime, yabancı kelimeler / Lexicon, dictionary, Ottoman
Özet Metin
Bu çalışmada, Nasyonal Sosyalist Parti’nin iktidara geldiği 1933 yılından itibaren, Almanya’nın hegemonik gücünü hissettirmek ve geliştirmek amacıyla Orta Doğu’da izlemeyi planladığı ve kısmen de izlediği Orta Doğu’ya yönelik nüfuz politikaları, politik-ekonomik açıdan tarihsel olarak analiz edilmektedir. Çalışma, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Arşivinden elde edilen Kurt Koehler, Oluf Kürkkmann ve Wilhelm Eilers’in Almany a’nın Orta Doğu’ya Yönelik Nüfuz Mıntıkaları Politikası başlıklı raporları veri alınarak analiz edilmiştir. Raporda, Türkiye Orta Asya Türk dünyasına Mısır ise İslam dünyasına açılan birer kapı olarak tanımlanmaktadır. Bu nedenle, tüm Orta Doğu değil, raporda belirtilen iki önemli ülke temelinde çalışma hazırlanmıştır. Bu iki ülke, her zaman Batı dünyası için stratejik ortak olarak görülmüş olan Türkiye ve Mısır’dır. Çalışmada Almanya’nın bugün ortağım olarak nitelendirdiği Fransa ve İngiltere’ye yönelik o dönemdeki ekonomik ve politik düşünceleri ile dünya gücü olmak için Orta Doğu’nun Almanya için önemi tarihsel bağlamda realist perspektiften analiz edilmektedir. Bu çalışma, bu iki ülkenin Batı politikalarında her zaman neden önemli yer tuttukları konusunda günümüze ışık tutmaktadır.
Anahtar Kelimeler
Almanya, Türkiye, Mısır, realist perspektif, uluslararası politik iktisat, nüfuz politikal
Özet Metin
Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nde, Atatürk tarafından gerçekleştirilmeye çalışılan ilimde ve fende Batı uygarlıklarını yakalama düşüncesi doğrultusunda Osmanlıdan kalan eğitim kurumları yenilenmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda üzerinde en fazla durulan ve varlığı en çok tartışılan kurum Darülfünun olmuştur.Cumhuriyet döneminde yükseköğretim üzerine yapılan tartışmaların temelini Darülfünun'un ıslah edilmesi ve ıslahat için yabancı bir bilim adamının (Albert Malche) görevlendirilmesi oluşturmuştur. Tartışılan diğer bir konu ise Darülfünun'da görev yapan çoğu hocanın yeni açılan İstanbul Üniversitesi'ne alınmayarak bunların yerine yabancı hocaların tercih edilmesi olmuştur. Bu seçimlerden dolayı dönemin yöneticileri politik karar vermekle suçlanmışlardır.Üniversite reformu niçin yapıldı tartışmalarına rağmen Türk yükseköğretimi bu dönemden sonra hızlı bir gelişme evresi göstermiştir. İlk önce ülkenin mühendis ihtiyacını karşılamak amacıyla 1944 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi kurulmuştur. İstanbul Teknik Üniversitesi'nin kurulmasından sonra 1946 yılında Türkiye'de ikinci üniversite reformu olarak da adlandırılan 4936 sayılı kanunla Ankara Üniversitesi kurulmuştur.Anahtar Kelimeler: Atatürk, Darülfünun, Medrese, Üniversite Reformu, Albert Malche, İstanbul Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi.
Anahtar Kelimeler
Ankara Üniversitesi = Ankara University ; Cumhuriyet Dönemi = Republic Period ; Darülfünun = Darülfü
Özet Metin
Tarih, milletlere ve devletlere güven ve ders veren bir tecrübedir. Bir milletin, ruh ve irade gücünü, dünya milletleri ve devletleri içinde güvenini arttırmak, geleceğe emin adımlarla, güvenle bakmak için, kendi tarihini, tarihteki ilişkilerini çok iyi bilmesi gerekmektedir. Asırlardır, onlarca küçük-büyük devletler kurmuş, tarih ve destanlar yazmış, derin ve geniş bir tarih yaşamış, diğer devletlerle ve milletlerle pek çok ilişkiler ortaya koymuş ve savaşlar yapmış, dahilî ve haricî tecrübeler kazanmış Türk devletlerinin ve devlet adamlarının tarihte yaşadıkları ve sergiledikleri dış politikalardan dersler almak, tecrübeler çıkarmak, muhakkak ki, geleceğe güvenle ve gururla bakmayı, daha sağlam iç ve dış politikalar ortaya koymayı ve üretmeyi sağlayacaktır. Geçmişi bilmenin ve anlamanın sağlayacağı sayısız faydaların, geleceğe emin adımlarla hazırlanmak açısından bizlere doğru yolu göstereceği inancındayız. İşte Osmanlı ve Cumhuriyet dönemleri Türk dış politikaları tarihine ait önemli belge ve bilgileri bir araya getirecek bir esere duyulan ihtiyacı karşılamanın faydalı olacağı düşüncesiyle meydana getirilen bu akademik eser, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemleri, Türkiye’nin Doğu, Batı, Güney ve Kuzey devletlerine yönelik genel ve özel dış politikalarını, stratejilerini bu politikaların gelişimini ve sürecini, analiz ederek, belge ve kaynaklarıyla çok yönlü olarak ortaya koymak maksadıyla hazırlanmıştır. Türk Dış Politikası Osmanlı Dönemi ve Türk Dış Politikası Cumhuriyet Dönemi olmak üzere 4 ciltlik eserde, toplam elli akademisyen/araştırmacının çalışması yer almıştır. Sözkonusu makaleler daha önce başka bir yerde yayınlanmamış akademik makaleler olup hepsi konusunun uzmanı olan akademisyenler tarafından yazılmışlardır.
