Tüm Bilgi Paylaşımlarım

2022-2023 Bahar Dönemi Yönetim Muhasebesi ve Maliyet Muhasebesi Ayrıntılı Ders Planı (Syllabus)

    Bazı öğretim üyeleri pek önemsemese de İlk günden öğrenciye syllabus, yani ayrıntılı ders planı dağıtılmasının çok önemli olduğuna inananlardanım..İlgilenenler için; 2022-2023 Bahar Dönemi Maliyet Muhasebesi ve Yönetim Muhasebesi Dersi Ayrıntılı Planı (syllabus)                                                                                                                           T.C.                                       KÜTAHYA DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ                       İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ İŞLETME BÖLÜMÜ                                                     YÖNETİM MUHASEBESİ                                                                   Bahar 2023   Öğretim Üyesi: Prof.Dr. Orhan ELMACI Dersin Yeri & Zamanı: N.Ö.Pazartesi 1400 -1700  UE,   İ.Ö.Salı 1400 -1700 UE,         Öğretim Üyesi Oda No: İşletme Binası - 308 Görüşme Saati: Her gün 1100 -1300 (randevu almak koşuluyla ) Oda tel no: 265 21 93 - 2004 E-posta: oelmaci@gmail.com orhan.elmaci@dp.edu.tr Web Adresi: http://www.orhanelmaci.com Dersin Tanımı: Yönetim muhasebesi tekniklerinin açıklanması ve uygulama sorunlarına çözüm yolları gösterilmesi. Dersin Amacı: Maliyet kavramı, muhasebe ve fırsat maliyeti; maliyet-hacim ilişkileri; gider ve maliyet fonksiyonlarının saptanması ve karşılaşılan sorunlar; eğrisel, çok değişkenli ve diğer özel gider fonksiyonları; maliyet-hacim-kâr analizleri ve yönetim kararlarında uygulanması; tam, normal ve değişken maliyet yöntemlerinin etkileri; geçerli maliyet analizleri; bütçeleme ve bütçe kontrolü; standart maliyetler ve sapma analizleri. Dersin İşlenme Esasları: Ders, “öğretim elemanının tamamen aktif olduğu” metotla ders konuları öğrencilere teorik ve uygulamalı olarak anlatılır. Öğrencinin Yükümlülükleri: İşlenecek tüm konular birbirine bağımlı olması nedeniyle, öğrencilerin dersleri düzenli olarak takip etmeleri zorunludur. Derse ilişkin konuların daha iyi anlaşılması ve kavranması özümsenmesi için, öğrencilerin dersten önce konuya hazırlanmaları gerekir. Ders sonunda özümsenmiş olan konular, kitaptaki problem örneklerinin çözümlenmesi ile daha da pekişmesi sağlanmış olacaktır. Öğrenciler, öğretim elemanının vermiş olduğu haftalık ödevleri yapmaları da konuların daha da pekişmesine yardımcı olacaktır. KAYNAKÇA   1. Temel Kaynaklar   Kitap (*) ELMACI, Orhan,(2015)Sürdürülebilir Stratejik yönetim Açısından Yönetim Muhasebesi, Gazi kitabevi, Yayın No: 20, Ankara https://www.gazikitabevi.com.tr/arama/orhan+elmac%C4%B1 Makaleler - 2. Yardımcı Kaynaklar   Kitaplar ÜSTÜN, Rıfat; (1994), Yönetim Muhasebesi, Bilim Teknik Yayınevi, ESKİŞEHİR ÜSTÜN, Rıfat; (1994), Çözümlü Yönetim Muhasebesi Problemleri, Anadolu Üniversitesi Yayını, Yayın No: 13, ESKİŞEHİR AKDOĞAN, Nalan; (1994), Tekdüzen Muhasebe Sisteminde Maliyet Muhasebesi Uygulamaları, İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Yayınları, ANKARA KARAKAYA, Mevlüt; (2007), Maliyet Muhasebesi, Gazi Kitabevi, ANKARA YÜKÇÜ, Süleyman; (1999), Yönetim Açısından Maliyet Muhasebesi, Cem Ofset, İZMİR BASIK, Feryal Orhan, vd.; (2006), Maliyet Muhasebesi Çözümlü Problemler ve Test Soruları, Nobel Yayını, No:964, ANKARA     BÜYÜKMİRZA, Kamil; (1998), Maliyet ve Yönetim Muhasebesi, Barış Yayınevi, ANKARA