Özet Metin
İsteyerek ya da istemeyerek, kendimizi içinde bulduğumuz dünya... Büyük patlama diyor kimileri. Kainat içinde bir nokta. Nokta içindeki noktalardan biri, ben… Beş duyumla varlığını iddia ettiğim algılar evrenindeki mevcudiyetime, hayat demişler. Ben Kimim? Niçin yaşıyorum bu hayatı? Fizyolojik ihtiyaçların tatmini, varlığımın yegâne amacı mı? Mana, insanın iç (enfüs) ve dış âlem (afak) ile kurduğu ilişki mi? Özgürlük nedir? Arzular, kontrol mü tatmin için midir? Özgürlük adına bağımlılıklarının esiri olan insan, varlığın merkezine kendini koymuş. Oraya aşkın bir kudreti yerleştirince duygu, düşünce ve davranışlarını, hatta zevk ve alışkanlıklarını vahye göre değerlendirmiş. Rabbi ve kâinat ile olan ilişkisinin anayasasını vahiy belirlemiş. Bu ilişkiden sezgiyi dışlamayan Sufiler, akıl ve deneysel bilgi ile ulaşılan manaların öteleriyle buluşmuşlar. Günümüz sufîlerinden Şeyh Nazım Kıbrısî, varlığını, Vareden’e ve diğer varlıklara nisbeten anlamlandırmıştır. Kıbrısî’nin varlık telakkisi ve bu tellaki çerçevesindeki duygu ve davranışları, hakikat arayıcılarına bir harita sunmuştur. Şeyh Nazım Kıbrısî’nin tasavvuf anlayışı ve Nakşibendiyye Ekolüne dayanan tasavvuf hayatı, yedi kıtada, 56 farklı ülkenden insanın aradığı sorulara cevap olmuştur. Bu eserde, Kıbrısî’nin hayatını ve hayatındaki sıra dışı tecrübeleri paylaşırken, bu tecrübelerin düşünce dünyasındaki karşılıkları incelenmiştir. Bu çalışma, yukarıdaki soruların cevabını değil, cevabın aranacağı çerçeveyi sunmuştur, çünkü: “Hakikat, aramakla bulunmaz. Ancak bulanlar, arayanlardır.”
Anahtar Kelimeler
Şeyh Nazım Kınrısi, Tasavvuf, Biyografisi
Özet Metin
Doğruluğu kişiden kişiye, zamana ve mekana göre değişmeyen rükünler (prensipler) üzerine kurulu hakikat bilgisi, iklimlere ve tarihe göre değişen normatif doğruları da kapsayan evrensel bir yapıdadır. Çalışmamızda bu yapı tevhid-i zahiri, tevhid-i batınî ve tevhid-i hakiki olmak üzere üç derece olarak incelenmiştir. Gözlemlenebilen gerçeklikler, sâdık haberin bildirdiği gözlemlenemeyen gerçeklikler ve bu iki gerçekliğin hakke’l-yakîn tecrübeleri olan müşahedeler, fizik ve metafizik gerçekliklerin bir potada eridiği hakikat bilgisinin temel unsurları olmuşlardır. Üç saç ayağına benzeyen bu unsurlardan birisinin reddedilmesi durumunda hakikat bilgisinin yapısı bozulur ve normatif okunuşlardaki doğrular, yanlışlar içinde kaybolur. Yani hakikat bilgisi, tevhid-i hakiki’nin reddedildiği bir yapıda okunduğunda Yahudilerin düştüğü hata tekrarlanmış tevhid-i batınînin esas alınmadığı bir yapıda okunduğunda ise Hristiyanların metot hataları yapılmış olur.
Anahtar Kelimeler
Hakikat, Tevhid, Marifet, Müşahede, Bilgi.
Özet Metin
Günümüzde sathi okumalara, münferit gözlemlere ve ilmî bağlamından koparılmış tanımlamalara dayanan tasavvuf anlayışı yaygındır. Bu anlayış post-modern çağ Müslümanlarının sadece sosyokültürel hayatına değil, fikrî yaşantılarına ve bilim felsefelerine de etki etmektedir. Hem modern Müslüman toplumların fikrî problemlerine hem de bu problemlerin Batı dünya görüşü felsefi kökenlerine dair mühim analizler yapan Nakib Attas, bir tasavvuf tanımı yapmış ve onu söz konusu sathi okumalarla mukayese etmiştir. Bu karşılaştırmalı analiz, Yunan Felsefesindeki karşılıklarından itibaren Batı Düşüncesini, naslardaki köklerinden itibaren İslâm Düşüncesini kapsarken ‘tasavvufun Hinduizm’den intihal olduğu’ gibi sathi kanaatlerin ilmî bakımdan itibarını ortaya koyar. Bu makalede Nakib Attas’ın bilim ve mektep olarak tasavvuf telakkisi, post-modern okumalarla mukayeseli tanımlandı. Genel olarak şunu söyleyebiliriz ki, Attas’ın gerek tasavvuf düşüncesi gerekse onun mektebi olan tarikatlar ile ilgili çalışmaları, İslâm Düşüncesini anlama kaygısını resmeder. Bu manada tasavvuf, İslâm Düşüncesindeki tevhid akidesi çerçevesinde Allah-kâinat ve Allahkul ikiliğini ortadan kaldıran bir cevap açısından incelenmiştir. Bu probleme üretilen evrensel ve tutarlı cevap, bir varlık felsefesi ortaya koyar. Tarikatların edep ve erkânını biçimlendirmiş bu felsefe, İslâm Dünya görüşüne ait eğitim felsefesine de model olabilecek bir yapıdadır. Tasavvuf ve tarikatlar söz konusu ilmî ve şer’î kökeninden koparılarak okunduğu zaman, din dışı tanımlamalar ya da oluşumlar görülür.
