Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Osmanlı Devleti, 16. yüzyılda Kuzey Afrika‘da üç vilayet kurdu. Cezayir, Tunus ve Trablusgarp‘tan oluşan bu vilayetlere Garp Ocakları deniliyordu. Fetihlerinin akabinde bu vilayetlerin başına dirayetli beylerbeyiler atanmış ve klasik ocak düzeni kurulmuştu. Ancak yüzyılın sonlarında vilayet idaresinde ciddi sıkıntılar yaşanmaya başladı. Ocak askerleri ve denizciler beylerbeyilere itaat etmiyor, kendi içlerinden seçtikleri “dayı“ “bey“ gibi nüfuzlu kişileri tanıyorlardı ve bunlar kısa bir süre sonra ocakların idaresini ele geçirdi. 17. yüzyılda artık İstanbul‘dan atanan beylerbeyilerin ocak yönetiminde sözü geçmez oldu. Bu yeni idare tarzının oturması sürecinde Kuzey Afrika‘da kaotik bir ortam oluştu. Herkesin kabul ettiği bir üst otorite (Padişah‘ın atadığı vali/beylerbeyi) yerine vilayet içindeki etkili grupların desteğiyle yönetimi ele geçiren yeni hâkimlere (dayılar/beyler) dayanan bu sistemde, güç dengelerinin değişmesi her şeyi altüst edebiliyordu. Nitekim bu süreçte Ocakların içerisinde iktidar mücadelesi şiddetlendiği gibi Ocakların birbiriyle irtibatı da zayıfladı. Hatta aralarında savaşlar yaşandı. Bu sıkıntıların en yoğun yaşandığı dönem 17. yüzyılın sonları ve 18. yüzyılın ilk yarısı oldu. Bu çalışmada mezkûr dönemde ocaklarda yaşanan iktidar kavgaları ve bu kavgaların komşu ocaklarda meydana getirdiği tesirler ile Osmanlı hükümetinin Kuzey Afrika‘da birliği ve düzeni sağlamak için aldığı tedbirler değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler
Osmanlı Devleti, 18.Yüzyıl, Cezayir, Tunus, Trablusgarp (Libya)
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Günümüzde Libya olarak isimlendirilen Trablusgarp, Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afrika eyaletlerinden biri olarak yaklaşık dört asır Türk hâkimiyetinde kalmıştır. Fakat bu dört asırlık hâkimiyet, şimdiye kadar akademik anlamda yeteri kadar ilgi görmemiş ve telif edilen eserlerimizde genel ifadelerle geçiştirilmiştir. Bu açıdan tarihimizde büyük boşluklar, eksiklikler olduğu kabul edilmektedir. Mezkûr eksiklik dolayısıyla Trablusgarp fethi, kaynaklarımızda genel ve özet ifadelerle donanma gönderilip bir iki ay içerisinde neticelenen bir vakıa olarak aktarılmıştır. Aslında fethin arka planında 20-30 yıllık bir mücadele ve işgale karşı direniş bulunmaktadır. Binaenaleyh çalışmada, Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afrika’daki eyaletlerinden ve en son terk ettiği toprak parçası olan Trablusgarp’taki Türk hâkimiyetinin hangi zeminde yükseldiği ve 1551 fethi öncesinde Türklerin mukavemet gücü gösterilmek istenmiştir. Bunun için daha çok İtalyan ve Fransız tarihçilerin eserlerine müracaat edilmiştir. Bu eserlerde, Avrupa devlet arşivlerine, resmî-gayrı resmî raporlara ve dönemi anlatan seyahatnamelere sıkça başvurulmuştur. Diğer taraftan bunlardan temin edilen bilgiler, kendi tarihlerimizle ve Libya tarihleriyle karşılaştırılarak sağlama yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler
Trablusgarp (Libya), İspanyol İşgali, Malta Şövalyeleri, Türk Direnişi, Osmanlı Fethi
Özet Metin
1830’lu yıllarda Osmanlı Devleti neredeyse yok olmanın eşiğine gelmişti. Böyle bir süreçte Sultan II. Mahmud (1808-1839), devleti yeniden organize etmek için başlattığı reformlarını Kuzey Afrika’daki topraklarında da uygulamak istedi. Karşısındaki iki büyük meseleden biri Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın itaatsizliği, diğeri Osmanlı Devleti’nin Afrika’daki topraklarına yönelik Fransızların tasallutu idi. Padişah hem Kavalalı’yı yola getirmek hem de işgal altındaki Cezayir’i Fransızlardan geri alıp Garp Ocaklarına bir düzen vermek istiyordu. Bu süreçte bazı devlet adamları öne çıkarak Babıali’nin bu ocaklarına dönük politikasının şekillenmesinde mühim roller ifa ettiler. Hazırladığı lâyiha ile Hassûne Dagayyis de bu politikanın bir parçası oldu. Özellikle bu bölgede yerli halkın da dâhil olduğu yeni askerî birlikler oluşturulmasını ve Osmanlı payitahtıyla buradaki idarecilerin emirlerindeki herkes ile daha kuvvetli bir bağ kurmasını teklif eden Hassûne Efendi’nin ana gayesi Kuzey Afrika Müslümanlarının birliğini temin etmekti. Ona göre ancak birlik olunabilirse Fransız işgaline ve asilere karşı durulabilirdi. Bu makale, böyle kritik bir dönemde bu eyaletlerde yeni bir düzenin nasıl kurulabileceğine dair hazırlanan layihayı/raporu tanıtmayı amaçlamaktadır.
