Sera gazı emisyonlarının Kapsam 1, Kapsam 2 ve Kapsam 3 seviyelerinde detaylı bir şekilde raporlanması, şirketlerin küresel karbon bütçesi içindeki paylarını anlamalarına ve bu kritik sınırı aşmamaya yönelik hedefler belirlemelerine olanak tanır. IFRS S1 ise, su kullanımı, biyoçeşitlilik üzerindeki etkiler ve atık yönetimi gibi daha geniş sürdürülebilirlik konularını kapsayarak gezegensel sınırların diğer unsurlarına dolaylı olarak atıfta bulunmaktadır. Bu entegrasyon, şirketlerin sadece finansal kârlılık değil, aynı zamanda ekolojik sınırlar dahilinde faaliyet göstermesi gerektiği bilincini güçlendirmektedir (Adams & Abhayawansa, 2022). Ancak, literatürde gezegensel sınırların kurumsal düzeyde ölçülmesi ve raporlanması konusunda hala metodolojik zorluklar olduğu ve bu bilginin finansal raporlamaya tam olarak nasıl entegre edileceği konusunda daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğu belirtilmektedir (Purvis et al., 2019).
2.3. IFRS S1 ve IFRS S2 Standartlarının Ortaya Çıkışı ve Diğer Raporlama Çerçeveleriyle İlişkisi
IFRS S1 ve IFRS S2'nin 2023 yılında Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu (ISSB) tarafından yayımlanması, küresel sürdürülebilirlik raporlama manzarasında önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bu standartlar, sürdürülebilirlik açıklamalarında artan "uygulama yorgunluğu" (reporting fatigue) ve karşılaştırılabilirlik eksikliği sorunlarına bir yanıt olarak geliştirilmiştir. Bugüne kadar, Global Reporting Initiative (GRI), Sustainability Accounting Standards Board (SASB), Climate-related Financial Disclosures (TCFD), Carbon Disclosure Project (CDP) ve Integrated Reporting (IR) gibi çok sayıda farklı raporlama çerçevesi ve standardı mevcuttu. Bu çeşitlilik, şirketler için karmaşıklığa ve yatırımcılar için de raporlanan bilgilerin tutarlılığını anlama zorluğuna yol açmaktaydı (Eccles & Krzus, 2010).
ISSB, bu dağınıklığı azaltmak ve küresel bir temel standart seti oluşturmak amacıyla kurulmuştur. IFRS S1 ve S2, bu amaca hizmet ederek, özellikle finansal piyasalardaki yatırımcıların bilgi ihtiyaçlarına odaklanmaktadır. Adams ve Abhayawansa (2022), bu yeni standartların yatırımcı odaklılığını vurgulamış ve IFRS S1 ile S2'nin, GRI'nın daha geniş paydaş odaklı yaklaşımından farklılaştığını belirtmiştir (Adams & Abhayawansa, 2022, s. 40). IFRS standartları, sürdürülebilirlik risk ve fırsatlarının şirket değeri üzerindeki finansal etkilerine odaklanarak, geleneksel finansal raporlama ile sürdürülebilirlik bilgilerini aynı çatı altında birleştirmeyi hedeflemektedir.
Bu bağlamda, IFRS Foundation'ın Value Reporting Foundation (VRF) ile 2022'deki birleşmesi, bu entegrasyon çabalarını önemli ölçüde hızlandırmıştır. VRF, SASB'nin sektörel bazlı metrikleri ve International Integrated Reporting Council (IIRC)'in entegre raporlama prensiplerini bünyesinde barındırmaktaydı. Bu birleşme sayesinde, SASB'nin finansal materyaliteye odaklanan sektörel standartları ve IIRC'nin bütünsel değer yaratma çerçevesi, IFRS S1 ve S2'nin gelişimine doğrudan katkıda bulunmuştur (IFRS Foundation, 2022). Örneğin, SASB'nin finansal sektör için belirlediği iklimle ilgili risk metrikleri, IFRS S2'nin bankacılık ve finansal kurumlar için iklim açıklamalarını şekillendirmede bir referans noktası olmuştur. Bu entegrasyon, şirketlerin sadece uyum sağlama yükünü azaltmakla kalmayıp, aynı zamanda raporlanan bilgilerin yatırımcılar için daha ilgili ve anlamlı olmasını sağlamayı amaçlamaktadır.
