Öncelikle hem Marmara ahalisine hem de tüm Türkiye'ye geçmiş olsun... Hatta bununla gelmiş-geçmiş olsun...
Konuya girmeden önce belirtmem gerekir ki, ben deniz tabanına dalıp fayın izini takip etmedim, ya da doğrudan bu hat üzerinde bir çalışmam yok. Zaten tüm Dünya’da bunu yapabilmiş bilim insanı sayısının kaç olduğunu da bilemiyorum doğrusu, çok değildir sanırım. Güney Marmara kara alanında çok sayıda saha çalışması yaptım ancak, deniz altı ve depremin meydana geldiği hattın kara devamında hayır. Dolayısıyla ben de verilerimi açıklanmış, paylaşılmış bilgilerden derleyerek elde ediyorum bu konuda...
Konuya en tartışmalı yerinden değinmek gerekirse, ki sanırım artık herkes olayın bu noktasını merak ediyor, şuradan başlamalıyım. Depremler faylar üzerinde meydana geliyor. Dolayısıyla enerjisini boşaltmış fayların tekrar bir deprem üretebilecek boyuta ulaşabilmesi, üzerinden geçen zamanla ilişkili. Ne zaman ki enerji birikimi bu sınırı aşıyor deprem oluyor. Bu perspektifte bakıldığında deniz içi fayların tamamı elbette geçmişte deprem üretmiş durumda. Ancak bilemediğimiz, hangi tarihteki depremde hangi fay parçası kırıldı. Tam olarak bunu bilemiyoruz. Çünkü veriler somut değil. Çünkü kayıtlar aletsel kayıt değil. Örneğin 1509 depremi, ya da 1766, 1894, 1912 hatta 1963 depremleri tam olarak hangi fayların ne kadarlık bölümünün kırılmasıyla oluştu bunları net olarak söyleyemiyoruz. Farklı araştırmacıların farklı görüşleri var. Tartışmalar da bundan kaynaklanıyor. Çokça kabul gören fikirlere göre Marmara'da 7'den büyük bir depremin tekrarlanma aralığı 250 yıl gibi. Çıkış noktası bu (1766-1509=257). Bu fikir ne zaman kabul görür, her iki depremin de aynı fay parçasında meydana gelmiş olması ve yaklaşık büyüklüklere sahip olması durumunda... Şiddetlerinden, yani meydana getirdikleri hasar dağılımlarından anlaşıldığı kadarıyla (tabii ki göreceli ve aktarıldığı kadarıyla) öyle oldukları varsayılıyor. Ama yine de farklı görüşler var. Dolayısıyla 2023'te bu süre dolmuş gibi, yani 7'den büyük bir deprem tekrar olabilir bu hesapla. İşte beklenen büyük Marmara depreminin hikayesi bu. Ancak deprem üretmiş segment uzunlukları ve lokasyonları kesin söylenemediğinden tartışmalı bir konuya dönüşüyor mecburen.
Ben de eldeki veriler ve şekilde paylaştığım bilgiler ışığında şöyle düşünüyorum; Bir kere peşinen söyleyelim ki bir büyük deprem olacak (kanımca 6,5-7,2 aralığında), çünkü geçmişte olmuş, ancak ne zaman olacak onu bilmiyoruz işte... Gelelim günce duruma, depremler faylar yoluyla enerji boşalımı ise, meydana gelen 6,2'lik depremle de bir fay parçası daha enerjisini boşalttı. 1999 depremi karada ve yakın tarihli olması nedeniyle hem aletsel hem gözlemsel olarak çok çalışıldı, yani bilgiler kesin. 1912 depremi de kısmen öyle diyelim. Dolayısıyla belirsizlik deniz içerisinde. Bu belirsizlik nedeniyle tüm Marmara Denizi'ni kateden tek bir fayın varlığı ve üreteceği deprem konu edildiğinde ihtimaller 7,4-8,1 arasındaydı. Bazıları ise 6,5’ten büyük bir deprem dahi beklemiyor hala. Neyse tek fayın kırılma ihtimalini doğru kabul edip düşünmeye devam edersek, dizi ortasında yıkılan domino taşlarının meydana getireceği boşluğu düşünelim. Yani tek seferde kırılma ihtimali görülen tek parça fay, meydana gelen 6,2 lik depremle doğal olarak ikiye bölünmüş olmalı. Hatta artçı kabul edilen 5,9 luk depremi üreten bir başka fay parçası da söz konusu ise üçe. Çünkü bilinen ve genel kabule göre, 6,2 lik bir depremin en büyük artçısı 5,2 büyüklüğünde olabilir. Ama 5,9 oldu! O zaman son depremle başka bir parça daha kırıldı.Öncekilerden birkaçını da düşünürsek çok parçalı bir faydan söz ediyor olmalıyız. Böylece oluşabilecek maksimum deprem büyüklüğü küçülmeli, yada giderek küçülüyor olmalı... O zaman senaryo değişiyor işte. Kesikli çizgilerle ifade edilen olasılıklar da devreye sokulursa Marmara'da şu dönemde büyük deprem üretecek fay ya hiç kalmıyor ya da son depremin doğusunda kalan hatta bir büyük deprem belki olabilir. O da tartışmalı uzunluğuna ve çeşitli ihtimallere göre 6,5 ile,7,2 arasında olabilir. Artık 7,6 lar 8,1 ler söz konusu olmaz. Neden ben de ihtimallerle konuşuyorum? Çünkü kesin şekilde bilmiyorum hangi segment, ne zaman ve ne büyüklükte bir depremle nereden nereye kadar kırıldı!! Bu kadar bilinmezlik içerisinde de biliyormuş gibi yapmam da doğru olmaz sanırım. Kesin bilen varsa lütfen onlar bilgilerini bizimle paylaşsın. Biz de bilelim. Ben ancak dua edebilirim ki, hiç deprem olmasın, olacaksa da en küçüğü olsun, yıkım olmasın ya da yıkılacaksa da az zayiatla kurtulalım...
Görüldüğü gibi depremin zamanını bilmiyoruz, büyüklüğü kesin bilmiyoruz, mekanı tam bilmiyoruz. Binalarımızın deprem dayanımını tam bilmiyoruz, o anda nerede hangi durumda olacağımızı bilmiyoruz vs. Parklarda, açık alanlarda sabahlayıp, güne devam etmekle kendimizi kandırmayalım. Peki ne yapmalıyız? Bu kadar bilinmeyenle yapabileceğimiz aslında tek bir şey var. Yaşam alanlarımızın tamamını güvenli ortamlara dönüştürmek. Sadece İstanbul'da mı elbette hayır, tüm Türkiye'de, tüm Dünya'da. Umarım bir gün o da olur. Ama en kısa zamanda. Peki bunun ihtimali ne? Ne kadar gayret ediyorsak oran da o kadar yükselir. İster toplumsal ister bireysel düşünelim, çıkış kapısı aynı yere açılıyor. Biz birşeyler yapmazsak kendi kendine bir şey düzelmez. Kısır çekişme ve söylemlerden sıyrılıp daha çok çalışma, daha çok gayret gerekiyor hepimize.
Afet bilinçli bireylerle, afet dirençli şehirlere...