DPUPortal - Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Bilgi Portalı
Orhan Elmacı

Prof. Dr. Orhan Elmacı

İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi

  • Profil
  • Kişisel
  • Eğitim Bilgileri
  • Görevler / İş Deneyimi
  • ÜAK Temel Alan
  • Dersler
  • Projeler
  • Yönetilen Tezler
  • Yayınlar
  • Tasarım/ Patent/ Ödül
  • Sanatsal Faaliyetler
  • Bilgi Paylaşımlarım
  • Galeri
  • İletişim

Gezegensel Sınırlar Bağlamında Ifrs S1 ve Ifrs S2 ile Türkiye‘de Sürdürülebilirlik Raporlaması: Ontolojik, Epistemolojik ve Pratik Perspektifi (2) Geri

Prof. Dr. Orhan Elmacı  -  05 Haziran 2025


Sera gazı emisyonlarının Kapsam 1, Kapsam 2 ve Kapsam 3 seviyelerinde detaylı bir şekilde raporlanması, şirketlerin küresel karbon bütçesi içindeki paylarını anlamalarına ve bu kritik sınırı aşmamaya yönelik hedefler belirlemelerine olanak tanır. IFRS S1 ise, su kullanımı, biyoçeşitlilik üzerindeki etkiler ve atık yönetimi gibi daha geniş sürdürülebilirlik konularını kapsayarak gezegensel sınırların diğer unsurlarına dolaylı olarak atıfta bulunmaktadır. Bu entegrasyon, şirketlerin sadece finansal kârlılık değil, aynı zamanda ekolojik sınırlar dahilinde faaliyet göstermesi gerektiği bilincini güçlendirmektedir (Adams & Abhayawansa, 2022). Ancak, literatürde gezegensel sınırların kurumsal düzeyde ölçülmesi ve raporlanması konusunda hala metodolojik zorluklar olduğu ve bu bilginin finansal raporlamaya tam olarak nasıl entegre edileceği konusunda daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğu belirtilmektedir (Purvis et al., 2019).

2.3. IFRS S1 ve IFRS S2 Standartlarının Ortaya Çıkışı ve Diğer Raporlama Çerçeveleriyle İlişkisi

IFRS S1 ve IFRS S2'nin 2023 yılında Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu (ISSB) tarafından yayımlanması, küresel sürdürülebilirlik raporlama manzarasında önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bu standartlar, sürdürülebilirlik açıklamalarında artan "uygulama yorgunluğu" (reporting fatigue) ve karşılaştırılabilirlik eksikliği sorunlarına bir yanıt olarak geliştirilmiştir. Bugüne kadar, Global Reporting Initiative (GRI), Sustainability Accounting Standards Board (SASB), Climate-related Financial Disclosures (TCFD), Carbon Disclosure Project (CDP) ve Integrated Reporting (IR) gibi çok sayıda farklı raporlama çerçevesi ve standardı mevcuttu. Bu çeşitlilik, şirketler için karmaşıklığa ve yatırımcılar için de raporlanan bilgilerin tutarlılığını anlama zorluğuna yol açmaktaydı (Eccles & Krzus, 2010).

ISSB, bu dağınıklığı azaltmak ve küresel bir temel standart seti oluşturmak amacıyla kurulmuştur. IFRS S1 ve S2, bu amaca hizmet ederek, özellikle finansal piyasalardaki yatırımcıların bilgi ihtiyaçlarına odaklanmaktadır. Adams ve Abhayawansa (2022), bu yeni standartların yatırımcı odaklılığını vurgulamış ve IFRS S1 ile S2'nin, GRI'nın daha geniş paydaş odaklı yaklaşımından farklılaştığını belirtmiştir (Adams & Abhayawansa, 2022, s. 40). IFRS standartları, sürdürülebilirlik risk ve fırsatlarının şirket değeri üzerindeki finansal etkilerine odaklanarak, geleneksel finansal raporlama ile sürdürülebilirlik bilgilerini aynı çatı altında birleştirmeyi hedeflemektedir.

Bu bağlamda, IFRS Foundation'ın Value Reporting Foundation (VRF) ile 2022'deki birleşmesi, bu entegrasyon çabalarını önemli ölçüde hızlandırmıştır. VRF, SASB'nin sektörel bazlı metrikleri ve International Integrated Reporting Council (IIRC)'in entegre raporlama prensiplerini bünyesinde barındırmaktaydı. Bu birleşme sayesinde, SASB'nin finansal materyaliteye odaklanan sektörel standartları ve IIRC'nin bütünsel değer yaratma çerçevesi, IFRS S1 ve S2'nin gelişimine doğrudan katkıda bulunmuştur (IFRS Foundation, 2022). Örneğin, SASB'nin finansal sektör için belirlediği iklimle ilgili risk metrikleri, IFRS S2'nin bankacılık ve finansal kurumlar için iklim açıklamalarını şekillendirmede bir referans noktası olmuştur. Bu entegrasyon, şirketlerin sadece uyum sağlama yükünü azaltmakla kalmayıp, aynı zamanda raporlanan bilgilerin yatırımcılar için daha ilgili ve anlamlı olmasını sağlamayı amaçlamaktadır.

Literatürde, IFRS S1 ve S2'nin küresel kabul görmesi ve yaygınlaşması konusunda çeşitli görüşler mevcuttur. Bazı araştırmacılar, IFRS Foundation'ın uluslararası finansal raporlama standartlarındaki (IFRS Accounting Standards) başarısının, sürdürülebilirlik standartlarında da benzer bir etki yaratacağını ve küresel bir taban standardı oluşturacağını savunmaktadır (Busch et al., 2022). Ancak, diğerleri, özellikle gelişmekte olan ekonomilerdeki regülasyon farklılıkları, veri altyapısı eksiklikleri ve kurumsal kapasite sınırlamaları nedeniyle bu standartların tam anlamıyla benimsenmesinin zaman alacağını ve zorluklarla karşılaşacağını öngörmektedir (Adams & Abhayawansa, 2022, s. 45; Demir & Yılmaz, 2023, s. 105).

2.4. IFRS S1 ve S2'nin Ontolojik ve Epistemolojik Yansımaları ( Regülasyon, Performans ve Yeşil Badana: Uygulamadaki Gerçeklik)

 

IFRS S1 ve S2'nin teorik yansımalarını anlamak için, bu standartların ontolojik (varoluşsal) ve epistemolojik (bilgi kuramsal) boyutlarını incelemek kritik öneme sahiptir. Bu iki felsefi perspektif, standartların çevresel gerçeklikleri nasıl inşa ettiğini ve çevresel bilgi üretiminde nasıl bir paradigma oluşturduğunu derinlemesine analiz etmeyi sağlar.

