Oturum Başkanı olarak görev aldığım, Muhasebe Öğretim Üyeleri Vakfı'nın(MÖDAV) düzenlediği (28 Ağustos-1 Eylül 2013) tarihlerinde gerçekleştirilen "Hesap Verebilirlik- Kurumsal Kültür ve Etik" Konulu 4. Muhasebe Düşünce Kampında(4th Accounting Dialectical Camp- Beyşehir/Konya,Anamas Hotel) 4. Muhasebe Düşünce Kampında; kendisini tanımaktan büyük mutluluk duyduğum, Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof Dr. Rahmi Karakuş'un "Etiğe Felsefi Bakış" başlığı altında yaptığı , zevkle dinlediğim ve bilgilendiğim konuşmalarından çıkarsamalarımızdan bir başkası:
"Beşer" ve "insan" arasındaki ayırım nedir?
Rahmi hoca şöyle anlatıyor:
"Beşer" beşer bazı kültürlerde sadece zahirî nitelikleriyle ele alınan bir varlık. Bugün de her çeşit fraksiyonuyla Batı kültür ve medeniyeti nin temsil ettiği bu anlayış, insanı hayvanlardan bir hayvan ve yeme, içme, uyuma ve cinsel ilişkiden ibaret bir varlık olarak değerlendirmesi.
Ademoğulları ikiye ayrılır; Beşerler ve insanlar.
Her insan beşerdir ama her beşer insan değildir.
Beşer dürtüleriyle (avlanma, çiftleşme, öfke, kabile, sürü) hareket eder.
İnsan anlam, değer ve kurallara (akıl, vicdan, ahlak, adalet, emek) göre davranır
İnsan ; beşerin 'kâmil' hali. Yani "erdeme"ulaşmış hali..insanın beşeriyet yanı "unutkanlığının, nankörlüğünün, aceleciliğinin, haklı-haksız tartışmayı pek sevmesinin, bilgisizliğinin, zalimliğinin ve zayıflığının, diğer insanları alay alma ,dalga geçme, ihtirasın, ikiyüzlülüğün, nankörlüğün, benciliğin, cimriliğin, hep ben egosunun, menfaatçiliğin sembolü"
Bu bağlamda;
Dünyada her canlı varlığın, kendine özgü bir özelliği var.
Kuşu kuş yapan özelliği, uçabilmesi. Balığın özelliği yüzebilmesi, maymunun özelliği yolda yürürcesine bir rahatlıkla daldan dala atlayabilmesi, panterin özelliği hızlı koşabilmesi.
Söylemeye gerek yok, insanı insan yapan kendine özgü özelliği ise, düşünebilmesi ve erdeme ulaşabilmesi. Yani beşer olmaktan çıkabilmesi.. İnsan, düşünebildiği denli insan. Düşünmeyen ve yaşamını düşüncesi doğrultusunda düzenlemeyen insanın, uçmayan kuştan, yüzmeyen balıktan, daldan dala atlamayan maymundan, koşmayan panterden farkı yok.
İnsan, kendini tüm varlıklardan üstün kılan düşünce özelliğini, beynini kullanarak uygulaması ve erdem ulşması. Diğer bir deyişle "İnsani değerlere, kadim değerlere sahip çıkması. Beyin, bir üretim aracı; düşünce üretmekte. Düşünce her halukarda"erdeme" ulaştığı sürece beşer insan olabilmekte.
Her üretim aracının olduğu denli, beynin de hammaddeye gereksinimi var. Beynin ana hammaddesi bilgi; yan hammaddesi karşı görüş.
Bu iki hammaddeyi insan, kendi yargı değerine göre saptadığı oranlarda birbiriyle bütünleştirip (özümseyip) ve bir ürüne dönüştürdüğü an insanlık yönünde bir adım attığının resmi.. İnsanı insan yapan düşünce özelliği, işte bu olgu.
Kendinden başka hiçbir canlı varlıkta bulunmayan düşünce özelliğine sahip olabilmesi için insanın, öncelikle insan olabilmesi gerekmekte. İnsanın insan olabilmesi için de, öncelikle, düşünce özelliğini kullanabilmesi gerekmekte.
Düşünce özelliğini kullanmak, yalnızca düşünmek demek değil. Düşündüğünü açıklamak, yaşamını düşündüğü doğrultuda yönlendirebilmek de "düşünen varlık insan"ın olmazsa olmaz yükümlülüğü.
Beynin ürettiği düşünceyi açıklamaktan korkan, yaşamını beyninin ürettiği düşünce doğrultusunda sürdüremeyen insan, yüzeysel bir bakışla ne denli insan görünümünde olursa olsun, yüzmeyen bir balıktan, uçmayan bir kuştan, yaşamı boyunca bir kez olsun bir daldan bir dala atlamayıp, ömrü boyunca bir ağacın gölgesinde pinekleyen hareketsiz maymundan farksız.
İnsan, ya beynini kullanacak ve yaşamını, insan kimliğine ve onuruna sahip çıkarak insanca yaşayacak.
Ya da beynini başka bir kişiye kullandırarak yaşamını, eli sopalı çobanının isteği doğrultusunda sürdürmeyi kabullenen bir koyunun mutluluğunu duyumsayacak, nefes alıp, verdiği ve yaşadığını sandığı sürece.
Yüce Yaradan; beşerin 'kâmil' halini, "erdeme" ulaşmış kullarından olmayı nasip etsin
Sağlıcakla kalın!
Günleriniz hep aydınlık olsun!
Yüreklerindeki sevgi daim olsun!
Yüreği "Berkehan" Kadar temiz olan tüm insanların!
OE -03.09.2013