Tüm Bilgi Paylaşımlarım

Simav‘da Süregelen Depremler Hakkında

AA ile yapılan röportajıma ulaşmak için aşağıdaki linkler kullanılabilir.  https://www.aa.com.tr/tr/gundem/simavda-son-1-5-ayda-yaklasik-1250-sarsinti-kaydedildi/3594827 https://www.trthaber.com/haber/turkiye/simavda-son-15-ayda-yaklasik-1250-sarsinti-oldu-910229.html https://www.cnnturk.com/video/turkiye/1250-sarsinti-kutahya-besik-gibi-sallaniyor-bu-resmen-bir-deprem-firtinasi-2297495 https://www.hurriyet.com.tr/video/simavda-son-1-5-ayda-yaklasik-1250-sarsinti-kaydedildi-42836412 https://www.haberturk.com/video/haber/izle/simavda-son-1-5-ayda-yaklasik-1250-sarsinti-kaydedildi/884708 https://www.instagram.com/reel/DKzDV7UiQ1q/ https://www.facebook.com/halktvcomtr/videos/simavda-son-15-ayda-yakla%C5%9F%C4%B1k-1250-sars%C4%B1nt%C4%B1-kaydedildi/680004868198323/ https://www.sozcu.com.tr/amp/bu-deprem-digerlerine-benzemiyor-1250-deprem-ne-anlatiyor-kutahya-da-neler-oluyor-p183300 https://www.haber7.com/foto-galeri/92489-kutahyadaki-pes-pese-depremlerin-ardindan-aciklama-deprem-firtinasi-surecek/p3 https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/kutahya-da-deprem-firtinasi-son-1-5-ayda-1250-sarsinti-kaydedildi-2408712 https://www.ntv.com.tr/turkiye/1-5-ayda-bin-250-deprem-olduuzman-isimden-dikkat-ceken-sozler-buradaki-depremler-klasik-depremlerden-farkli,QyZpzPgBJkGwuPhfU0rrOQ https://www.milligazete.com.tr/haber/25225488/simavda-son-15-ayda-yaklasik-1250-sarsinti-kaydedildi  

Üniversitemizde “Türkiye’de Deprem ve Simav Depremlerinin Düşündürdükleri“ Konulu Panel Gerçekleştirildi

Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Rektörlük Binası Kırmızı Salon'da, moderatörlüğünü mühendislik fakültesi dekanımız Prof. Cengiz Karagüzel’in yaptığı “Türkiye’de Deprem ve Simav Depremlerinin Düşündürdükleri” konulu bir panel gerçekleştirildi. Panele Rektör Yardımcılarımız Prof. Dr. İsmail Yalçın, Prof. Dr. Mustafa Arif ÖZGÜR hocalarımız ile akademik personelimiz ve çok sayıda öğrencimiz katılım gösterdi. Panelde çağrılı konuşmacılardan biri de bendim. Ayrıca Dr. Öğretim Üyesi Hatice Durmuş (Jeoloji Müh. Böl.), Prof. Dr. Hakan AYKUL (Maden Müh. Böl) ve Prof. Dr. Uğur TOPRAK (İnşaat Müh. Böl.) hocalarımız da birer sunum gerçekleştirdiler. Konuşmacılar, faylar ve depremlerin oluşumu, Türkiye ve Simav'da meydana gelen depremlerin mekanizmaları, yapılaşma sorunları ve arama kurtarma süreçleri konularında katılımcıları bilgilendirdiler ve gelen soruları cevapladılar. Organizasyon için sayın dekanımız Cengiz Karagüzel'e, teşrifleri için sayın rektör yardımcılarımıza, diğer çağrılı konuşmacılarımıza, ilgi duyup gelen tüm katılımcılara ve emeği geçen herkese teşekkür ederim.  https://haber.dpu.edu.tr/tr/haber_oku/681c7ce0134ee/turkiyede-deprem-ve-simav-depremlerinin-dusundurdukleri-paneli https://muhendislik.dpu.edu.tr/tr/index/slide/10306/turkiyede-deprem-ve-simav-depremlerinin-dusundurdukleri-konulu-panel https://www.facebook.com/universitemdpu/posts/k%C3%BCtahya-dumlup%C4%B1nar-%C3%BCniversitesi-m%C3%BChendislik-fak%C3%BCltemiz-dekan%C4%B1-prof-dr-cengiz-kar/1222487073217268/ https://x.com/universitemdpu/status/1920416992722350206  