Ontolojik Perspektif: Bruno Latour'un aktör-ağ teorisi (Actor-Network Theory - ANT) (Latour, 2005), IFRS S1 ve S2 gibi standartların, soyut çevresel etkileri finansal metrikler aracılığıyla nasıl "var kıldığını" veya "inşa ettiğini" açıklamak için güçlü bir analitik çerçeve sunar. ANT'ye göre, gerçeklik, insan ve insan dışı aktörlerin (metinler, sayılar, teknolojiler, yasalar) karmaşık etkileşimleri ve ağları aracılığıyla inşa edilir. IFRS S1 ve S2 bağlamında:

  • Sera Gazı Emisyonlarının Nicelendirilmesi: Örneğin, bir şirketin Kapsam 1, Kapsam 2 ve Kapsam 3 sera gazı emisyonlarının (ton CO2e olarak) ölçülmesi ve finansal raporlara dahil edilmesi, soyut bir çevresel etkiyi (atmosferdeki karbondioksit artışı) somut bir finansal gerçeklik haline getirir. Bu, emisyonların artık sadece ekolojik bir fenomen olmaktan çıkıp, bir şirketin maliyet yapısını, yatırım risklerini ve piyasa değerini etkileyen "finansal bir varlık" veya "finansal bir yükümlülük" olarak ontolojik olarak yeniden tanımlanmasını sağlar (Power, 1997). Bu nicelendirme süreci, daha önce finansal olarak göz ardı edilen çevresel dışsallıkları finansal muhasebenin diline çevirerek "görünür" hale getirir.
  • İklim Risklerinin Finansal Etkisi: İklim değişikliğinin yol açtığı fiziksel (örn. sel, kuraklık) veya geçiş (örn. karbon vergisi) risklerinin, şirketin varlık değerleri, sigorta maliyetleri veya operasyonel kârlılığı üzerindeki potansiyel finansal etkilerinin belirlenmesi de benzer bir ontolojik inşa sürecidir. Bu riskler, IFRS standartları aracılığıyla finansal bilançolara ve gelir tablolarına potansiyel bir kalem olarak girerek "finansal bir varoluş" kazanır.

Bu ontolojik süreç, çevresel gerçekliklerin sadece "orada var olan" şeyler olmaktan çıkıp, finansal sistemin diliyle yeniden yorumlanması ve böylece finansal karar alma süreçlerinin bir parçası haline gelmesidir.

Epistemolojik Perspektif: Michael Power'ın "Denetim Toplumu" (The Audit Society) (Power, 1997) kavramı, standartların veri ölçüm ve doğrulama süreçleriyle nasıl güvenilir bir bilgi paradigması oluşturduğunu açıklamak için epistemolojik bir çerçeve sunar. Power, modern toplumda denetim ve standartlaşma süreçlerinin, sadece doğrulamadan öte, aynı zamanda "güvenilirliğin inşası" ve "gerçekliğin üretimi" işlevi gördüğünü savunur. IFRS S1 ve S2 bağlamında:

  • Standardizasyon ve Karşılaştırılabilirlik: IFRS standartları, şirketlerin sürdürülebilirlik verilerini belirli, tutarlı ve karşılaştırılabilir bir formatta sunmalarını sağlayarak, bu verilerin güvenilirliğini ve faydasını artırmayı hedefler. Bu sayede, yatırımcılar farklı şirketlerin sürdürülebilirlik performanslarını daha anlamlı bir şekilde karşılaştırabilir ve karar alma süreçlerine dahil edebilirler. Bu, bilginin sadece açıklanması değil, aynı zamanda belirli bir "kalite standardında" üretilmesi epistemolojisini içerir.
  • Doğrulama ve Güvence: Standartların denetim süreçleri ve üçüncü taraf güvence raporları ile desteklenmesi, raporlanan sürdürülebilirlik bilgilerinin doğruluğunu ve güvenilirliğini artırır. Bu doğrulamalar, bilginin geçerliliğini ve paydaşlar tarafından kabul edilebilirliğini sağlayarak, "güvenilir bilgi" epistemolojisini pekiştirir.
  • Veri Eksiklikleri ve Epistemolojik Zorluklar: Ancak, özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde veri toplama altyapısı eksiklikleri ve ölçüm kapasitesi sınırlamaları, bu epistemolojik süreçleri kesintiye uğratabilir (Demir & Yılmaz, 2023, s. 105). Eğer şirketler, IFRS S1 ve S2'nin gerektirdiği detay ve kalitede veri toplayamıyor veya doğrulayamıyorsa, bu standartların hedeflediği güvenilir bilgi üretimi sekteye uğrar. Bu durum, raporlanan bilgilerin güvenilirliğini azaltarak, standartların genel epistemolojik amacına ulaşmasını engelleyebilir.

Bu ontolojik ve epistemolojik analizler, IFRS S1 ve S2'nin sadece teknik raporlama araçları olmadığını, aynı zamanda çevresel gerçekliklerin finansal sistem içinde nasıl algılandığı, ölçüldüğü ve bilgiye dönüştürüldüğü konusunda derin felsefi çıkarımları olduğunu göstermektedir. Bu, "sürdürülebilirliğin finansallaşması" olarak adlandırılabilecek daha geniş bir trendin parçasıdır.

2.5. Türkiye’de Sürdürülebilirlik Raporlaması ve IFRS Standartları Üzerine Güncel Literatür

Türkiye'de sürdürülebilirlik raporlaması alanındaki akademik çalışmalar, küresel trendlere paralel olarak artış göstermiş, ancak IFRS S1 ve S2'nin ortaya çıkışıyla birlikte bu standartların Türkiye'ye özgü yansımaları üzerine odaklanan literatür hala gelişme aşamasındadır. Mevcut çalışmalar genellikle gönüllü raporlama uygulamalarını, karşılaşılan genel zorlukları ve yasal düzenleme beklentilerini incelemektedir.