CİVELEK, Muzaffer; (2000), Maliyet Muhasebesi, (A) Ajans, KAYSERİ Makaleler -     HAFTALIK KONULAR VE İLGİLİ ÖN HAZIRLIK İÇİN DERS KİTABINDAKİ SAYFALAR Hafta Konular Hazırlık Sayfa   1 Yönetim Muhasebesinin Muhasebe Sistemi içindeki yeri ve Diğer muhasebe dalları ile ortak ve farklı yönleri (*) 1-16, (1) 1-26, (2) 1-12, (3) 1-25, (4) 7-22, (5) 39-72, (6) 1-11, (7) 3-64, (8) 2-46   2 Yönetim muhasebesinin ilgi alanı içindeki problem örnekleri (*) 19-22, (1) 32-35, (2) 13-32, (3) 5- 48, (4) 25-80, (5) 3-36, (6) 1-47, (7) 58- 63, (8) 16-46   Maliyet kavramı,Maliyet çeşitleri(Ürünlere yüklenme     3 Açısından/Üretim Faktörleri ile ilişkisi Açısından/İşletme Fonksiyonları Açısından/Ürünlere Yüklenme Açısından/Kapasite ile ilişkisi Açısından /Karar Alma Açısından(Muhasebe Maliyeti/Fırsat Maliyeti-Net (*) 33-133, (1) 86-101, (2) 1-32, (3) 53- 75, (4) 83-130, (5) 3-36, (6) 53-74, (7) 69-111, (8) 2-46   Ekonomik Kazanç-Kayıp )     4 Maliyetlerin Sabit ve değişken olarak ayrımında kullanılan yöntemler (*) 133-170, (1) 116-165, (2) 33-55, (3) 197-273, (4) 133-178, (5) 75-130, (6) 132-154, (7) 113-122, (8) 47-115     (*) 133-170, (1) 116-165, (2) 33-55, (3) 5 Maliyet-Hacim-Kar Analizleri I 197-273, (4) 133-178, (5) 75-130, (6)     132-154, (7) 113-122, (8) 47-115     (*) 171-200, (1) 166-219, (3) 273-317, 6 Maliyet-Hacim-Kar Analizleri II (4) 181-232, (5) 105-130, (6) 155-176,     (7) 122-142, (8) 89-118 7 Örnek Problem Çözümleri (*) 1-200, (1) 1-75, (6) 1-78   Statik BütçelerI (Satış/Üretim/Hammade ve Malzeme (*) 200-275, (1) 220-309, (2) 76-146, 8 Kullanım/DirektHammadde ve Malzeme Alım/Direkt (3) 353-484, (4) 363-427, (5) 163-216,   İşçilik/GÜG) (6) 177-260, (7) 143-182, (8) 119-176   Statik BütçelerII (Dönemsonu DHM Stok /Dönemsonu (*) 200-275, (1) 220-309, (2) 76-146, 9 Mamul Stok/Faliyet Giderleri/SMM/Nakit Akış /Proforma (3) 353-484, (4) 363-427, (5) 163-216,   Gelir/Proforma Bilanço) (6) 177-260, (7) 143-182, (8) 119-176   10 Önceden Saptanan (standart) Maliyetleme sistemi işleyişi ,Farkların hesaplanması;Muhasebeleştirilmesi ve Analizi (*) 200-275, (1) 220-309, (2) 76-146, (3) 353-484, (4) 363-427, (5) 163-216, (6) 177-260, (7) 143-182, (8) 119-176   11 Esnek Bütçeleme(GÜG Farklarının Hesaplanması ,Muhasebeleştirilmesi ve Analizi) (*) 257-283, (1) 266-348, (2) 147-201, (3) 353-484, (4) 462-526, (5) 219-284, (6) 261-290, (7) 183-199, (8) 227-278   12 Özel Yönetim Kararlarına İlişkin Teknikler(Değişken ve Tam maliyetleme sistemler) (*) 291-315, (1) 349-390, (2) 201-249, (3) 454-484, (4) 503-576, (5) 287-377, (6) 291-354, (7) 199-217, (8) 276-410   13 Değişken maliyetleme sisteminin işletme kararlarında kullanılmasına ilişkin örnek problemler (*) 291-315, (1) 349-390, (2) 201-249, (3) 454-484, (4) 503-576, (5) 287-377, (6) 291-354, (7) 199-217, (8) 276-410   Değişik seçenekleri Zorunlu kılan karar örnekleri (Makine     Donatım Yenilenme /Belirli Bir mamulün üretimine son (*) 373-381, (1) 391-425, (2) 251-343, 14 verme/Özel (indirimli Fiyat Öneren)Bir Siparişin Kabul (3) 413-430, (4) 421-457, (5) 421-457,   Edilip Edilmemesi /Bir Mamul Parçasını Üretme Ya da (6) 355-379, (7) 444-456, (8) 361-410   Satınalma )     Ölçme ve Değerlendirme Sınavın Türü Değerlendirme Şekli Yüzdesi Tarih Ara Sınav Klasik Sınav % 40 10-17 Nisan.2023 (Tahmini) Final Sınavı Klasik Sınav % 60 12 -20 Hazirant 2023                                                                                                                                  T.C.                                                  