23 Nisan Silivri Depremi ve Beklenen Büyük Marmara Depremi Hakkında Düşüncelerim

Öncelikle hem Marmara ahalisine hem de tüm Türkiye'ye geçmiş olsun... Hatta bununla gelmiş-geçmiş olsun... Konuya girmeden önce belirtmem gerekir ki, ben deniz tabanına dalıp fayın izini takip etmedim, ya da doğrudan bu hat üzerinde bir çalışmam yok. Zaten tüm Dünya’da bunu yapabilmiş bilim insanı sayısının kaç olduğunu da bilemiyorum doğrusu, çok değildir sanırım. Güney Marmara kara alanında çok sayıda saha çalışması yaptım ancak, deniz altı ve depremin meydana geldiği hattın kara devamında hayır. Dolayısıyla ben de verilerimi açıklanmış, paylaşılmış bilgilerden derleyerek elde ediyorum bu konuda... Konuya en tartışmalı yerinden değinmek gerekirse, ki sanırım artık herkes olayın bu noktasını merak ediyor, şuradan başlamalıyım. Depremler faylar üzerinde meydana geliyor. Dolayısıyla enerjisini boşaltmış fayların tekrar bir deprem üretebilecek boyuta ulaşabilmesi, üzerinden geçen zamanla ilişkili. Ne zaman ki enerji birikimi bu sınırı aşıyor deprem oluyor. Bu perspektifte bakıldığında deniz içi fayların tamamı elbette geçmişte deprem üretmiş durumda. Ancak bilemediğimiz, hangi tarihteki depremde hangi fay parçası kırıldı. Tam olarak bunu bilemiyoruz. Çünkü veriler somut değil. Çünkü kayıtlar aletsel kayıt değil. Örneğin 1509 depremi, ya da 1766, 1894, 1912 hatta 1963 depremleri tam olarak hangi fayların ne kadarlık bölümünün kırılmasıyla oluştu bunları net olarak söyleyemiyoruz. Farklı araştırmacıların farklı görüşleri var. Tartışmalar da bundan kaynaklanıyor. Çokça kabul gören fikirlere göre Marmara'da 7'den büyük bir depremin tekrarlanma aralığı 250 yıl gibi. Çıkış noktası bu (1766-1509=257). Bu fikir ne zaman kabul görür, her iki depremin de aynı fay parçasında meydana gelmiş olması ve yaklaşık büyüklüklere sahip olması durumunda... Şiddetlerinden, yani meydana getirdikleri hasar dağılımlarından anlaşıldığı kadarıyla (tabii ki göreceli ve aktarıldığı kadarıyla) öyle oldukları varsayılıyor. Ama yine de farklı görüşler var. Dolayısıyla 2023'te bu süre dolmuş gibi, yani 7'den büyük bir deprem tekrar olabilir bu hesapla. İşte beklenen büyük Marmara depreminin hikayesi bu. Ancak deprem üretmiş segment uzunlukları ve lokasyonları kesin söylenemediğinden tartışmalı bir konuya dönüşüyor mecburen. Ben de eldeki veriler ve şekilde paylaştığım bilgiler ışığında şöyle düşünüyorum; Bir kere peşinen söyleyelim ki bir büyük deprem olacak (kanımca 6,5-7,2 aralığında), çünkü geçmişte olmuş, ancak ne zaman olacak onu bilmiyoruz işte... Gelelim günce duruma, depremler faylar yoluyla enerji boşalımı ise, meydana gelen 6,2'lik depremle de bir fay parçası daha enerjisini boşalttı. 1999 depremi karada ve yakın tarihli olması nedeniyle hem aletsel hem gözlemsel olarak çok çalışıldı, yani bilgiler kesin. 