Literatürde, IFRS S1 ve S2'nin küresel kabul görmesi ve yaygınlaşması konusunda çeşitli görüşler mevcuttur. Bazı araştırmacılar, IFRS Foundation'ın uluslararası finansal raporlama standartlarındaki (IFRS Accounting Standards) başarısının, sürdürülebilirlik standartlarında da benzer bir etki yaratacağını ve küresel bir taban standardı oluşturacağını savunmaktadır (Busch et al., 2022). Ancak, diğerleri, özellikle gelişmekte olan ekonomilerdeki regülasyon farklılıkları, veri altyapısı eksiklikleri ve kurumsal kapasite sınırlamaları nedeniyle bu standartların tam anlamıyla benimsenmesinin zaman alacağını ve zorluklarla karşılaşacağını öngörmektedir (Adams & Abhayawansa, 2022, s. 45; Demir & Yılmaz, 2023, s. 105).
2.4. IFRS S1 ve S2'nin Ontolojik ve Epistemolojik Yansımaları ( Regülasyon, Performans ve Yeşil Badana: Uygulamadaki Gerçeklik)
IFRS S1 ve S2'nin teorik yansımalarını anlamak için, bu standartların ontolojik (varoluşsal) ve epistemolojik (bilgi kuramsal) boyutlarını incelemek kritik öneme sahiptir. Bu iki felsefi perspektif, standartların çevresel gerçeklikleri nasıl inşa ettiğini ve çevresel bilgi üretiminde nasıl bir paradigma oluşturduğunu derinlemesine analiz etmeyi sağlar.
Ontolojik Perspektif: Bruno Latour'un aktör-ağ teorisi (Actor-Network Theory - ANT) (Latour, 2005), IFRS S1 ve S2 gibi standartların, soyut çevresel etkileri finansal metrikler aracılığıyla nasıl "var kıldığını" veya "inşa ettiğini" açıklamak için güçlü bir analitik çerçeve sunar. ANT'ye göre, gerçeklik, insan ve insan dışı aktörlerin (metinler, sayılar, teknolojiler, yasalar) karmaşık etkileşimleri ve ağları aracılığıyla inşa edilir. IFRS S1 ve S2 bağlamında:
Bu ontolojik süreç, çevresel gerçekliklerin sadece "orada var olan" şeyler olmaktan çıkıp, finansal sistemin diliyle yeniden yorumlanması ve böylece finansal karar alma süreçlerinin bir parçası haline gelmesidir.
Epistemolojik Perspektif: Michael Power'ın "Denetim Toplumu" (The Audit Society) (Power, 1997) kavramı, standartların veri ölçüm ve doğrulama süreçleriyle nasıl güvenilir bir bilgi paradigması oluşturduğunu açıklamak için epistemolojik bir çerçeve sunar. Power, modern toplumda denetim ve standartlaşma süreçlerinin, sadece doğrulamadan öte, aynı zamanda "güvenilirliğin inşası" ve "gerçekliğin üretimi" işlevi gördüğünü savunur. IFRS S1 ve S2 bağlamında:
Bu ontolojik ve epistemolojik analizler, IFRS S1 ve S2'nin sadece teknik raporlama araçları olmadığını, aynı zamanda çevresel gerçekliklerin finansal sistem içinde nasıl algılandığı, ölçüldüğü ve bilgiye dönüştürüldüğü konusunda derin felsefi çıkarımları olduğunu göstermektedir. Bu, "sürdürülebilirliğin finansallaşması" olarak adlandırılabilecek daha geniş bir trendin parçasıdır.
2.5. Türkiye’de Sürdürülebilirlik Raporlaması ve IFRS Standartları Üzerine Güncel Literatür
Türkiye'de sürdürülebilirlik raporlaması alanındaki akademik çalışmalar, küresel trendlere paralel olarak artış göstermiş, ancak IFRS S1 ve S2'nin ortaya çıkışıyla birlikte bu standartların Türkiye'ye özgü yansımaları üzerine odaklanan literatür hala gelişme aşamasındadır. Mevcut çalışmalar genellikle gönüllü raporlama uygulamalarını, karşılaşılan genel zorlukları ve yasal düzenleme beklentilerini incelemektedir.