Anahtar Kelimeler
Seyyid Muhammed Nakib Attas, Tasavvuf, Tarikatlar, Malay Takımadaları, Sufi Ontoloji
Özet Metin
Toplumsal değer ve birikim anlamına gelen medeniyet kavramı, makalemizde hakiki ve mecazi olmak üzere iki manada ele alınmıştır. Hakiki medeniyet, medeniyeti oluşturan değerlerin hakikatte sabit olan varlık (ve bilgi) anlayışına dayanması bakımından diğerlerinden ayrılır. Tenzihi ile teşbihi makamlar arasında dereceli olarak anlaşılabilen bu hakikatin, beşer aklıyla doğrulanması bakımından tasavvuf bilimi ve onun katkıları müstakil bir başlık olarak incelenmiştir. Bu katkı, İslam Düşüncesindeki tevhid akidesi çerçevesinde Allah-kâinat ve Allah-kul ikiliğini ortadan kaldıran bir varlık anlayışı sunması olarak özetlenebilir. Tasavvufun medreseleri olan tekkelerin ürettikleri ise, İslam Medeniyetine verdiği katkının diğer veçhesidir. Bu katkı, medeniyet tanımında vurguladığımız iki unsurdan ikincisine yöneliktir. Yani medeniyetin özü mesabesinde olan hakikat anlayışından beslenerek üretilen maddi unsurlara yaptığı katkılardır. Bu unsurlar bakımından tekkeler edebiyat, hat sanatı, musiki, minyatür, kılıçlı ya da kalbî cihadda ve coğrafyalara göre değişen çeşitli kültürlerde farklı eserler bırakmıştır. Bu katkı, günlük hayatı ihsan makamında yaşayan müminlerin miras bıraktıkları eserler olarak İslam medeniyetinin mücessem yönü olmuştur. Bu eserlerin günümüz bakımından manası ve ihya edilmesi önündeki engelleri, çalışmamızın birinci ve sonuç bölümünde tartışılmıştır.
Anahtar Kelimeler
Medeniyet, Tasavvuf, Tarikatlar, Modernleşme, İslami Bilim Dili.
Özet Metin
Anahtar Kelimeler
Eğitim Felsefesi, Bilgi Felsefesi, Varlık Felsefesi, Tasavvuf Felsefesi
Özet Metin
Modernleşme ile birlikte İslam Dünyasında yaşanan yozlaşmanın, İslam Düşüncesine ve Tasavvuf bilimine olan yaklaşımların küresel bir manzarası çizilmiştir. Bu manzarada teşhis edilen problemi varlık ve bilgi felsefesi bakımından incelenmiş ve tasavvuf biliminin metafizik perspektifinin genel çerçevesi, çözüm bakımından incelenmiştir.
Anahtar Kelimeler
Sufism, Modernleşme, Nakib al-Attas, Edeb
Özet Metin
İçinde bulunduğumuz zaman, geçmiş zamanda cereyan etmiş hadiselerin sonucu olduğu gibi, gelecekte vuku bulacak hadiselerin de başlangıcıdır. Bu manada 20. Yüzyılda görülen ekoloji problemi, 19. Yüzyıldaki sanayileşmeye bağlı olarak zuhur etmiş gibi görünse de bu sorunun fikri temelleri, 18. Yüzyılda oluşmaya başlayan modern çağ düşüncesindedir. Dolayısıyla günümüzdeki birçok problemin menşei olan modern çağ düşüncesi dünyevî, aklî ve pragmatik bir anlayış geliştirmiştir. Bu anlayış, post-modern süreci yaşayan toplumlarca tenkit edilirken uhrevî, ulvî ve diğerkâm bir düşünceye gebedir. Dünyadaki her toplum, modern düşünceye göre modifiye edebileceği ulvî değerlere, sahiptir. İslam toplumu için bu değerlerin tatbiki formları, tasavvuf disiplininde şekillenen İslam düşüncesinde görülmektedir.
Anahtar Kelimeler
Modernism, Ekoloji, Sufism, Sufi Ontoloji, Tasavvuf