  • Genel Durum ve Standartlaşma Eksikliği: Özçelik ve Öztürk (2022), Borsa İstanbul'da işlem gören şirketlerin sürdürülebilirlik raporlama uygulamalarını incelemiş ve özellikle standartlaşma eksikliğinin önemli bir sorun olduğunu belirtmiştir (Özçelik & Öztürk, 2022, s. 67). Çalışma, şirketlerin büyük ölçüde GRI standartlarını kullandığını, ancak raporların kapsam ve kalitesinde önemli farklılıklar olduğunu ortaya koymuştur. Bu durum, yatırımcılar ve diğer paydaşlar için şirketler arası karşılaştırmayı güçleştirmektedir. Benzer şekilde, Demir ve Yılmaz (2023) Türkiye'deki sürdürülebilirlik raporlamasının mevcut durumunu değerlendirmiş ve uluslararası standartlara uyumun henüz yeterli düzeyde olmadığını vurgulamıştır (Demir & Yılmaz, 2023, s. 98).
  • KOBİ'lerin Rolü ve Kısıtlamalar: Özdemir (2021) tarafından yapılan bir çalışma, Türkiye ekonomisinin temelini oluşturan küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ'ler) sürdürülebilirlik raporlamasına katılımının oldukça düşük olduğunu ve bu durumun başlıca nedenleri arasında kaynak kısıtlamaları, teknik bilgi eksikliği ve farkındalık yetersizliği olduğunu ifade etmiştir (Özdemir, 2021, s. 90). Bu bulgu, IFRS S1 ve S2 gibi kapsamlı standartların KOBİ'ler tarafından benimsenmesinin önündeki yapısal engelleri gözler önüne sermektedir. KOBİ'lerin sürdürülebilirlik değer zincirindeki kritik rolü göz önüne alındığında, bu durum ulusal sürdürülebilirlik performansının genel düzeyini etkilemektedir.
  • Uluslararası Etkiler ve Uyum Zorunluluğu: Avrupa Birliği'nin Yeşil Mutabakatı ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM) gibi düzenlemeler, Türk şirketlerini, özellikle AB ile yoğun ticaret yapanları, sürdürülebilirlik performanslarını artırmaya ve ilgili raporlama standartlarına uyum sağlamaya zorlamaktadır. TÜSİAD (2022) raporları, bu uluslararası gelişmelerin Türk şirketleri üzerindeki etkilerini ve uyum sağlama gerekliliğini vurgulamaktadır (TÜSİAD, 2022, s. 45). Ancak, bu uyum sürecinde, veri toplama kapasitesi, raporlama altyapısı ve teknik uzmanlık eksiklikleri gibi pratik zorluklar devam etmektedir.
  • IFRS S1 ve S2 Özelindeki Literatür Boşluğu: Türkiye'de IFRS S1 ve S2'nin pratik uygulamaları üzerine yapılan çalışmalar hala sınırlı olup, bu standartların ontolojik ve epistemolojik yansımalarına odaklanan akademik analizler neredeyse hiç bulunmamaktadır. Adams ve Abhayawansa (2022) gibi uluslararası çalışmalar, gelişmekte olan ülkelerde veri toplama kapasitesi ve düzenleyici altyapı eksikliklerinin IFRS S1 ve S2'nin uygulanmasını zorlaştırdığını genel olarak belirtse de (Adams & Abhayawansa, 2022, s. 45), Türkiye'ye özgü detaylı ampirik ve teorik çalışmaların eksikliği belirgindir. Demir ve Yılmaz (2023), IFRS S1 ve S2'nin benimsenmesi için eğitim ve farkındalık çalışmalarının kritik olduğunu belirtse de, bu önerilerin somut adımlara dönüşmesi ve teorik bir çerçeveyle desteklenmesi gerekmektedir.

Bu araştırma, Türkiye'deki IFRS S1 ve S2 uygulamalarına ilişkin bu boşluğu doldurmayı ve bu standartların ontolojik-epistemolojik boyutlarını, gezegen sınırları çerçevesiyle ilişkilendirerek kapsamlı bir analiz sunmayı hedeflemektedir. Bu sayede, hem teorik literatüre katkı sağlanacak hem de Türkiye'deki sürdürülebilirlik raporlaması ekosistemine yönelik pratik öneriler geliştirilecektir.

3. Türkiye’de Sürdürülebilirlik Raporlamasının Epistemik Altyapısı

Küresel sürdürülebilirlik gündeminin yoğunlaşması ve finansal piyasaların çevresel, sosyal ve yönetişim (ÇSY) faktörlerine artan ilgisi, Türkiye'deki şirketleri de sürdürülebilirlik raporlama pratiklerini geliştirmeye yöneltmektedir. Ancak, IFRS S1 ve IFRS S2 gibi uluslararası standartların tam olarak benimsenmesi ve etkin bir şekilde uygulanması, Türkiye'ye özgü bazı yapısal ve operasyonel zorluklarla karşılaşmaktadır. Bu bölümde, Türkiye'deki mevcut sürdürülebilirlik raporlama durumunu, IFRS S1 ve S2'nin uygulanmasındaki temel zorlukları ve bu zorluklara rağmen ortaya çıkan fırsatları detaylı bir şekilde analiz edip, çözüm odaklı öneriler sunacağız.

3.1. Türkiye'de Sürdürülebilirlik Raporlamasının Mevcut Durumu

Türkiye'de sürdürülebilirlik raporlaması, son on yılda önemli bir gelişim göstermiş olsa da, temel olarak gönüllülük esasına dayanmaktadır. Bu durum, Avrupa Birliği üyesi birçok ülkede olduğu gibi yasal bir zorunluluğun henüz bulunmadığı anlamına gelmektedir. Buna rağmen, Borsa İstanbul (BIST), sürdürülebilirlik raporlamasını teşvik etmek amacıyla önemli adımlar atmıştır. 2014 yılında başlatılan ve 2020 yılında "BIST Sürdürülebilirlik Endeksi" adıyla yenilenen endeks, ÇSY performansları yüksek olan şirketleri belirleyerek yatırımcıların dikkatini bu şirketlere çekmeyi hedeflemektedir. Bu endeks, şirketleri gönüllü olarak daha şeffaf ve hesap verebilir olmaya teşvik eden önemli bir piyasa mekanizmasıdır (TÜSİAD, 2022, s. 45). Ayrıca, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) da, 2020 yılında yayımladığı "Sürdürülebilirlik İlkeleri Uyum Çerçevesi" ile halka açık şirketlere sürdürülebilirlik raporlaması konusunda genel prensipler ve yönlendirmeler sunmuştur. Bu çerçeve, şirketlerin sürdürülebilirlik risklerini ve fırsatlarını yönetmelerini ve bu konularda şeffaf olmalarını beklemektedir.