KÜTAHYA DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ                                                  İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ                                                                   MALİYE BÖLÜMÜ                                                               MALİYET MUHASEBESİ                                                                    Bahar 2022-2023   Öğretim Üyesi: Prof. Dr. Orhan ELMACI Dersin Yeri & Zamanı: N.Ö.  Salı 1100 -1400 UE   İ.Ö. Salı 20 -2300 UE Öğretim Üyesi Oda No: İşletme Binası - 308 Görüşme Saati: Her gün 1100 -1300 ve randevu almak koşuluyla herhangi bir zaman Oda tel no: 265 21 93 - 2004 E-posta: oelmaci@gmail.com orhan.elmaci@dpu.edu.tr Web Adresi: http://www.orhanelmaci.com Dersin Tanımı: Üretim işletmelerinde birim ve toplam üretim maliyetlerinin maliyet muhasebesi sistemleri ile hesaplanması, kayıt altına alınması ve raporlanmasıdır. Dersin Amacı: Genelde: Birim – Toplam üretim/ürün maliyetini hesaplamak Özelde: üretim işletmelerinde gelirin doğru bir şekilde nasıl ölçümleneceğini, maliyetlerin nasıl azaltılacağını ve planlama/karar almada maliyetlerin etkin bir şekilde nasıl kullanılacağını ortaya koymaktır. Dersin İşlenme Esasları: Ders, “öğretim elemanının tamamen aktif olduğu” metotla ders konuları öğrencilere teorik ve uygulamalı olarak anlatılır. Öğrencinin Yükümlülükleri: İşlenecek tüm konular birbirine bağımlı olması nedeniyle, öğrencilerin dersleri düzenli olarak takip etmeleri zorunludur. Derse ilişkin konuların daha iyi anlaşılması ve kavranması özümsenmesi için, öğrencilerin dersten önce konuya hazırlanmaları gerekir. Ders sonunda özümsenmiş olan konular, kitaptaki problem örneklerinin çözümlenmesi ile daha da pekişmesi sağlanmış olacaktır. Öğrenciler, öğretim elemanının vermiş olduğu haftalık ödevleri yapmaları da konuların daha da pekişmesine yardımcı olacaktır. KAYNAKÇA   1. Temel Kaynaklar   Kitap ELMACI, Orhan, (2015), Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’ne Göre Maliyet Muhasebesi, Gazi kitabevi, Yayın No: 20, Ankara http://www.gazikitabevi.com.tr/TR/belge/1-25200/maliyet-muhasebesi.html       Makaleler - 2. Yardımcı Kaynaklar   Kitaplar ÜSTÜN, Rıfat; (1994), Maliyet Muhasebesi, Bilim Teknik Yayınevi, ESKİŞEHİR ÜSTÜN, Rıfat; (1994), İmalat İşletmelerinde Çözümlü Maliyet Muhasebesi Problemleri, Anadolu Üniversitesi Yayını, Yayın No: 13, ESKİŞEHİR AKDOĞAN, Nalan; (1994), Tekdüzen Muhasebe Sisteminde Maliyet Muhasebesi Uygulamaları, İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Yayınları, ANKARA KARAKAYA, Mevlüt; (2007), Maliyet Muhasebesi, Gazi Kitabevi, ANKARA YÜKÇÜ, Süleyman; (1999), Yönetim Açısından Maliyet Muhasebesi, Cem Ofset, İZMİR BASIK, Feryal Orhan, vd.; (2006), Maliyet Muhasebesi Çözümlü Problemler ve Test Soruları, Nobel Yayını, No:964, ANKARA BÜYÜKMİRZA, Kamil; (1998), Maliyet ve Yönetim Muhasebesi, Barış Yayınevi, ANKARA CİVELEK, Muzaffer; (2000), Maliyet Muhasebesi, (A) Ajans, KAYSERİ Makaleler -             HAFTALIK KONULAR VE İLGİLİ ÖN HAZIRLIK İÇİN DERS KİTABINDAKİ SAYFALAR Hafta Konular Hazırlık Sayfa 1 Maliyet Muhasebesinin Temel Kavramları ELMACI 1-16, ÜSTÜN 1-26, ÜSTÜN-Problem 1-12, AKDOĞAN 1-25, KARAKAYA 7-22, YÜKÇÜ 39-72, BASIK 1-11, BÜYÜKMİRZA 3-64, CİVELEK 2-46 2 Maliyet Muh. Sistemleri / SMM / Gelir Tablosu /Bilanço ELMACI 19-22, ÜSTÜN 32-35, ÜSTÜN-Problem 13-32, AKDOĞAN 5-48, KARAKAYA 25-80, YÜKÇÜ 3-36, BASIK 1-47, BÜYÜKMİRZA 58-63, CİVELEK 16-46 3 Tekdüzen Muhasebe Sisteminde Maliyet Hesapları ve İşleyişi ELMACI 33-133, ÜSTÜN 86-101, ÜSTÜN-Problem 1-32, AKDOĞAN 53-75, KARAKAYA 83-130, YÜKÇÜ 3-36, BASIK 53-74, BÜYÜKMİRZA 69-111, CİVELEK 2-46 4 Direkt İlk Madde ve Malzeme Giderleri ELMACI 133-170, ÜSTÜN 116-165, ÜSTÜN-Problem 33-55, AKDOĞAN 197-273, KARAKAYA 133-178, YÜKÇÜ 75-130, BASIK 132-154, BÜYÜKMİRZA 113-122, CİVELEK 47-115 5 İlk Madde ve Malzeme Stok Değerleme Yöntemleri ELMACI 133-170, ÜSTÜN 116-165, ÜSTÜN-Problem 33-55, AKDOĞAN 197-273, KARAKAYA 133-178, YÜKÇÜ 75-130, BASIK 132-154, BÜYÜKMİRZA 113-122, CİVELEK 47-115 6 Direkt İşçilik Giderleri ve Özel Sorunların Çözümüne İlişkin Yaklaşımlar ELMACI 171-200, ÜSTÜN 166-219, AKDOĞAN 273-317, KARAKAYA 181-232, YÜKÇÜ 105-130, BASIK 155-176, BÜYÜKMİRZA 122-142, CİVELEK 89-118 7 Örnek Problem Çözümleri ELMACI 1-200, ÜSTÜN 1-75, BASIK 1-78 8 Genel Üretim Giderleri ELMACI 200-275, ÜSTÜN 220-309, ÜSTÜN-Problem 76-146, AKDOĞAN 353-484, KARAKAYA 363-427, YÜKÇÜ 163-216, BASIK 177-260, BÜYÜKMİRZA 143-182, CİVELEK 119-176 9 Genel Üretim Giderlerinin Dağıtım Yöntemleri ile Gider Merkezlerine Dağıtımı ELMACI 200-275, ÜSTÜN 220-309, ÜSTÜN-Problem 76-146, AKDOĞAN 353-484, KARAKAYA 363-427, YÜKÇÜ 163-216, BASIK 177-260, BÜYÜKMİRZA 143-182, CİVELEK 119-176 10 Genel Üretim Giderlerinin Hizmet Gider Merkezlerinden Esas Üretim Gider Merkezlerin Yüklenmesi ELMACI 200-275, ÜSTÜN 220-309, ÜSTÜN-Problem 76-146, AKDOĞAN 353-484, KARAKAYA 363-427, YÜKÇÜ 163-216, BASIK 177-260, BÜYÜKMİRZA 143-182, CİVELEK 119-176 11 Genel Üretim Giderlerinin Ürünlere Yüklenmesi ve Sipariş Maliyet Sistemi ELMACI 257-283, ÜSTÜN 266-348, ÜSTÜN-Problem 147-201, AKDOĞAN 353-484, KARAKAYA 462-526, YÜKÇÜ 219-284, BASIK 261-290, BÜYÜKMİRZA 183-199, CİVELEK 227-278 12 Safha (Evre) Maliyet Sistemi ve İşleyişi (Tek Safha) ELMACI 291-315, ÜSTÜN 349-390, ÜSTÜN-Problem 201-249, AKDOĞAN 454-484, KARAKAYA 503-576, YÜKÇÜ 287-377, BASIK 291-354, BÜYÜKMİRZA 199-217, CİVELEK 276-410 13 Safha (Evre) Maliyet Sistemi ve İşleyişi (Birden Fazla Safha) ELMACI 291-315, ÜSTÜN 349-390, ÜSTÜN-Problem 201-249, AKDOĞAN 454-484, KARAKAYA 503-576, YÜKÇÜ 287-377, BASIK 291-354, BÜYÜKMİRZA 199-217, CİVELEK 276-410 14 Üretim Kayıpları (Fire) / Bozuk / Kusurlu Mamul / Yan Mamul / Birleşik Mamul ELMACI 373-381, ÜSTÜN 391-425, ÜSTÜN-Problem 251-343, AKDOĞAN 413-430, KARAKAYA 421-457, YÜKÇÜ 421-457, BASIK 355-379, BÜYÜKMİRZA 444-456, CİVELEK 361-410               Ölçme ve Değerlendirme Sınavın Türü Değerlendirme Şekli Yüzdesi Tarih Ara Sınav Klasik Sınav % 40 10-17 Nisan 2023 (Tahmini) Final Sınavı Klasik Sınav       % 60 12 -20 Haziran 2023       

Canadian Institute for Knowledge Development (Cıkd)

  https://cikd.ca/ https://cikd.ca/publishing/ https://cikd.ca/former_associations/page/8/   Canadian Institute For Knowledge Development Canadian Institute for Knowledge Development (CIKD) is an international, multi-disciplinary research, publishing, consulting and training institute which is one of the most expert institutions of its kind. It is committed to organizing and developing educational events and conferences in different fields. It also encourages who wish to participate in academic conferences, and publish in peer-reviewed journals. CIKD also has in-depth activities related to publishing academics journals and proceedings.  