1912 depremi de kısmen öyle diyelim. Dolayısıyla belirsizlik deniz içerisinde. Bu belirsizlik nedeniyle tüm Marmara Denizi'ni kateden tek bir fayın varlığı ve üreteceği deprem konu edildiğinde ihtimaller 7,4-8,1 arasındaydı. Bazıları ise 6,5’ten büyük bir deprem dahi beklemiyor hala. Neyse tek fayın kırılma ihtimalini doğru kabul edip düşünmeye devam edersek, dizi ortasında yıkılan domino taşlarının meydana getireceği boşluğu düşünelim. Yani tek seferde kırılma ihtimali görülen tek parça fay, meydana gelen 6,2 lik depremle doğal olarak ikiye bölünmüş olmalı. Hatta artçı kabul edilen 5,9 luk depremi üreten bir başka fay parçası da söz konusu ise üçe. Çünkü bilinen ve genel kabule göre, 6,2 lik bir depremin en büyük artçısı 5,2 büyüklüğünde olabilir. Ama 5,9 oldu! O zaman son depremle başka bir parça daha kırıldı.Öncekilerden birkaçını da düşünürsek çok parçalı bir faydan söz ediyor olmalıyız. Böylece oluşabilecek maksimum deprem büyüklüğü küçülmeli, yada giderek küçülüyor olmalı... O zaman senaryo değişiyor işte. Kesikli çizgilerle ifade edilen olasılıklar da devreye sokulursa Marmara'da şu dönemde büyük deprem üretecek fay ya hiç kalmıyor ya da son depremin doğusunda kalan hatta bir büyük deprem belki olabilir. O da tartışmalı uzunluğuna ve çeşitli ihtimallere göre 6,5 ile,7,2 arasında olabilir. Artık 7,6 lar 8,1 ler söz konusu olmaz. Neden ben de ihtimallerle konuşuyorum? Çünkü kesin şekilde bilmiyorum hangi segment, ne zaman ve ne büyüklükte bir depremle nereden nereye kadar kırıldı!! Bu kadar bilinmezlik içerisinde de biliyormuş gibi yapmam da doğru olmaz sanırım. Kesin bilen varsa lütfen onlar bilgilerini bizimle paylaşsın. Biz de bilelim. Ben ancak dua edebilirim ki, hiç deprem olmasın, olacaksa da en küçüğü olsun, yıkım olmasın ya da yıkılacaksa da az zayiatla kurtulalım... Görüldüğü gibi depremin zamanını bilmiyoruz, büyüklüğü kesin bilmiyoruz, mekanı tam bilmiyoruz. Binalarımızın deprem dayanımını tam bilmiyoruz, o anda nerede hangi durumda olacağımızı bilmiyoruz vs. Parklarda, açık alanlarda sabahlayıp, güne devam etmekle kendimizi kandırmayalım. Peki ne yapmalıyız? Bu kadar bilinmeyenle yapabileceğimiz aslında tek bir şey var. Yaşam alanlarımızın tamamını güvenli ortamlara dönüştürmek. Sadece İstanbul'da mı elbette hayır, tüm Türkiye'de, tüm Dünya'da. Umarım bir gün o da olur. Ama en kısa zamanda. Peki bunun ihtimali ne? Ne kadar gayret ediyorsak oran da o kadar yükselir. İster toplumsal ister bireysel düşünelim, çıkış kapısı aynı yere açılıyor. Biz birşeyler yapmazsak kendi kendine bir şey düzelmez. Kısır çekişme ve söylemlerden sıyrılıp daha çok çalışma, daha çok gayret gerekiyor hepimize. Afet bilinçli bireylerle, afet dirençli şehirlere...