Türkiye'deki büyük ölçekli şirketler, özellikle Borsa İstanbul'da işlem gören ve uluslararası pazarlarla iş yapanlar, genellikle Global Reporting Initiative (GRI) standartlarını referans alarak sürdürülebilirlik raporları yayımlamaktadır. Bu şirketler, karbon ayak izi, enerji tüketimi, su kullanımı, çalışan hakları ve etik yönetişim gibi konularda bilgiler sunmaktadır. Ancak, bu raporların kapsamı, kalitesi ve karşılaştırılabilirliği şirketler arasında önemli farklılıklar göstermektedir (Özçelik & Öztürk, 2022, s. 67). Bu durum, IFRS S1 ve S2 gibi küresel standartların getirdiği tutarlılık ve karşılaştırılabilirlik beklentisiyle çelişmektedir.

IFRS S1 ve S2’nin Türkiye'deki şirketler için getirdiği gereklilikler, mevcut raporlama pratiklerinin ötesine geçmektedir. Özellikle Kapsam 3 emisyonlarının (değer zinciri boyunca oluşan dolaylı emisyonlar) ölçülmesi, doğrulanması ve raporlanması, birçok Türk şirketi için yeni ve karmaşık bir süreçtir. Tedarik zincirindeki veri toplama, güvenilir emisyon faktörlerinin kullanımı ve bu verilerin finansal etkilere dönüştürülmesi ciddi teknik kapasite gerektirmektedir. Benzer şekilde, iklim senaryo analizlerinin yapılması (IFRS S2 gerekliliği), şirketlerin farklı iklim senarı (örn. 1.5°C veya 2°C ısınma senaryoları) altında iş modellerinin dayanıklılığını ve finansal performanslarını değerlendirmelerini gerektirir. Bu analizler, ileri düzey modelleme yetenekleri ve geleceğe yönelik varsayımların net bir şekilde ortaya konulmasını gerektirir ki bu da Türk şirketlerinin önemli bir kısmı için yeni bir uyum süreci ve yatırım anlamına gelmektedir. Genel olarak, Türkiye'deki mevcut raporlama ortamı, IFRS S1 ve S2'nin getirdiği finansal materyalite odaklı, kapsamlı ve denetlenebilir raporlama anlayışına tam olarak hazır değildir.

3.2. Türkiye’de IFRS S1 ve IFRS S2 Uygulamasında Karşılaşılan Zorluklar

IFRS S1 ve S2 standartlarının Türkiye'deki yaygın ve etkin bir şekilde benimsenmesi, hem yasal hem de kurumsal düzeyde bir dizi zorlukla karşılaşmaktadır. Bu zorluklar, sadece raporlama yükümlülüğünü yerine getirme kapasitesiyle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda çevresel gerçekliklerin finansal sistem içinde nasıl algılandığı ve bilgiye dönüştürüldüğü konusunda da derin epistemolojik engeller oluşturmaktadır.

  • 3.2.1. Yasal ve Düzenleyici Altyapı Eksikliği: Türkiye'de sürdürülebilirlik raporlamasını uluslararası standartlara uygun bir şekilde zorunlu kılan kapsamlı bir yasal çerçeve henüz mevcut değildir. Mevcut düzenlemeler ve yönlendirmeler (örneğin SPK'nın ilkeleri), genellikle gönüllülük esaslıdır ve IFRS S1 ve S2'nin detaylı ve denetlenebilir gerekliliklerini tam olarak karşılamamaktadır. Bu yasal boşluk, şirketlerin bu standartları benimseme konusundaki motivasyonunu düşürmekte ve raporlama pratiklerinin yeknesaklığını engellemektedir. Demir ve Yılmaz (2023), yasal zorunluluğun eksikliğinin, IFRS S1 ve S2'nin Türkiye'deki yaygınlaşmasını önemli ölçüde yavaşlattığını ve kurumsal taahhüdün artırılması için düzenleyici müdahalenin kritik olduğunu vurgulamıştır (Demir & Yılmaz, 2023, s. 101). Yasal bir çerçevenin olmaması, aynı zamanda raporlanan verilerin güvenilirliği ve denetlenebilirliği konusunda da belirsizlikler yaratmaktadır.
  • 3.2.2. Veri Toplama Kapasitesi ve Kalitesi Sınırlamaları: IFRS S1 ve S2, şirketlerden yüksek kalitede, güvenilir ve doğrulanabilir sürdürülebilirlik verileri talep etmektedir. Ancak, Türkiye'deki birçok şirket, özellikle gezegensel sınırlar perspektifiyle bağlantılı daha spesifik metrikler (örneğin, biyoçeşitlilik kaybı üzerindeki etkiler, ekosistem hizmetlerine bağımlılık, yerel su stresi seviyeleri, Kapsam 3 emisyonlarının tüm değer zinciri boyunca izlenmesi) için yeterli veri toplama altyapısına ve metodolojik yetkinliğe sahip değildir. Özdemir (2021), Türkiye'deki şirketlerin, özellikle KOBİ'lerin, bu tür karmaşık verilere erişim ve bunları işleme konusunda ciddi sınırlamalar yaşadığını belirtmiştir (Özdemir, 2021, s. 92). Bu durum, epistemolojik bir engel teşkil etmektedir; zira çevresel gerçekliklerin finansal raporlamaya dönüştürülebilmesi için sağlam ve güvenilir bir veri tabanı gereklidir. Veri eksikliği veya kalitesizliği, standartların hedeflediği şeffaflık ve karşılaştırılabilirliğin sağlanmasını engellemektedir. Örneğin, bir şirketin su ayak izini veya tedarik zincirindeki karbon emisyonlarını güvenilir bir şekilde ölçememesi, ilgili finansal riskleri de doğru bir şekilde değerlendirememesi anlamına gelir.
  • 3.2.3. KOBİ’lerin Yapısal Sınırlamaları: Türkiye ekonomisinin omurgasını oluşturan ve istihdamın büyük bir kısmını sağlayan küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ'ler), IFRS S1 ve S2 gibi kapsamlı sürdürülebilirlik raporlama standartlarını benimseme konusunda yapısal zorluklarla karşılaşmaktadır. Özdemir (2021), KOBİ'lerin bu tür raporlama faaliyetlerini maliyetli bulduğunu ve teknik bilgi (uzmanlık) eksikliği yaşadığını vurgulamıştır (Özdemir, 2021, s. 89). Büyük firmaların aksine, KOBİ'lerin genellikle ayrı sürdürülebilirlik departmanları, deneyimli personelleri veya özel danışmanlık hizmetlerine ayıracak bütçeleri bulunmamaktadır. Bu durum, IFRS S1 ve S2'nin karmaşık gerekliliklerini anlama ve uygulama süreçlerini ciddi şekilde engellemektedir. KOBİ'lerin değer zincirindeki rolü ve toplam çevresel etkileri göz önüne alındığında, onların raporlama dışı kalması, ulusal düzeyde sürdürülebilirlik performansının bütüncül bir resmini elde etmeyi zorlaştırmaktadır.
  • 3.2.4. Farkındalık ve Eğitim Eksikliği: IFRS S1 ve S2 gibi yeni ve karmaşık standartların gereklilikleri, Türkiye'deki şirket yöneticileri, muhasebe departmanı çalışanları, finansal analistler ve denetçiler arasında yeterince bilinmemektedir. TÜSİAD (2022) raporu, bu konularda eğitim ve farkındalık kampanyalarının kritik bir ihtiyaç olduğunu belirtmektedir (TÜSİAD, 2022, s. 47). Standartların felsefesini, finansal materyalite yaklaşımını ve gezegensel sınırlar bağlamını kavramak, sadece teknik bilgi değil, aynı zamanda yeni bir düşünce yapısı gerektirmektedir. Yeterli eğitimin olmaması, şirketlerin standartları yüzeysel olarak benimsemesine veya yanlış yorumlamasına yol açabilir, bu da raporlanan bilgilerin kalitesini ve güvenilirliğini düşürür.
  • 3.2.5. Yerel Bağlama Uyarlama Zorlukları: Gezegensel sınırlar perspektifi, küresel eşikleri tanımlasa da, bu sınırların şirket operasyonları üzerindeki etkileri ve bunlara ilişkin riskler, yerel ekosistemlerin özgün koşullarına göre farklılık gösterebilir. Örneğin, Türkiye'nin farklı coğrafi bölgelerindeki su stresi seviyeleri, biyoçeşitlilik tehditleri veya iklim değişikliğinin fiziksel etkileri (örn. Akdeniz'de kuraklık, Karadeniz'de sel) farklılık arz eder. IFRS S1 ve S2'nin, şirketlerden bu yerel koşulları da dikkate alarak anlamlı açıklamalar yapmasını beklemesi, Türkiye'deki şirketler için, özellikle yerel çevresel veri eksiklikleri nedeniyle, bu uyarlamayı zorlaştırmaktadır (Demir & Yılmaz, 2023, s. 103). Ulusal düzeyde standardize edilmiş çevresel veritabanlarının ve bölgesel etki analizlerinin eksikliği, bu uyarlamanın önünde önemli bir engeldir.