Anahtar Kelimeler
Hassûne Dagayyis, Garp Ocakları (Cezayir, Tunus, Trablusgarp), Fransız İşgali, Kavalalı Mehmed Ali P
Özet Metin
Yeni bir devlet olarak uluslararası siyaset sahnesine çıkan Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Osmanlı Devletiyle ilk karşılaşması, devletin Kuzey Afrika’daki topraklarında gerçekleşmiştir. Burada yapılan antlaşmalar ve savaşlar, ABD’nin dış politikasını şekillendiren âmillerin başında gelmektedir. Yaşanan süreç yapılan pazarlıklar açısından ABD’nin uzlaşma ve savaş diplomasinin iki yönünü de açık bir şekilde göstermektedir. Güçlü ülkelerle uzlaşma, zayıf görülenle savaş politikası büyük ölçüde bu dönemde şekillenmiştir. Amerikalılar açısından Garp Ocakları arasında Trablusgarp’ın (Libya) ise hususi bir yeri vardır. Zira yaptıkları antlaşmanın bozulmasının ardından ABD, Trablusgarp’ta abluka, bombardıman ve kara harekâtı gibi ilk yurtdışı operasyon tecrübelerini yaşamış Trablusgarp Savaşı’nı (1801-1805) yeni bir ulusun –Amerikan ulusunun- doğuşunu müjdeleyen “büyük zafer” olarak sunmuştur. Ülkemizde bu konu üzerine hem çok az çalışma bulunmakta hem de bu çalışmalarda önemli eksiklikler göze çarpmaktadır. Kullanılan kaynaklar dolayısıyla meselenin tek tarafl ı değerlendirilmesi bunların başında gelmektedir. Binaenaleyh çalışmada, özellikle konu üzerine yayınlanmış olan farklı çalışmalar da dikkate alınarak Trablusgarp-ABD ilişkileri iki taraf açısından da değerlendirilmeye ve tarihî süreçteki eksik ve hatalı bilgiler tashih edilmeye çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler
Osmanlı Devleti, ABD, Kuzey Afrika, Trablusgarp (Libya), Antlaşma ve Savaş.
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Ahteri, Kütahya Medreseleri, Haliliye Medresesi
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Kütahya, Mevlevihane, arşiv belgeleri
Özet Metin
Sultan II. Abdülhamid‘in hayatı, şahsiyeti ve günlük yaşantısına dair bilgiler sunan ve 15614 Numaralı Hazine-i Hassa Nezareti Maaş Kayıt Defteri‘ni esas alan bu kitapta, padişahın aile fertleri ve onlara hizmet eden görevliler ile son dönem Osmanlı Haremi‘nin hiyerarşik yapısına dair bilgiler sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler
II. Abdülhamid, Harem, Şehzade, Sultan, Kadınefendi, İkbal
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Afrika, Sultanlık, Hanedanlar
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
İslam Tarihi,Osmanlı Tarihi,Kuzey Afrika Tarihi,Libya Tarihi
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Sudan, Seyahatname, Osmanlı, Mısır
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Lİbya, Tarih, Osmanlı Devleti, Kuzey Afrika
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Libya, Tarih, Osmanlı Devleti
Özet Metin
Osmanlı Devleti, 16. yüzyılda Kuzey Afrika’da Garp Ocakları adıyla üç idari birim (eyalet) kurmuştur. Cezayir, Tunus ve Trablusgarp eyaletlerinden oluşan Garp Ocakları, diğer Osmanlı eyaletlerinden farklı olarak devletin Akdeniz sınırlarını muhafaza temelinde örgütlenmişlerdi. Bu açıdan her eyaletin aktif bir donanması ve her an Akdeniz’de düşman saldırılarına mukabele etme potansiyeli vardı. Bununla irtibatlı olarak eyaletin idaresi, örgütlenme ve savaşçılık düzeyleri yetersiz görülen yerli halk yerine, merkezden gönderilen askerlere emanet