This institute also develops quality business and finance research.  In this filed the institute aims to provide educators, business leaders, and public-sector decision-makers with applied and in-depth research in the fields of business trends in general and economy, finance, information technology and marketing and in particular. The research which is being conducted by CIKD specialists results in some certain outcomes which are very helpful for business leaders, state and local government agencies, public and private researchers, industrial organizations and chambers of commerce. CIKD’s journals include: International Journal of Organizational Leadership Marketing and Branding Research Management Issues in Healthcare System  Canadian Journal of Medicine This institute also holds series of courses with the highest academic and applied qualification available, especially in the fields of business, economy, finance, marketing, research methods and information technology.  We plan to provide solutions in our training programs which will allow learners the opportunity to learn how to solve the real -world problems and achieve new skills. – What we do in brief  Hold conferences and events  Conduct and provide research Organize professional trainings CIKD seeks to promote the quality of education by offering professional courses, holding related conferences and conducting research. Our brands in conferences consist of: INTERNATIONAL CONFERENCE ON NEW CHALLENGES IN MANAGEMENT AND BUSINESS (NCM) INTERNATIONAL CONFERENCE ON NEW TRENDS IN ENGLISH LANGUAGE TEACHING AND TESTING (NTELT) INTERNATIONAL CONFERENCE ON SOCIAL SCIENCE AND HUMANITY (SSH) INTERNATIONAL CONFERENCE ON NEW DIRECTIONS IN BUSINESS, MANAGEMENT, FINANCE AND ECONOMICS (ICNDBM) INTERNATIONAL CONFERENCE ON COMPUTER SCIENCE, COMMUNICATION AND INFORMATION TECHNOLOGY (CSCIT) INTERNATIONAL CONFERENCE ON INDUSTRIAL ENGINEERING AND OPERATION RESEARCH (IE)  Mission Our mission is to expand, deepen and spread knowledge, understanding, and expertise in different fields of science. We are committed to facilitate the required conditions for new knowledge dissemination, promote brilliant ideas, and provide high-quality services to expand the relationship between the researchers, technicians, businessmen, and entrepreneurs. Vision To achieve high global position in knowledge creation and expansion and to help the development of knowledge sharing as an effective tool for better future Aims and Objectives Canadian Institute for Knowledge Development aims: To identify new areas of study and research which is needed for development To offer the opportunity to create and expand network with other professionals and generate ideas to keep experts on a leading position in the competitive world To create a conductive environment for knowledge and experience sharing To offer efficient solutions for sharing scientific and experimental findings in various fields To conduct world class research and to offer holistic and realistic consultancy services To work effectively with universities, institutions and organizations, in order to conduct outstanding research and trainings; To provide comprehensive, holistic, high-quality and evidence-based trainings which nourishes strengths of learners in a diverse and inspiring environment.    