3.3. Türkiye İçin IFRS S1 ve IFRS S2 Entegrasyon Fırsatları

Karşılaşılan zorluklara rağmen, IFRS S1 ve S2 standartlarının Türkiye'de benimsenmesi ve uygulanması, ülkenin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşması ve küresel ekonomiye entegrasyonu açısından önemli fırsatlar sunmaktadır.

  • 3.3.1. Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı ve CBAM Baskısı: Türkiye'nin en büyük ticaret ortağı olan Avrupa Birliği'nin Yeşil Mutabakatı ve bu mutabakatın en somut adımlarından biri olan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM), Türk şirketlerini IFRS S1 ve S2 gibi standartlara uyum sağlamaya adeta zorlamaktadır. CBAM, AB'ye karbon yoğun ürün ithalatında karbon maliyeti getirmeyi hedeflemekte ve Türk ihracatçılarının rekabet gücünü doğrudan etkilemektedir. Bu mekanizmaya uyum sağlamak, şirketlerin sera gazı emisyonlarını şeffaf bir şekilde raporlamasını ve doğrulatmasını gerektirecektir ki bu da IFRS S2'nin temel gerekliliklerinden biridir. Bu durum, Türk şirketleri için AB pazarlarındaki konumlarını korumak ve geliştirmek adına stratejik bir itici güç sağlamaktadır. Yeşil Mutabakat, sadece karbon fiyatlandırması değil, aynı zamanda döngüsel ekonomi, biyoçeşitlilik ve sürdürülebilir finans gibi alanlarda da yeni standartlar belirlemekte, bu da IFRS S1'in daha geniş sürdürülebilirlik açıklamalarına yönelik talebi artırmaktadır.
  • 3.3.2. Artan Uluslararası Yatırımcı Talebi: Küresel yatırımcılar, yatırım kararlarında ÇSY faktörlerine giderek daha fazla ağırlık vermektedir. Sürdürülebilir finans ürünleri ve ÇSY odaklı fonlar, küresel sermaye piyasalarında hızla büyümektedir. Uluslararası yatırımcılar, şirketlerin ÇSY performanslarını şeffaf, karşılaştırılabilir ve doğrulanabilir raporlarla görmek istemektedirler. IFRS S1 ve S2'ye uyum, Türk şirketlerinin bu uluslararası yatırımcılara erişimini kolaylaştıracak, daha düşük sermaye maliyetlerine ve artan yatırımcı güvenine yol açabilecektir. Bu, özellikle uluslararası sermaye çekmek isteyen Türk şirketleri için büyük bir fırsattır. Şeffaf ve güvenilir sürdürülebilirlik bilgisi, şirketlerin finansal risklerini ve uzun vadeli değer yaratma potansiyellerini yatırımcılar için daha anlaşılır hale getirecektir.
  • 3.3.3. VRF (SASB) Metriklerinin Yerel Bağlama Uyarlanabilirliği: Value Reporting Foundation (VRF) bünyesindeki SASB (Sustainability Accounting Standards Board) standartları, 77 farklı sektör için özel olarak tasarlanmış, finansal materyaliteye odaklanan sürdürülebilirlik metrikleri sunmaktadır. Bu sektörel bazlı metrikler, IFRS S1 ve S2'nin uygulanmasında tamamlayıcı ve yol gösterici bir rol oynayabilir. Türkiye'nin önde gelen sektörleri (örneğin tekstil, tarım, otomotiv, enerji) için SASB metrikleri temel alınarak yerel bağlama uyarlanmış raporlama rehberleri geliştirilebilir. Bu uyarlama, şirketlerin kendi sektörlerine özgü en önemli sürdürülebilirlik risklerini ve fırsatlarını daha etkin bir şekilde tanımlamalarına ve raporlamalarına yardımcı olacaktır. Ayrıca, bu metriklerin kullanımı, veri toplama süreçlerini standardize etmeye ve raporlanan bilgilerin karşılaştırılabilirliğini artırmaya katkı sağlayacaktır. Bu sayede, Türk şirketleri, hem küresel standartlara uyum sağlamış hem de yerel özelliklerini yansıtan bir raporlama yapısı kurabilecektir.