Yemişli (Simav) Depremleri (Şubat - Nisan 2025)

Simav kuzeyinde, 19.04.2025 tarih ve 13:42:45 saatinde Yeniler Köyü GB sında meydana gelen 2,4 büyüklüğündeki deprem ile artan ve şu ana kadar süregelen bir deprem serisi söz konusudur. Bu sismik aktivite kapsamında, en küçüğü 0,9 en büyüğü ise 4,3 (Mw) olmak üzere 108 adet sarsıntı meydana gelmiştir (22.04.2025, 08:33 itibarıyla). 21-04-2025 17:24:38 de meydana gelen 4,3 büyüklüğündeki depremin Kütahya'nın yanı sıra Balıkesir, Bursa, Yalova, Uşak, Afyonkarahisar ve Manisa'dan da hissedildiği basında yer almıştır. AFAD tarafından yapılan açıklamaya göre bu deprem yerin 9,97km derinliğinde meydana gelmiş olup, sayın valimiz Musa Işın tarafından yapılan açıklamaya göre herhangi bir müteessir edici bir durum bulunmamaktadır. AA ajansının röportaj yaptığı Yemişli köy muhtarı sayın İsmail Aydoğdu ise, köyde bazı evlerin duvarlarında çatlaklar oluştuğunu açıklamıştır. Alınan bilgilere göre depremin ardından köyde yaşayan bazı vatandaşlar, yaşadıkları korku ve olası daha büyük bir deprem endişesiyle geceyi dışarıda geçirmişlerdir. Deprem ile ilgili bazı teknik bilgiler paylaşmak gerekirse; merkez üssü Simav’ın yaklaşık 17km kuzeyindedir. Gündem olan depremlerin ilki ise 02.02.2025’te meydana gelmiş  (1,5) olup 28 Mart sabahına kadar bu depremler aralıklarla devam etmiştir (13ad). Sonra bir boşluk ve 19.04.2025 te tekrar başlamıştır, halen de sürmektedir. Ulusal ve uluslararası kaynakların paylaştıkları deprem odak mekanizması çözümlerine göre deprem, eğim atım egemen oblik normal fayla ilişkili bir mekanizmanın ürünüdür. Yani Ege bölgesinde gerçekleşen pek çok depremin de kaynağı olan diğer faylarda olduğu gibi… Bölgenin geçmiş deprem etkinliğine bakıldığında ise şunları söyleyebiliriz; 2009-2012 yılları arasında Simav çevresinde çeşitli büyüklüklerde pek çok deprem meydana gelmiştir. Bunlardan 19 Mayıs 2011 tarihinde 5.9 Mw büyüklüğündeki deprem Isparta’dan Edirne’ye kadar geniş bir alanda hissedilmiştir. Bölgedeki bilinen faylardan söz etmek gerekirse, Simav Fay Zonu (SFZ) adı verilen ve yaklaşık KB-GD (K53-86B) uzanımlı oldukça aktif bir sismik zon deprem üretme potansiyeli en yüksek hattır. Bu hatta toplam 7 segment bulunur. Bu segmentler de batıdan doğuya doğru sırasıyla; -           Sındırgı (35km, 267°-306° uzanımlı), -           Çaysimav (54km, 277°-308° uzanımlı), (7,1 büyüklüğünde deprem üretme potansiyeli var) -           Şaphane (23km, 286°-312° uzanımlı), (6,6) -           Abide (33km, 287°-308° uzanımlı), (6,8) -           Banaz (24km, 3°-359° uzanımlı), -           Elvanpaşa (27km, 270°-298° uzanımlı) ve -           Sinanpaşa (18km, 303°-323° uzanımlı)’dır (Emre vd. 2018). Mart 1970 Gediz depremi ise bundan farklı bir zon (Emet-Gediz Fay Zonu) üzerinde meydana gelmişti. Dün yaşanan deprem ise her iki sismik zonun dışında bir alana karşılık gelmekte. Bunun haricinde yine çok yakında Naşa Fay Zonu adı verilen ve nispeten yukarıdakilerden daha küçük faylardan oluşan başka bir zon daha söz konusu. Bunlar zaten bildiklerimiz. Ancak gündem oluşturan son depremlere geri dönecek olursak, dağılımlarını, deprem odak mekanizma çözümlerini ve Türkiye diri fay haritasında çizili bilinen fayların hepsini değerlendirdiğimizde kesin bir ilişki kurmak biraz zor. Çünkü söz konusu faylar birbirlerine yakın coğrafyalarda ve benzer karakterdeler. Ama en azından Çaysimav segmenti ile (yani 7,1 büyüklüğünde deprem üretme potansiyeli taşıyan fay) ilişkili gibi görünmüyor. Bazı küçük, çizilmemiş faylar söz konusu olabilir. Burada sadece, mekanizma çözümlerine göre, yaklaşık D-B uzanımlı bir, belki birkaç fay ile ilişkili olduğu söylenebilir. Bunun dışında deprem serisi, küçük depremlerle başladı ve şimdilik en büyüğü yani 4,3 lük ana şok meydana geldi gibi görünüyor. Bundan sonrası da yüksek olasılıkla giderek küçülen büyüklükler ve uzayan aralıklarla da son bulacaktır diye düşünüyorum. En azından şu ana kadar öyle süregeldi. Özetle daha büyük bir deprem olasılığı pek görünmüyor. Umarım da öyle olur. Daha kesin bilgileri ise saha çalışmaları ile söyleyebilmek mümkün olabilir. Çünkü depremlerin meydana geldiği alanda bilinen fay ya da faylar yok. Eldeki bilgilerle söyleyebileceklerimiz bunlardan ibaret. Bölge halkımıza geçmiş olsun dileklerimi iletir, olası depremlere hazırlıklarımızı tamamlayarak deprem dirençli toplum ve deprem dirençli kentlere evrilmemiz gerektiğini önemle hatırlatmak isterim...   https://www.youtube.com/watch?v=NCeV_AUU2OE