“Sarıkamış İçin Ölmeyi Bilmiyorsa Bir Adam Saruhanlı İçin Nasıl Yaşar?“

İlk Söz:  Dün olduğu gibi bugün de bütün bu acı ve yaralar, Türkiye’nin ve Türk Milleti’nin bekası için… Yoksa birer yazgı olarak kalsın diye değil….…. Aziz Şehitlerimizin Ruhları Şad Olsun ! .. Nurlarda Yatsınlar Cennet Ehli Onlar.... "Ana sana bu mektubu Allahuekber dağında yazıyorum. Galiba veda vakti geldi, hakkını helal et anam Elif kıza selamımı söyle. O cepheden bu cepheye atıldık, AŞK makamında bir türkümüz olmadı. Bu yüzden sevdamız gazi aşkımız şehittir. Bizim Elif kızın üstünden elim kalkmıştır gayrı hakkını helal etsin... Üzülme ana ağlama. Sarıhanlı nere Sarıkamış nere deme... Sarıkamış için ölmeyi bilmiyorsa bir adam Sarıhanlı için nasıl yaşar? Her seher vakti secde aydınlığında ki ak alnını öptüğümü bil ama beni öldü bilme... Ne diyor Yunus ata Ölürse ten ölür canlar ölesi değil ana..." "Hele söyle kurban olduğum hele söyle, Efim efim donarken gecenin ayazında, Nefesin buhar olup çıkarken son defa, ... Çıkmamış bıyıklarından buz sarkarken yiğidim, Elin mi önce dondu, yoksa ayakların mı? Kim düştü önce toprağa sen mi, arkadaşın mı? Doksan bin can düşerken bir bir yere... Yükselirken sessiz çığlıklar tekbirlerle birlikte, Kim düştü önce aklına anan mı? Hele söyle kurban olduğum... Yoksa yoksa balan mı? Şimdi ne zaman aklıma düşsen, Gözümden yüreğime gözyaşlarım buz tutmuş. Ne zaman seni ansam, İçim yanar, dışım donar, İçim dışım çığ tutar. Sarıkamış yalandır, borandır Sarıkamış, Sarıkamış ayazdır, destandır Sarıkamış, Sarıkamış evlattır tam doksan bin... Evladı buz kesmiş, evladı toprak olmuş, Tam doksan bin anadır Sarıkamış, Doksan bin anadır Sarıkamış... Yaradır Sarıkamış, Borandır Sarıkamış, Destandır Sarıkamış. Bedirhan Gökçe Son Söz:  22 Aralık 1914. Binbaşılıktan Erkân-ı Harbiye-i Umûmiye Reisliği ve Harbiye Nazır'lığına yükseltilen, ehliyetsiz, liyakatsiz, kifayetsiz, "Damat" İsmail Enver Paşa'nın emriyle, 78.000 Anadolu çocuğu, ardında binlerce yetim ve öksüz bırakarak Donarak ve Hastalık'tan şehit oldu. Sessizlik… Evet… Bir şeyleri daha iyi anlatabilmek için bazen “susmak” gerekir. Çoğu zaman konuşmaktan daha çok şey söyler… "Sevdikleri için ölümü göze almayanların sevmeyede, ölmeyede hakları yoktur" "Sarıkamış için ölmeyi bilmiyorsa bir adam Sarıhanlı için nasıl yaşar?" diyen Sarıkamış  şehitlerimize saygıyla ... Sonsöz:. Vatan: Şehitlerimizin bize emanetidir.  Malazgirt’le kapı açan Sultan Alparslan’dır, 1453’te çağı kapatan Fatih Sultan Mehmet Han’dır, Satıkamış'ta, Çanakkale’de ölüme koşan Mehmettir, 1923’te mührü vurulan Cumhuriyettir, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür, ceddimizin emanetidir... https://bit.ly/38lWnxq -------------------------- Bir Not: Gagavuz Türk‘ü, Hıristiyan’dır. Yunanistan’daki Karaman Türk’ü de, Hıristiyan’dır... Karaim ya da Hazar Türk’ü, Yahudi‘dir… Altaylar, Tengrici’dir... Saha-Yakut Türkleri Şaman‘dır... Uygur Türk‘ünün kimi Budist’tir... Azerbaycan Türk’ü ya da İran’ın Azeri Türk’ü Şii‘dir... Anadolu Türkmen‘i Alevi’dir... Dünyada ilk “Türk Derneği”, Macaristan-Budapeşte’de 1908 yılında açıldı. Üniversitelerde ilk Türkoloji kürsüsü 1870 yılında Budapeşte’de kuruldu... Macar Türklerini bilir misin?... Turan fikrinin nereden doğduğunu