Son on yıllarda gözlemlenen baş döndürücü teknolojik gelişim, dijital ekonomi ve toplum kavramlarını günlük hayata entegre etmeye başlamıştır. Toplumun genel refahı ve dirliği ile hayat kalitesini yükseltmeyi hedefleyen bu kavramlar birey merkezli olmaya çabalamaktadır.
Teknolojinin ve sürecinin gelişerek ilerlemesi, inovasyon, bilgi ve büyük verinin öneminin artması ile bireylerin yeni değişimlere ve dönüşümlere ihtiyaç duymasını arttırmıştır. Böylece bireyler ve oluşturdukları insan topluluklarının yaşam şekilleri, kültürel faaliyetleri, iletişim uslüpleri, planları ve vizyonları gibi daha birçok faktör bu dönüşümden etkilenmektedir. Endüstri 3.0 ile başlayan dijitalleşme hareketleri endüstri 4.0 ile daha da hız kazanmaya başlamıştır. Bu hız ile özellikle büyük veri ve analizler, yapay zeka, nesnelerin interneti gibi teknolojik araçlar gelişme ve çeşitlenme sürecine girmişlerdir. Bu süreç sağlık, finans, hukuk, tarım, otomotiv, bankacılık ve eğitim gibi pek çok alana fayda sağlamaktadır. Üstünlüklerinin yanında zararlarıyla birlikte yazılım sektörünün kazanımlarının artması, dijitalleşmeyi bireyler için daha da önemli hale getirmiştir. Böylece iş gücüne katılımlar artmakta, ekonomik ve sosyal gelişim önem taşımakta ve iş hayatının devamlılığı da sağlanmaktadır. Dijitalleşme günlük hayatımızla birlikte çalışma hayatımızda da önemli yere sahip olmaktadır (Banger, 2018).
Dijitalleşen dünyada yer alan ekonomi ve toplumu dijital olarak nitelendirmek, bilgi ve bilişim çağı olarak da isimlendirilen bir dönemde analogdan sayısala dönüşmek olarak ta nitelendirebilmektedir.
Teknolojik gelişmeler sonucu günümüzde nesnelerin interneti (IoT - Internet of Things) kavramıyla oldukça sık karşılaşılmaya başlanmıştır. Farklı disiplinlerde ve alanlarda uygulanmaya çalışılması günden güne beklentilerinde artmasına neden olmuştur. Bu beklentiler araştırmacıların gözünde mühendislik, sağlık, sosyal bilimler vb. gibi alanlarda çalışma yapma isteklerini de beraberinde getirmektedir.