Anahtar Kelimeler
Dış Politika, Osmanlı Devleti, Batı, Asya, Rusya, Amerika, Balkanlar, Kafkasya, Ortadoğu, Arap
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Medeniyet, Köylü, Şehirli
Özet Metin
Avrupa'da Sanayi İnkılâbı ile alevlenen sömürgecilik yarışı, hammadde ve Pazar arayışı ile Fransız ihtilali'nin getirdiği milliyetçilik akımı, Avrupa Devletleri'ni aralarında büyük rekabete, bloklaşmaya ve dünya savaşına götürdü.Osmanlı Devleti, I.Dünya Savaşı öncesi İtilaf Devletleri'nin yanında yer almak istedi. Fakat temel hedefi, Osmanlı topraklarını paylaşmak isteyen İtilaf Devletleri, bu teklife sıcak bakmadı. Bunun üzerine Osmanlı Devleti, 2 Ağustos 1914'te İttifak Devletleri'nin yanında yer aldı. Rusya'nın yardım isteği, İngiltere`yi harekete geçirdi. I.Dünya Savaşı'nda Çanakkale Cephesi'nin açılmasıyla İngiltere, zor durumda kalan Rusya'ya yardın götürmek istedi. Hedefi, Osmanlı Devleti'nin başkenti İstanbul`u ele geçirmek ve devlete son vermekti. Böylece, savaşın kısa sürede bitirilmesini sağlayacaktı.İngiltere, Osmanlı Devleti'ni ?Yenilmez Armada?sı ile dize getireceğini ve sadece deniz kuvvetini kullanarak boğazlardan geçebileceğini düşünerek, Fransa ile beraber büyük bir donanma hazırladı. Osmanlı Devleti de, Boğazları korumak için, Müstahkem Mevkii Komutanı Cevat Paşa başkanlığında gerekli önlemlerini aldı. Tabyalarını güçlendirdi ve mayın hatları oluşturdu. Boğazın güçlendirilmesinde Alman General Merten Paşa da katkı sağladı.Çanakkale Savaşı'na fiilen 7 Türk General ile 5 Alman General katıldı. Türk Generaller; Esat Paşa, Mehmet Vehip Paşa, İsmail Cevat Paşa, Ali Mustafa Fevzi Paşa, Çolak Faik Paşa, Mehmet Ali Paşa, Mustafa Hilmi Paşa. Alman generaller ise; Liman Von Sanders Paşa, Von Der Goltz Paşa, Weber Paşa, Metren Paşa ve Trommer Paşa idi.Müstahkem Mevkii Komutanı Cevat Paşa komutasında, Türk askeri, itilaf donanmasını Çanakkale boğazı'nda yenilgiye uğrattı. Kara savaşlarında ise, İtilaf Devletleri, Ian Hamilton komutasında hedeflerine ulaşmak istedi.Çanakkale cephesinde, Osmanlı Devleti Liman Von Sanders başkanlığında, 5. Ordu`ya bağlı olarak, düşmanla mücadele etti. 5. Orduya bağlı Gelibolu yarımadasında, 3. Kolordu Komutanı Esat Paşa Kuzey Grubu komutanı olarak, Anafartalar, Conkbayırı bölgesinde görev yaptı. Güney grubu komutanı olarak, Seddülbahir bölgesinde önce Weber Paşa bulundu. Daha sonra yerine Vehip Paşa geçti. Vehip Paşa komutasında, 5. Kolordu Komutanı Fevzi Paşa ve 14. Kolordu Komutanı Trommer Paşa görev aldı. Fevzi Paşa, Anafartalar Grup komutanı olarak da görev aldı. Ayrıca Güney grubunda Weber Paşa'ya bağlı olarak Seddülbahir cephesinde 1. Kolordu Komutanı Mehmet Ali Paşa ile 2. Kolordu Komutanı Faik Paşa mücadele etti. Anadolu yakasında Saroz bölgesinde Von Der Goltz 1. Ordu Komutanı ve ona bağlı 6. Kolordu Komutanı Hilmi Paşa görev aldı. Fakat doğrudan muharebeye katılmadı.Çanakkale Savaşları sonunda, generallerin yeteneği ve Türk askerinin savaş azmi, cesareti karşısında 9 Ocak 1916 yılında düşman çekilmek zorunda kaldıAnahtar Kelimeler: Birinci Dünya Savaşı, Çanakkale Savaşları, Gelibolu Savaşı, Komutanlar, Türk Generaller, Esat Paşa, Vehip Paşa, Cevat Paşa, Fevzi Paşa, Mustafa Hilmi Paşa, Çolak Faik Paşa, Mehmet Ali Paşa, Alman Generaller, Liman Von Sanders Paşa, Von Der Goltz Paşa, Mert Paşa, Trommer Paşa, Weber Paşa.
Anahtar Kelimeler
Almanlar = Germans ; Askerler = Soldiers ; Generaller = Generals ; Kurmaylar = General staffs ; Sava
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Uluslararası Politikalar, Afriavrasya, Strateji, Türkiye, Hayat Sahası, Balkanlar, Kafkasya, Ortad