sanıyorsun?... Bugün... Gabor Vona‘yı da bileceksin!... Hâlâ Necip Fazıl mı okuyorsun?... Oysa Attila Jozsef‘i okumalısın!... Hadi Yusuf Akçura’yı, Sultan Galiyev’i bildiğini düşüneyim; Turar Rıskulov‘u ya da Ethem Nejat‘ı bilir misin?... Sahiden “sağ” nedir, “sol” nedir hiç kafa yordun mu?... Tarihindeki Türk milliyetçi hareketler sömürgeciliğe karşı çıkarken, senin neoliberalizme/ vahşi kapatilizme karşı neden hiç sesin çıkmıyor?... Evet sen kardeşim!... Bak sana bir Türk efsanesini hatırlatayım... Cengiz Aytmatov’u bilirsin. Kırgız Türk’ü... Türk birliğinin yılmaz savunucusu. Dünya edebiyatına armağan ettiğimiz Lenin ödüllü usta bir kalem... 1980 yılında yazdığı bir romanı var: “Gün Olur Asra Bedel”. Okudun mu?... Kişinin, öz köküne yabancılaşmasını anlatır. Bunu Türk “Mankurt Efsanesi”ne dayandırır. Efsaneyi birlikte okuyalım: Juan-Juan adlı barbar bir toplum, tutsak ettiği kişileri işe yarar köleler haline getirmek için belleklerini silerek “mankurt” haline getirirmiş !... Bir insanı “mankurt” yapmak istediklerinde bak ne yaparlar: - Tutsak kişinin saçları iyice kazınır, - Kafasına devenin boyun derisi gerdirilerek geçirilir, - Tutsak başını yerlere vurmasın diye bir kütüğe bağlanır, - Yürek parçalayan çığlıkları duyulmasın diye elleri ayakları bağlı olarak ıssız bir yerde sıcak güneş altında dört beş gün aç susuz bırakılır, - Sıcağın etkisiyle deve derisi büzülür ve bir mengene gibi kafayı sıkıştırır, - Deve derisinin artık kafa derisiyle bütünleşmeye başlamasıyla kazınan saçlar yeniden uzamaya başlar, - Fakat, deri kafaya o kadar yapışır ki, zaten sert olan deve derisi sıcağın etkisiyle iyice sertleşir ve uzayan saçlar deriyi delip uzamasına devam edemez, - Bu nedenle saçlar kafanın dışı yönünde değil, içine doğru uzamaya başlar, - Sıcaktan büzüşen deve derisinin kafatasına yaptığı baskı ve kafanın içinde ters yönde uzayan saçların kafatasını delip, beyne doğru ilerlemesiyle tutsak kişi büyük acılar çeker, - Beşinci günün sonunda tutsakların çoğu ölür, - Sağ kalan tutsak ise zamanla kendine gelir; yiyip içerek gücünü toparlar. - Ama o artık bir insan değildir; ölünceye kadar geçmişini hatırlamayan “mankurt” olmuştur. Artık hafızası yoktur... Kim olduğunu, hangi soydan geldiğini, anasını, babasını ve çocukluğunu bilmez hale gelir. Artık düşünemez... İnsan olduğunun farkında değildir. Ağzı vardır, dili yoktur. Kaçmayı dahi düşünmeyen, hiçbir tehlike arz etmeyen bir köledir sadece. Bilinci, benliği olmadığı için, sadece efendisine boyun eğen bir köle... Evet... Mankurt, için önemli olan tek şey efendisinin emirlerini yerine getirmektir... Akıl yoksunluğunu ifade eden “mankurtlaşma” artık bir kavram olarak kullanılmaktadır... Anadolu’da “mankafa” derler !... Kimbilir... Belki de Cengiz Aytmatov “Bozkurtları” uyarmak istemektedir... Anlayana... Bilmeyenler için : Türk tarihinde ‘Bozkurt’ bir semboldür, idoldür. Öyle sadece bir partinin, grubun sembolü değildir. Biz çöl takımından değiliz, steplerden gelen bir milletiz. O yüzden kurt bizim için mühim ve manalı bir semboldür. Ecnebiler de Atatürk’e ‘Mavi gözlü Bozkurt’ diye hitap ederlerdi . Bu minvalde bir kelam daha ekleyeyim : "Tarihte Atatürk'e düşman olup da Türk'e dost olan çıkmamıştır! Atatürk, Türk Milletinin mavi gözlü bozkurtudur."