Bu araştırma, Türkiye'deki IFRS S1 ve S2 uygulamalarına ilişkin bu boşluğu doldurmayı ve bu standartların ontolojik-epistemolojik boyutlarını, gezegen sınırları çerçevesiyle ilişkilendirerek kapsamlı bir analiz sunmayı hedeflemektedir. Bu sayede, hem teorik literatüre katkı sağlanacak hem de Türkiye'deki sürdürülebilirlik raporlaması ekosistemine yönelik pratik öneriler geliştirilecektir.
3. Türkiye’de Sürdürülebilirlik Raporlamasının Epistemik Altyapısı
Küresel sürdürülebilirlik gündeminin yoğunlaşması ve finansal piyasaların çevresel, sosyal ve yönetişim (ÇSY) faktörlerine artan ilgisi, Türkiye'deki şirketleri de sürdürülebilirlik raporlama pratiklerini geliştirmeye yöneltmektedir. Ancak, IFRS S1 ve IFRS S2 gibi uluslararası standartların tam olarak benimsenmesi ve etkin bir şekilde uygulanması, Türkiye'ye özgü bazı yapısal ve operasyonel zorluklarla karşılaşmaktadır. Bu bölümde, Türkiye'deki mevcut sürdürülebilirlik raporlama durumunu, IFRS S1 ve S2'nin uygulanmasındaki temel zorlukları ve bu zorluklara rağmen ortaya çıkan fırsatları detaylı bir şekilde analiz edip, çözüm odaklı öneriler sunacağız.
3.1. Türkiye'de Sürdürülebilirlik Raporlamasının Mevcut Durumu
Türkiye'de sürdürülebilirlik raporlaması, son on yılda önemli bir gelişim göstermiş olsa da, temel olarak gönüllülük esasına dayanmaktadır. Bu durum, Avrupa Birliği üyesi birçok ülkede olduğu gibi yasal bir zorunluluğun henüz bulunmadığı anlamına gelmektedir. Buna rağmen, Borsa İstanbul (BIST), sürdürülebilirlik raporlamasını teşvik etmek amacıyla önemli adımlar atmıştır. 2014 yılında başlatılan ve 2020 yılında "BIST Sürdürülebilirlik Endeksi" adıyla yenilenen endeks, ÇSY performansları yüksek olan şirketleri belirleyerek yatırımcıların dikkatini bu şirketlere çekmeyi hedeflemektedir. Bu endeks, şirketleri gönüllü olarak daha şeffaf ve hesap verebilir olmaya teşvik eden önemli bir piyasa mekanizmasıdır (TÜSİAD, 2022, s. 45). Ayrıca, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) da, 2020 yılında yayımladığı "Sürdürülebilirlik İlkeleri Uyum Çerçevesi" ile halka açık şirketlere sürdürülebilirlik raporlaması konusunda genel prensipler ve yönlendirmeler sunmuştur. Bu çerçeve, şirketlerin sürdürülebilirlik risklerini ve fırsatlarını yönetmelerini ve bu konularda şeffaf olmalarını beklemektedir.
Türkiye'deki büyük ölçekli şirketler, özellikle Borsa İstanbul'da işlem gören ve uluslararası pazarlarla iş yapanlar, genellikle Global Reporting Initiative (GRI) standartlarını referans alarak sürdürülebilirlik raporları yayımlamaktadır. Bu şirketler, karbon ayak izi, enerji tüketimi, su kullanımı, çalışan hakları ve etik yönetişim gibi konularda bilgiler sunmaktadır. Ancak, bu raporların kapsamı, kalitesi ve karşılaştırılabilirliği şirketler arasında önemli farklılıklar göstermektedir (Özçelik & Öztürk, 2022, s. 67). Bu durum, IFRS S1 ve S2 gibi küresel standartların getirdiği tutarlılık ve karşılaştırılabilirlik beklentisiyle çelişmektedir.