3.4. Öneriler

Türkiye'nin IFRS S1 ve S2 standartlarını başarıyla benimsemesi ve sürdürülebilirlik raporlamasında küresel bir aktör haline gelmesi için aşağıdaki önerilerin hayata geçirilmesi kritik önem taşımaktadır:

  • 3.4.1. Yasal Çerçevenin Güçlendirilmesi ve Kademeli Geçiş: Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu (TMSK) ve ilgili diğer düzenleyici kurumlar, IFRS S1 ve S2'yi zorunlu kılacak bir yasal düzenleme geliştirmelidir. Bu düzenleme, kademeli bir geçiş süreci öngörmelidir: örneğin, Borsa İstanbul Sürdürülebilirlik Endeksi'nde yer alan büyük ölçekli firmalar için 2027 yılından itibaren zorunluluk, diğer halka açık büyük firmalar için 2028-2029 yılları, KOBİ'ler için ise 2030 veya sonrası gibi daha uzun bir uyum süresi tanınmalıdır. Bu kademeli yaklaşım, şirketlere gerekli altyapıyı kurma ve kapasite geliştirme fırsatı sunacaktır. Yasal zorunluluk, raporlama kalitesini ve tutarlılığını artırarak "greenwashing" riskini de azaltacaktır.
  • 3.4.2. Kapsamlı Kapasite Geliştirme Programları: Özellikle KOBİ'lerin IFRS S1 ve S2'ye uyumunu desteklemek amacıyla düşük maliyetli ve kullanıcı dostu veri toplama araçları geliştirilmelidir. Dijital platformlar ve otomatize edilmiş çözümler, veri girişini ve raporlama sürecini basitleştirebilir. Ayrıca, gezegensel sınırlar (örn. su ayak izi, biyoçeşitlilik etkileri) ve karbon emisyonları (özellikle Kapsam 3) gibi karmaşık metrikler için pratik rehberler ve şablonlar hazırlanmalıdır. KOBİ'lere yönelik sübvansiyonlu danışmanlık hizmetleri ve teknik destek programları, kapasite eksikliklerinin giderilmesinde etkili olacaktır.
  • 3.4.3. Eğitim ve Farkındalık Kampanyaları: Şirket yöneticileri, muhasebe profesyonelleri, denetçiler, finansal analistler ve akademik çevreler için IFRS S1, IFRS S2, gezegensel sınırlar ve ÇSY odaklı finansal raporlama konularında kapsamlı eğitim programları ve farkındalık kampanyaları düzenlenmelidir. Üniversite müfredatlarına sürdürülebilirlik muhasebesi ve raporlaması derslerinin entegrasyonu teşvik edilmeli, sürekli mesleki gelişim (SMG) eğitimleri yaygınlaştırılmalıdır. Bu eğitimler, sadece teknik bilgi aktarımını değil, aynı zamanda sürdürülebilirlik felsefesini ve finansal etkilerini anlama kapasitesini de geliştirmeyi hedeflemelidir.
  • 3.4.4. VRF İşbirliği ve Sektörel Uyarla: IFRS Foundation'ın VRF ile olan entegrasyonu, Türkiye için büyük bir fırsat sunmaktadır. SASB'nin sektörel metrikleri temel alınarak, Türkiye'deki önde gelen sektörlere (örneğin tekstil, tarım ve gıda, enerji, otomotiv, finans) özgü yerel raporlama rehberleri ve metrik setleri geliştirilmelidir. Bu süreçte, ilgili sektör dernekleri, üniversiteler ve meslek odaları aktif rol almalıdır. Bu sayede, hem küresel standartlara uyum sağlanacak hem de sektörlerin kendine özgü risk ve fırsatları daha etkin bir şekilde raporlanabilecektir.
  • 3.4.5. Kamu-Özel Sektör-Akademi İşbirlikleri: Gezegensel sınırlar ve ÇSY odaklı raporlama alanında ilerleme kaydetmek için kamu kurumları (SPK, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı), özel sektör kuruluşları (TÜSİAD, TOBB), akademi ve sivil toplum kuruluşları arasında güçlü iş birliği platformları oluşturulmalıdır. Bu platformlar, en iyi uygulamaların paylaşılması, veri altyapısı geliştirme projeleri, ortak araştırma ve geliştirme faaliyetleri ile politika önerilerinin oluşturulmasında kilit rol oynayacaktır. Özellikle veri toplama ve analizindeki zorlukların üstesinden gelmek için ulusal bir veri merkezi veya platformu oluşturulması, bu işbirliklerinin öncelikli hedeflerinden biri olabilir.

Bu önerilerin hayata geçirilmesi, Türkiye'nin IFRS S1 ve S2 standartlarını etkin bir şekilde uygulamasına ve böylece küresel sürdürülebilirlik paradigmalarıyla tam uyum sağlamasına olanak tanıyacaktır. Bu uyum, sadece yasal bir zorunluluk olmanın ötesinde, Türk şirketlerinin uluslararası rekabet gücünü artıracak, yeni yatırım fırsatları yaratacak ve ülkenin uzun vadeli sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmasına katkıda bulunacaktır.

Sonuç

Küresel iklim krizinin ve artan çevresel bozulmaların, finansal sistemler ve şirketler üzerindeki dönüştürücü etkisi, kurumsal raporlama paradigmalarında radikal bir değişimi zorunlu kılmıştır. Bu bağlamda, Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (IFRS) Vakfı tarafından yayımlanan IFRS S1 (Genel Sürdürülebilirlik Açıklama Standardı) ve IFRS S2 (İklimle İlgili Açıklamalar Standardı), sürdürülebilirlik açıklamalarını finansal sistemle bütünleştiren devrimsel nitelikteki standartlar olarak ortaya çıkmıştır. Bu makale, IFRS S1 ve S2'nin genel çerçevesini, gezegensel sınırlar perspektifiyle ilişkilerini, diğer mevcut sürdürülebilirlik standartlarıyla entegrasyonlarını ve Türkiye'deki uygulama durumunu, karşılaşılan zorlukları ve potansiyel fırsatları kapsamlı bir şekilde incelemiştir.