28 Mart 1970 Gediz Depremi Yıldönümü ve Myanmar Depremi

55 yıl önce bugün Kütahya'nın Gediz ilçesinde meydana gelen depremle sarsılmıştık. Bugün ise Dünya'nın bir başka yerinde (Sagaing Fayı), Myanmar (Burma) dan gelen 7,7 ve ardından 6,4 lük deprem haberleri ile sarsıldık. Daha da büyük olabilirdi, 9 gibi örneğin. Gökdelenler, köprüler, binalar yıkıldı, yollar yarıldı vs. Levha adını verdiğimiz ve yerkabuğunu oluşturan parçaların biribirine kıyasla hareket ettiği ve birinin diğerinin altına gömüldüğü bir sistemde meydana geldi bu deprem. Daha derin depremlerin olmasını bekleyeceğimiz bir alan, 20-30km gibi mesela, ancak Myanmar'daki 10km derinde gerçekleşti. Japonya depremleri de aynı sistemle meydana geliyor. Oralardaki deprem mekanizması da böyle. Türkiye'de birebir aynı sistem olmasa da bir benzeri GD Anadolu'da var, Girit-Rodos hattında var. Yani deprem sadece Türkiye'nin değil Dünya'nın gerçeğidir. Bundan 21 yıl önce de, Sumatra açıklarında tatilde yakalamıştı deprem insanları. Türkiye'den gitmiş insanlar da vardı içlerinde. Depremin arkasından Tsunami vurmuştu kıyıları. Daha büyük hasarı da o gerçekleştirmişti.  Myanmar'da bir başka konu ise merkez üssüne yaklaşık 700km uzakta, Tayland'da büyük hasarların olması. Yani evimizin altından fay geçmiyor olması güvende olduğumuz anlamına gelmiyor. Fayın nereden geçtiği ve karakterinden çok yaşadığımız mekanların ne durumda olduğu önemli. Sözün özü, sadece benzeri yıldönümlerde değil her an deprem bilinci ile hareket edebilmek için, deprem olmadan bilinçlenelim. Yapılarımızı güvenli hale getirelim. Getirelim ve bilinçlenelim ki, acı kayıplarımızı anmayalım böyle günlerde. Rabbim Gediz depremi ve benzeri depremlerde hayatını kaybedenlere rahmet etsin, Kimseye benzeri acıları tekrar yaşatmasın. Amin...