IFRS S1 ve S2’nin Türkiye'deki şirketler için getirdiği gereklilikler, mevcut raporlama pratiklerinin ötesine geçmektedir. Özellikle Kapsam 3 emisyonlarının (değer zinciri boyunca oluşan dolaylı emisyonlar) ölçülmesi, doğrulanması ve raporlanması, birçok Türk şirketi için yeni ve karmaşık bir süreçtir. Tedarik zincirindeki veri toplama, güvenilir emisyon faktörlerinin kullanımı ve bu verilerin finansal etkilere dönüştürülmesi ciddi teknik kapasite gerektirmektedir. Benzer şekilde, iklim senaryo analizlerinin yapılması (IFRS S2 gerekliliği), şirketlerin farklı iklim senarı (örn. 1.5°C veya 2°C ısınma senaryoları) altında iş modellerinin dayanıklılığını ve finansal performanslarını değerlendirmelerini gerektirir. Bu analizler, ileri düzey modelleme yetenekleri ve geleceğe yönelik varsayımların net bir şekilde ortaya konulmasını gerektirir ki bu da Türk şirketlerinin önemli bir kısmı için yeni bir uyum süreci ve yatırım anlamına gelmektedir. Genel olarak, Türkiye'deki mevcut raporlama ortamı, IFRS S1 ve S2'nin getirdiği finansal materyalite odaklı, kapsamlı ve denetlenebilir raporlama anlayışına tam olarak hazır değildir.
3.2. Türkiye’de IFRS S1 ve IFRS S2 Uygulamasında Karşılaşılan Zorluklar
IFRS S1 ve S2 standartlarının Türkiye'deki yaygın ve etkin bir şekilde benimsenmesi, hem yasal hem de kurumsal düzeyde bir dizi zorlukla karşılaşmaktadır. Bu zorluklar, sadece raporlama yükümlülüğünü yerine getirme kapasitesiyle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda çevresel gerçekliklerin finansal sistem içinde nasıl algılandığı ve bilgiye dönüştürüldüğü konusunda da derin epistemolojik engeller oluşturmaktadır.
3.3. Türkiye İçin IFRS S1 ve IFRS S2 Entegrasyon Fırsatları
Karşılaşılan zorluklara rağmen, IFRS S1 ve S2 standartlarının Türkiye'de benimsenmesi ve uygulanması, ülkenin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşması ve küresel ekonomiye entegrasyonu açısından önemli fırsatlar sunmaktadır.
3.4. Öneriler
Türkiye'nin IFRS S1 ve S2 standartlarını başarıyla benimsemesi ve sürdürülebilirlik raporlamasında küresel bir aktör haline gelmesi için aşağıdaki önerilerin hayata geçirilmesi kritik önem taşımaktadır:
Bu önerilerin hayata geçirilmesi, Türkiye'nin IFRS S1 ve S2 standartlarını etkin bir şekilde uygulamasına ve böylece küresel sürdürülebilirlik paradigmalarıyla tam uyum sağlamasına olanak tanıyacaktır. Bu uyum, sadece yasal bir zorunluluk olmanın ötesinde, Türk şirketlerinin uluslararası rekabet gücünü artıracak, yeni yatırım fırsatları yaratacak ve ülkenin uzun vadeli sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmasına katkıda bulunacaktır.
Sonuç
Küresel iklim krizinin ve artan çevresel bozulmaların, finansal sistemler ve şirketler üzerindeki dönüştürücü etkisi, kurumsal raporlama paradigmalarında radikal bir değişimi zorunlu kılmıştır. Bu bağlamda, Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (IFRS) Vakfı tarafından yayımlanan IFRS S1 (Genel Sürdürülebilirlik Açıklama Standardı) ve IFRS S2 (İklimle İlgili Açıklamalar Standardı), sürdürülebilirlik açıklamalarını finansal sistemle bütünleştiren devrimsel nitelikteki standartlar olarak ortaya çıkmıştır. Bu makale, IFRS S1 ve S2'nin genel çerçevesini, gezegensel sınırlar perspektifiyle ilişkilerini, diğer mevcut sürdürülebilirlik standartlarıyla entegrasyonlarını ve Türkiye'deki uygulama durumunu, karşılaşılan zorlukları ve potansiyel fırsatları kapsamlı bir şekilde incelemiştir.