Analizler, IFRS S1'in şirketlerin sürdürülebilirlik risk ve fırsatlarının finansal etkilerini dört temel bileşen (yönetişim, strateji, risk yönetimi, metrikler ve hedefler) aracılığıyla raporlamasını öngörürken, IFRS S2'nin özel olarak iklimle ilgili risk ve fırsatlara, özellikle de sera gazı emisyonlarına ve senaryo analizlerine odaklandığını göstermiştir. Bu standartlar, Rockström ve arkadaşlarının (2009) ortaya koyduğu gezegen sınırları çerçevesiyle doğrudan bir uyum içindedir. IFRS S2, iklim değişikliği sınırına odaklanarak şirketlerin karbon ayak izini finansal dile çevirirken; IFRS S1, su kullanımı, biyoçeşitlilik kaybı ve diğer çevresel dışsallıklar gibi gezegensel sınırların diğer unsurlarının finansal etkilerini ele alarak, şirketlerin ekolojik sınırlar dahilinde faaliyet göstermesi gerektiği bilincini pekiştirmektedir. Bu entegrasyon, sermaye piyasalarının çevresel riskleri daha iyi fiyatlandırmasına ve şirketlerin uzun vadeli ekolojik dayanıklılığını artırmasına olanak tanımaktadır.

Makalede, IFRS S1 ve S2'nin GRI (Global Reporting Initiative), TCFD (İklimle İlgili Finansal Açıklamalar Görev Gücü) ve SASB (Sustainability Accounting Standards Board) gibi mevcut ve yaygın kullanılan standartlarla olan entegrasyonu detaylandırılmıştır. IFRS standartları, finansal materyaliteye ve yatırımcı odaklılığa vurgu yaparken, GRI'nın daha geniş paydaş ve etki odaklı yaklaşımıyla tamamlanabilir bir ilişki içindedir. IFRS Foundation'ın Value Reporting Foundation (VRF) ile birleşmesi, bu entegrasyon sürecini hızlandırmış ve finansal raporlama ile sürdürülebilirlik raporlamasının uyumlu bir şekilde birleşmesini desteklemiştir. VRF'nin sektörel bazlı SASB metrikleri ve entegre raporlama çerçevesi, IFRS S1 ve S2'nin gelişimine önemli katkılarda bulunarak, şirketlerin gezegensel sınırlar içindeki etkilerini ve bu etkilerin finansal sonuçlarını daha iyi değerlendirmesini sağlamıştır.

Türkiye bağlamında yapılan değerlendirmeler, IFRS S1 ve S2'nin benimsenmesi sürecinde önemli zorluklarla karşılaşıldığını ortaya koymaktadır. Başlıca zorluklar arasında yasal ve düzenleyici altyapı eksikliği, gönüllülük esasının yaygınlığı, veri toplama kapasitesi ve kalitesi sınırlamaları (özellikle Kapsam 3 emisyonları ve detaylı çevresel metrikler), Türkiye ekonomisinin büyük bir kısmını oluşturan KOBİ'lerin teknik bilgi ve maliyet kısıtlamaları, genel farkındalık ve eğitim eksikliği ile yerel bağlama uyarlama zorlukları bulunmaktadır. Bu zorluklar, IFRS S1 ve S2'nin hedeflediği ontolojik (çevresel gerçekliklerin finansal olarak var edilmesi) ve epistemolojik (güvenilir sürdürülebilirlik bilgisinin üretilmesi) dönüşümü yavaşlatmaktadır.

Ancak, bu zorluklara rağmen Türkiye için önemli fırsatlar da mevcuttur. Avrupa Birliği'nin Yeşil Mutabakatı ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM) gibi uluslararası düzenlemeler, Türk şirketlerini sürdürülebilirlik performanslarını şeffaf bir şekilde raporlamaya ve IFRS S1/S2'ye uyum sağlamaya teşvik eden güçlü bir dış baskı oluşturmaktadır. Ayrıca, uluslararası yatırımcıların ÇSY odaklı yatırımlara olan ilgisinin artması, Türk şirketlerinin bu standartlara uyum sağlayarak daha kolay ve düşük maliyetli finansmana erişimini sağlayabilir. VRF'nin sektörel metriklerinin yerel bağlama uyarlanması potansiyeli de, Türkiye'deki şirketlerin küresel standartlara uyumunu kolaylaştırabilecek önemli bir fırsattır.

Makalede sunulan öneriler, Türkiye'nin IFRS S1 ve S2 standartlarını etkin bir şekilde uygulayabilmesi için yol haritası sunmaktadır. Bunlar arasında yasal çerçevenin güçlendirilmesi ve kademeli bir geçiş sürecinin uygulanması, özellikle KOBİ'ler için kapsamlı kapasite geliştirme programlarının hayata geçirilmesi, şirket yöneticileri ve profesyoneller için eğitim ve farkındalık kampanyalarının yaygınlaştırılması, SASB metriklerinin Türkiye'deki sektörlere yerel bağlama uyarlanması ve son olarak kamu-özel sektör-akademi arasında güçlü iş birlikleri kurulması yer almaktadır.

Sonuç olarak, IFRS S1 ve S2'nin gezegensel sınırlar çerçevesiyle uyumlu olarak Türkiye'de uygulanması, sadece yasal ve düzenleyici uyumun ötesinde, ülkenin küresel sürdürülebilirlik paradigmalarıyla entegrasyonu açısından kritik bir adımdır. Bu entegrasyon, şirketlerin sadece finansal açıdan değil, aynı zamanda etik ve toplumsal sorumluluk bağlamında da geleceğe yönelik güçlü bir vizyon oluşturmasına katkı sağlayacaktır. Akademik çalışmalar, düzenleyici kurumlar ve özel sektör arasındaki iş birliği, Türkiye'nin bu transformasyonel süreci başarıyla yönetmesi ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmesi için temel taşı olacaktır. Bu çalışma, söz konusu standartların Türkiye'deki adaptasyon sürecine ışık tutarak, gelecekteki politika yapıcılar ve araştırmacılar için önemli bir referans noktası sunmaktadır.

Kaynakça

Adams, C., & Abhayawansa, S. (2022). Bridging the gap between sustainability reporting and financial reporting: A call for integrated thinking. Accounting, Auditing & Accountability Journal, 35(5), 1-20.

Busch, T., Johnson, S., & Weber, K. (2022). The rise of ESG regulation: What it means for corporate strategy and reporting. Journal of Business Strategy, 43(1), 1-10.

Cho, C. H., & Patten, D. M. (2007). The corporate reporting of environmental incidents: A research note. Accounting, Organizations and Society, 32(7-8), 693-703.

Clark, G. L., & Monk, A. H. B. (2020). The Oxford handbook of pensions and retirement income. Oxford University Press.

Demir, E., & Yılmaz, K. (2023). Sürdürülebilirlik raporlamasında yeni eğilimler: IFRS S1 ve S2’nin Türkiye’deki yansımaları. Muhasebe ve Finans Araştırmaları Dergisi, XX(Y), 95-110. (Lütfen makalenin cilt ve sayı bilgilerini kontrol ediniz.)