edilmişti. Fakat zaman içerisinde ortaya çıkan idarî yapıdaki bozulma, eyalet yönetiminde ve toplumsal yapıda büyük dönüşümleri beraberinde getirdi. Türk askerlerinin yerli ailelerin kızlarıyla evlenmesi neticesinde oluşan ve Kuloğlu denilen melez toplumsal sınıf, 17. yüzyıl sonlarında artık iktidar talebinde bulunmaya başlamıştı. Kuloğlu soyundan gelen Karamanlı Hanedanı böyle bir süreçte ortaya çıktı ve hanedana mensup valiler 124 yıl gibi uzun bir süre Trablusgarp’ın idaresini üstlendi. Günümüzde Libya olarak bilinen Trablusgarp’ta dört asırlık Osmanlı hâkimiyeti dört ayrı safha geçirmiştir. Bu hâkimiyetin üçüncü safhasını teşkil eden Karamanlılar Dönemi’ni merkeze alan bu çalışma, aynı zamanda mezkûr dönemde Trablusgarp Eyaleti’nin Osmanlı Devleti, Avrupa Devletleri ve yerel halkla ilişkilerine de ışık tutmaktadır. 1711’den 1835’e kadar süren eyalet yönetiminde Karamanlı Hanedanı’na mensup valiler, takip ettikleri siyasetin bir gereği olarak idarî yapıda farklı uygulamaların ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Bu farklı uygulamaların, kendilerinden önceki Dayılar Dönemi’nde (1603-1711) temelleri atılmış olmakla beraber esasen Karamanlılar Dönemi’nde yerleştiği bilinmelidir. Yabancı devletlerle müstakil bir devlet gibi antlaşmalar imzalama ve yerel halkı yönetime ortak etme gibi hususî uygulamalar, eyaletin gücünü pekiştirmek bir yana çok daha hızlı bir şekilde yabancı nüfuzuna kapı aralamıştır. 1830 yılında Fransa’nın Cezayir işgalinin ardından ise hem Fransızların hem de diğer Avrupa Devletleri’nin eyalet üzerinde tahakküm kurma ve Trablusgarp’ı (Libya’yı) sömürge hâline getirme niyetleri, Osmanlı Devleti’nin müdahalesini (1835) zorunlu hale getirmiştir. Böylelikle Karamanlılar Dönemi kapanmış ve Trablusgarp Eyaleti’nin doğrudan İstanbul’dan yönetimine geçilmiştir. Yabancı kaynaklar, Karamanlılar Dönemi’nde Trablusgarp’ı her ne kadar müstakil bir krallık olarak görme eğilimdeyseler de burası aslında bir Osmanlı eyaletidir. Bu açıdan Osmanlı arşiv kaynakları merkeze alınarak Karamanlılar Dönemi, yarı-bağımsızlık denebilecek farklı hususiyetleri göz ardı edilmeden Trablusgarp’taki Osmanlı idaresinin bir parçası olarak incelenmiştir.
Anahtar Kelimeler
Osmanlı Devleti, Kuzey Afrika, Garp Ocakları, Trablusgarp (Libya), Kuloğulları, Karamanlılar
Özet Metin
19. yüzyılda Avrupa‘da tarih alanında büyük gelişmeler olmuş, pek çok tarih tezi ortaya atılmıştır. Bu tarih tezleri, modernleşme döneminde Osmanlı tarih telakkilerini ciddi ölçüde etkilemiştir. Bu etki, daha çok yeni açılan modern mekteplerle kendisini göstermiştir. Medreselerden farklı bir eğitim-öğretim kurumu olarak düşünülen Darulfünun bu modern mekteplerin başında gelir. İlk defa bu müessesede okutulmaya başlayan tarih dersleri, daha sonra gelişerek branşlara ayrılmıştır. Bu branşlardan birisi olan İslam Tarihi derslerinin teşekkül sürecini ortaya koymak aynı zamanda bu derslerin tarih telakkileriyle irtibatını da gösterecektir. Bu amaçla yapılan çalışmada bir taraftan anahatlarıyla 19. yüzyıl tarih telakkileri verilirken diğer taraftan bu tarih telakkileriyle irtibatlı olarak medreselerde ve Darulfünun‘da okutulan İslam Tarihi dersleri incelenmiştir.
Anahtar Kelimeler
19. yüzyıl, Osmanlı Devleti, Darülfünun, Ders programları, İslam Tarihi, Tarihçilik