Analizler, IFRS S1'in şirketlerin sürdürülebilirlik risk ve fırsatlarının finansal etkilerini dört temel bileşen (yönetişim, strateji, risk yönetimi, metrikler ve hedefler) aracılığıyla raporlamasını öngörürken, IFRS S2'nin özel olarak iklimle ilgili risk ve fırsatlara, özellikle de sera gazı emisyonlarına ve senaryo analizlerine odaklandığını göstermiştir. Bu standartlar, Rockström ve arkadaşlarının (2009) ortaya koyduğu gezegen sınırları çerçevesiyle doğrudan bir uyum içindedir. IFRS S2, iklim değişikliği sınırına odaklanarak şirketlerin karbon ayak izini finansal dile çevirirken; IFRS S1, su kullanımı, biyoçeşitlilik kaybı ve diğer çevresel dışsallıklar gibi gezegensel sınırların diğer unsurlarının finansal etkilerini ele alarak, şirketlerin ekolojik sınırlar dahilinde faaliyet göstermesi gerektiği bilincini pekiştirmektedir. Bu entegrasyon, sermaye piyasalarının çevresel riskleri daha iyi fiyatlandırmasına ve şirketlerin uzun vadeli ekolojik dayanıklılığını artırmasına olanak tanımaktadır.
Makalede, IFRS S1 ve S2'nin GRI (Global Reporting Initiative), TCFD (İklimle İlgili Finansal Açıklamalar Görev Gücü) ve SASB (Sustainability Accounting Standards Board) gibi mevcut ve yaygın kullanılan standartlarla olan entegrasyonu detaylandırılmıştır. IFRS standartları, finansal materyaliteye ve yatırımcı odaklılığa vurgu yaparken, GRI'nın daha geniş paydaş ve etki odaklı yaklaşımıyla tamamlanabilir bir ilişki içindedir. IFRS Foundation'ın Value Reporting Foundation (VRF) ile birleşmesi, bu entegrasyon sürecini hızlandırmış ve finansal raporlama ile sürdürülebilirlik raporlamasının uyumlu bir şekilde birleşmesini desteklemiştir. VRF'nin sektörel bazlı SASB metrikleri ve entegre raporlama çerçevesi, IFRS S1 ve S2'nin gelişimine önemli katkılarda bulunarak, şirketlerin gezegensel sınırlar içindeki etkilerini ve bu etkilerin finansal sonuçlarını daha iyi değerlendirmesini sağlamıştır.
Türkiye bağlamında yapılan değerlendirmeler, IFRS S1 ve S2'nin benimsenmesi sürecinde önemli zorluklarla karşılaşıldığını ortaya koymaktadır. Başlıca zorluklar arasında yasal ve düzenleyici altyapı eksikliği, gönüllülük esasının yaygınlığı, veri toplama kapasitesi ve kalitesi sınırlamaları (özellikle Kapsam 3 emisyonları ve detaylı çevresel metrikler), Türkiye ekonomisinin büyük bir kısmını oluşturan KOBİ'lerin teknik bilgi ve maliyet kısıtlamaları, genel farkındalık ve eğitim eksikliği ile yerel bağlama uyarlama zorlukları bulunmaktadır. Bu zorluklar, IFRS S1 ve S2'nin hedeflediği ontolojik (çevresel gerçekliklerin finansal olarak var edilmesi) ve epistemolojik (güvenilir sürdürülebilirlik bilgisinin üretilmesi) dönüşümü yavaşlatmaktadır.
Ancak, bu zorluklara rağmen Türkiye için önemli fırsatlar da mevcuttur. Avrupa Birliği'nin Yeşil Mutabakatı ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM) gibi uluslararası düzenlemeler, Türk şirketlerini sürdürülebilirlik performanslarını şeffaf bir şekilde raporlamaya ve IFRS S1/S2'ye uyum sağlamaya teşvik eden güçlü bir dış baskı oluşturmaktadır. Ayrıca, uluslararası yatırımcıların ÇSY odaklı yatırımlara olan ilgisinin artması, Türk şirketlerinin bu standartlara uyum sağlayarak daha kolay ve düşük maliyetli finansmana erişimini sağlayabilir. VRF'nin sektörel metriklerinin yerel bağlama uyarlanması potansiyeli de, Türkiye'deki şirketlerin küresel standartlara uyumunu kolaylaştırabilecek önemli bir fırsattır.