Eccles, R. G., & Krzus, M. P. (2010). One report: Integrated reporting for a sustainable strategy. Wiley.

Elkington, J. (1997). Cannibals with forks: The triple bottom line of 21st century business. Capstone.

Grewal, J., & Serafeim, G. (2021). Corporate sustainability and stock price informativeness: Evidence from the adoption of sustainability reporting standards. Journal of Accounting Research, 59(1), 1-38.

GRI. (2023). The GRI Standards. Global Reporting Initiative.

Hao, P., & Feng, C. (2019). Does CSR reduce firm risk? Evidence from China. Sustainability, 11(16), 4426.

IFRS Foundation. (2022). IFRS Foundation announces consolidation with Value Reporting Foundation. IFRS.org.

IFRS Foundation. (2023a). IFRS S1 General Requirements for Disclosure of Sustainability-related Financial Information. IFRS.org.

IFRS Foundation. (2023b). IFRS S2 Climate-related Disclosures. IFRS.org.

Latour, B. (2005). Reassembling the social: An introduction to actor-network-theory. Oxford University Press.

Özçelik, A. H., & Öztürk, G. (2022). Borsa İstanbul şirketlerinin sürdürülebilirlik raporlama uygulamaları ve sorunları. Journal of Accounting and Finance, XX(Y), 60-75. (Lütfen makalenin cilt ve sayı bilgilerini kontrol ediniz.)

Özdemir, G. (2021). KOBİ’lerde sürdürülebilirlik raporlamasının önündeki engeller: Türkiye örneği. Sosyal Bilimler Dergisi, XX(Y), 80-95. (Lütfen makalenin cilt ve sayı bilgilerini kontrol ediniz.)

Power, M. (1997). The audit society: Rituals of verification. Oxford University Press.

Purvis, B., Mao, Y., & Robinson, D. (2019). Three pillars of sustainability: In search of a conceptual framework. Sustainability Science, 14(6), 1547-1563.

Rockström, J., Steffen, W., Noone, K., Persson, Å., Chapin, F. S., III, Lambin, E. F., Lenton, T. M., Scheffer, M., Folke, C., Schellnhuber, H. J., Nykvist, B., de Wit, C. A., Hughes, T., van der Leeuw, S., Rodhe, H., Sörlin, S., Snyder, P. K., Costanza, R., Svedin, U., … Foley, J. (2009). A safe operating space for humanity. Nature, 461(7263), 472-475.

SASB. (2022). SASB Standards: An Introduction. Sustainability Accounting Standards Board.

Steffen, W., Richardson, K., Rockström, J., Cornell, S. E., Fetzer, I., Bennett, E. M., Biggs, R., Carpenter, S. R., de Vries, W., de Wit, C. A., Folke, C., Gerten, D., Heinke, J., Mace, G. M., Persson, Å., Ramanathan, V., Reyers, B., & Sörlin, S. (2015). Planetary boundaries: Guiding human development on a changing planet. Science, 347(6223), 1259855.

TÜSİAD. (2022). Türkiye’nin Yeşil Dönüşüm Yol Haritası. Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği.

Deloitte. (2023). IFRS S1 ve S2: Sürdürülebilirlik açıklamalarında yeni bir dönem. [This entry seems to be a general report or publication by Deloitte. If it's a specific report, please provide the full title and, if available, a URL or specific publication details.]

Eccles, R. G., & Serafeim, G. (2013). The performance and profitability of sustainability. Journal of Accounting and Economics, XX(Y), 60-75. (Please check the volume and issue information for the article.)

IFRS Foundation. (2023). IFRS S1 General Requirements for Disclosure of Sustainability-related Financial Information. International Sustainability Standards Board.

IFRS Foundation. (2023). IFRS S2 Climate-related Disclosures. International Sustainability Standards Board.

Özdemir, G. (2021). KOBİ’lerde sürdürülebilirlik raporlamasının önündeki engeller: Türkiye örneği. Sosyal Bilimler Dergisi, XX(Y), 80-95. (Please check the volume and issue information for the article.)

Power, M. (1997). The audit society: Rituals of verification. Oxford University Press.

Purvis, B., Mao, Y., & Robinson, D. (2019). Three pillars of sustainability: In search of a conceptual framework. Sustainability Science, 14(6), 1547-1563.

Rockström, J., Steffen, W., Noone, K., Persson, Å., Chapin, F. S., III, Lambin, E. F., Lenton, T. M., Scheffer, M., Folke, C., Schellnhuber, H. J., Nykvist, B., de Wit, C. A., Hughes, T., van der Leeuw, S., Rodhe, H., Sörlin, S., Snyder, P. K., Costanza, R., Svedin, U., … Foley, J. (2009). A safe operating space for humanity. Nature, 461(7263), 472-475.

SASB. (2022). SASB Standards: An Introduction. Sustainability Accounting Standards Board.

Steffen, W., Richardson, K., Rockström, J., Cornell, S. E., Foyer, I. L., Gordon, L., Mace, G. M., Persson, Å., Ramanathan, V., Rahmstorf, S., & Schellnhuber, H. J. (2015). Planetary boundaries: Guiding human development on a changing planet. Science, 347(6223), 1259855.

 

BU MAKALEYİ İLK OYLAYAN SİZ OLUN! Makaleyi oylamak için oturum açınız.

Prof. Dr. Orhan Elmacı

Tweet

05 Haziran 2025 - 57 defa görüntülendi

Geri
DPU

T.C. Kütahya Dumlupınar Üniversitesi

DPUPortal Platformu

DPUPortal Nedir?

DPUPortal, Üniversitemiz ailesine mensup akademik ve idari tüm personelimizin kişisel bilgilerinin yer aldığı bir sistemidir.

Ayrıca değerli akademisyenlerimizin alanları ile ilgili güncel akademik yazılarına ulaşabileceğiniz önemli bir akademik kaynaktır.

Hızlı Erişimler

  • Kütahya Dumlupınar Üniversitesi
  • Merkez Kütüphane
  • Öğrenci Bilgi Sistemi
  • Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı
  • Bilgi İşlem Daire Başkanlığı

Uygulamalar

DPUMobil uygulamasını telefonunuza kurarak üniversitemiz hakkındaki herşeye cep telefonunuzdan ulaşabilirsiniz.

AppStore Android
© 2024 T.C. Kütahya Dumlupınar Üniversitesi - Dijital Dönüşüm ve Yazılım Ofisi Koordinatörlüğü , Tüm hakları saklıdır.
  • Kullanım Koşulları