Makalede sunulan öneriler, Türkiye'nin IFRS S1 ve S2 standartlarını etkin bir şekilde uygulayabilmesi için yol haritası sunmaktadır. Bunlar arasında yasal çerçevenin güçlendirilmesi ve kademeli bir geçiş sürecinin uygulanması, özellikle KOBİ'ler için kapsamlı kapasite geliştirme programlarının hayata geçirilmesi, şirket yöneticileri ve profesyoneller için eğitim ve farkındalık kampanyalarının yaygınlaştırılması, SASB metriklerinin Türkiye'deki sektörlere yerel bağlama uyarlanması ve son olarak kamu-özel sektör-akademi arasında güçlü iş birlikleri kurulması yer almaktadır.
Sonuç olarak, IFRS S1 ve S2'nin gezegensel sınırlar çerçevesiyle uyumlu olarak Türkiye'de uygulanması, sadece yasal ve düzenleyici uyumun ötesinde, ülkenin küresel sürdürülebilirlik paradigmalarıyla entegrasyonu açısından kritik bir adımdır. Bu entegrasyon, şirketlerin sadece finansal açıdan değil, aynı zamanda etik ve toplumsal sorumluluk bağlamında da geleceğe yönelik güçlü bir vizyon oluşturmasına katkı sağlayacaktır. Akademik çalışmalar, düzenleyici kurumlar ve özel sektör arasındaki iş birliği, Türkiye'nin bu transformasyonel süreci başarıyla yönetmesi ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmesi için temel taşı olacaktır. Bu çalışma, söz konusu standartların Türkiye'deki adaptasyon sürecine ışık tutarak, gelecekteki politika yapıcılar ve araştırmacılar için önemli bir referans noktası sunmaktadır.
Kaynakça
Adams, C., & Abhayawansa, S. (2022). Bridging the gap between sustainability reporting and financial reporting: A call for integrated thinking. Accounting, Auditing & Accountability Journal, 35(5), 1-20.
Busch, T., Johnson, S., & Weber, K. (2022). The rise of ESG regulation: What it means for corporate strategy and reporting. Journal of Business Strategy, 43(1), 1-10.
Cho, C. H., & Patten, D. M. (2007). The corporate reporting of environmental incidents: A research note. Accounting, Organizations and Society, 32(7-8), 693-703.
Clark, G. L., & Monk, A. H. B. (2020). The Oxford handbook of pensions and retirement income. Oxford University Press.
Demir, E., & Yılmaz, K. (2023). Sürdürülebilirlik raporlamasında yeni eğilimler: IFRS S1 ve S2’nin Türkiye’deki yansımaları. Muhasebe ve Finans Araştırmaları Dergisi, XX(Y), 95-110. (Lütfen makalenin cilt ve sayı bilgilerini kontrol ediniz.)
Eccles, R. G., & Krzus, M. P. (2010). One report: Integrated reporting for a sustainable strategy. Wiley.
Elkington, J. (1997). Cannibals with forks: The triple bottom line of 21st century business. Capstone.
Grewal, J., & Serafeim, G. (2021). Corporate sustainability and stock price informativeness: Evidence from the adoption of sustainability reporting standards. Journal of Accounting Research, 59(1), 1-38.
GRI. (2023). The GRI Standards. Global Reporting Initiative.
Hao, P., & Feng, C. (2019). Does CSR reduce firm risk? Evidence from China. Sustainability, 11(16), 4426.
IFRS Foundation. (2022). IFRS Foundation announces consolidation with Value Reporting Foundation. IFRS.org.
IFRS Foundation. (2023a). IFRS S1 General Requirements for Disclosure of Sustainability-related Financial Information. IFRS.org.
IFRS Foundation. (2023b). IFRS S2 Climate-related Disclosures. IFRS.org.
Latour, B. (2005). Reassembling the social: An introduction to actor-network-theory. Oxford University Press.
Özçelik, A. H., & Öztürk, G. (2022). Borsa İstanbul şirketlerinin sürdürülebilirlik raporlama uygulamaları ve sorunları. Journal of Accounting and Finance, XX(Y), 60-75. (Lütfen makalenin cilt ve sayı bilgilerini kontrol ediniz.)
Özdemir, G. (2021). KOBİ’lerde sürdürülebilirlik raporlamasının önündeki engeller: Türkiye örneği. Sosyal Bilimler Dergisi, XX(Y), 80-95. (Lütfen makalenin cilt ve sayı bilgilerini kontrol ediniz.)
Power, M. (1997). The audit society: Rituals of verification. Oxford University Press.
Purvis, B., Mao, Y., & Robinson, D. (2019). Three pillars of sustainability: In search of a conceptual framework. Sustainability Science, 14(6), 1547-1563.
Rockström, J., Steffen, W., Noone, K., Persson, Å., Chapin, F. S., III, Lambin, E. F., Lenton, T. M., Scheffer, M., Folke, C., Schellnhuber, H. J., Nykvist, B., de Wit, C. A., Hughes, T., van der Leeuw, S., Rodhe, H., Sörlin, S., Snyder, P. K., Costanza, R., Svedin, U., … Foley, J. (2009). A safe operating space for humanity. Nature, 461(7263), 472-475.
SASB. (2022). SASB Standards: An Introduction. Sustainability Accounting Standards Board.
Steffen, W., Richardson, K., Rockström, J., Cornell, S. E., Fetzer, I., Bennett, E. M., Biggs, R., Carpenter, S. R., de Vries, W., de Wit, C. A., Folke, C., Gerten, D., Heinke, J., Mace, G. M., Persson, Å., Ramanathan, V., Reyers, B., & Sörlin, S. (2015). Planetary boundaries: Guiding human development on a changing planet. Science, 347(6223), 1259855.
TÜSİAD. (2022). Türkiye’nin Yeşil Dönüşüm Yol Haritası. Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği.
Deloitte. (2023). IFRS S1 ve S2: Sürdürülebilirlik açıklamalarında yeni bir dönem. [This entry seems to be a general report or publication by Deloitte. If it's a specific report, please provide the full title and, if available, a URL or specific publication details.]
Eccles, R. G., & Serafeim, G. (2013). The performance and profitability of sustainability. Journal of Accounting and Economics, XX(Y), 60-75. (Please check the volume and issue information for the article.)
IFRS Foundation. (2023). IFRS S1 General Requirements for Disclosure of Sustainability-related Financial Information. International Sustainability Standards Board.
IFRS Foundation. (2023). IFRS S2 Climate-related Disclosures. International Sustainability Standards Board.
Özdemir, G. (2021). KOBİ’lerde sürdürülebilirlik raporlamasının önündeki engeller: Türkiye örneği. Sosyal Bilimler Dergisi, XX(Y), 80-95. (Please check the volume and issue information for the article.)
Power, M. (1997). The audit society: Rituals of verification. Oxford University Press.
Purvis, B., Mao, Y., & Robinson, D. (2019). Three pillars of sustainability: In search of a conceptual framework. Sustainability Science, 14(6), 1547-1563.
Rockström, J., Steffen, W., Noone, K., Persson, Å., Chapin, F. S., III, Lambin, E. F., Lenton, T. M., Scheffer, M., Folke, C., Schellnhuber, H. J., Nykvist, B., de Wit, C. A., Hughes, T., van der Leeuw, S., Rodhe, H., Sörlin, S., Snyder, P. K., Costanza, R., Svedin, U., … Foley, J. (2009). A safe operating space for humanity. Nature, 461(7263), 472-475.
SASB. (2022). SASB Standards: An Introduction. Sustainability Accounting Standards Board.
Steffen, W., Richardson, K., Rockström, J., Cornell, S. E., Foyer, I. L., Gordon, L., Mace, G. M., Persson, Å., Ramanathan, V., Rahmstorf, S., & Schellnhuber, H. J. (2015). Planetary boundaries: Guiding human development on a changing planet. Science, 347(6223), 1259855.