Türklerin Tarihi - Pasifik’ten Akdeniz’e 2000 Yıl Türkler

Türklerin Tarihi - Pasifik’ten Akdeniz’e 2000 Yıl Türkler  Jean-Paul Roux, kaderleri dünyanın tüm eski halklarının kaderi ile harmanlanmış Türklerin serüvenini kitabında on beş bölümde anlatır. Dergâh Yayınları’ndan çıkan Türklerin Tarihi - Pasifik’ten Akdeniz’e 2000 Yıl Türkler adlı bu eserde insanlık tarihinde Pasifik’ten Akdeniz’e, Pekin’den Viyana’ya uzanan 2000 yıllık tarih işlenmektedir. Kaderleri dünyanın tüm eski halklarının kaderi ile harmanlanmıştır. Türk Olgusu ile başlayıp Kuzeyin Barbarları ve Hunlar, Türklerin ortaya çıkışı, İlk Çağ ve Orta Çağ başında Türk Uygarlığı, Uygurlar, İslâmiyet’in kabulü, Selçuklu dünyası, Müslüman dünyada Türkler, Moğol egemenliğinde Türkler, Timur depremi, düşüşler ve yükselişler, büyük imparatorlukların doğuşu, 17.yüzyıldaki yükseliş ve çöküş, “Çöküş ve Diriliş” başlıkları ile devam eden bölümleri merak, heyecan ve ilgi ile okuyacağınızı düşünüyorum. Tarih araştırmaları, belli bir noktadan başlayıp günümüze yaklaştıkça sayfa sayılarını arttırarak ters piramidi andıran bir özellik gösterir. Bu kitapta ise durum tam tersi; Türk tarihinin az bilinen fakat Türklerin çok önemli roller oynadıkları ve dehalarını sergiledikleri dönemlerine çok daha fazla yer ayrılmış. Tarihe ilgisi olanlar 16. ve 17. yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu’nun şanlı günlerini ya da Hindistan’daki Büyük Moğol İmparatorluğu’nun yükselişini sağlayan zaferleri gayet iyi bilirler. Bu kitapta ise Miladın başlangıcından 1400’lü yıllara kadar olan ve çoğumuzun bilgi sahibi olmadığı yüzyıllar uzun uzun anlatılmış. Türkiye Türkleri kuşkusuz büyük Türk ağacının en sağlam dallarından biri ama bu ağaçta daha pek çok dal var. Tarih boyunca farklı isimler taşıyan ama Türkçe konuşan pek çok halka rastlamaktayız. Hiong-nular, Hunlar, Uygurlar, Selçuklular, Memluklar, Kıpçaklar, Timuroğulları, Büyük Moğollar, Osmanlılar… Bugün de Türkler pek çok devlet altında farklı isimlerle isimlendirilmişlerdir. Bu konuda bilgisiz biri bu halkların ortak kaynağını adlarına bakarak tahmin edemez, değil mi? Türkler, Türkmenler, Kırgızlar, Özbekler, Tatarlar, Azeriler, Kazaklar, Yakutlar, Çuvaşlar, Başkırtlar… Türklerin insanlık serüvenindeki rolleri, hep temel roller olmuştur. Bu nedenle insanlık serüvenini Türklere büyük bir yer ayırmadan anlatmak imkânsızdır. Osmanlı İmparatorluğu’nun özellikle 16. yüzyılda dünyanın en büyük gücü olduğu bilinir ama buna karşılık Türklerin göçebe sürülerinin Mançurya’dan Macaristan’a tüm Avrasya bozkırlarını baştan aşağı sardığı, Türklerin Avrupa ve Uzakdoğu’yu saldırılarıyla bunalttığı, Hindistan’a pek çok akın yaptıkları, bu akınların çılgınca korkulara neden olduğu, Ruslara boyun eğdirdikleri ve egemenliklerini Pekin’e, Delhi’ye, Kabil’e, İsfahan’a, Bağdat’a, Kahire’ye, Şam’a, Konstantinapolis’e, Tunus’a, Cezayir’e kadar yaydıkları ise pek bilinmez. Bilmediklerimizi işaretlemek için kitaptan bir kontrol listesi çıkartabiliriz: Türk topluluklarının bozkır sanatını, Sibirya’da Yenisey kıyılarına, Çin sınırlarına kadar yaydıklarını; Long-men mağaralarında ki heykelleri diktiren Çin Vey Hanedanlığı’nın aslında bir Türk hanedanlığı olduğunu… Kahire’deki İbni Tolun Camii’nin bir Türk tarafından yaptırıldığını… Hindistan Agra’da benzersiz Tac Mahal’in Türk kanı taşıyan bir prensin eşi için yaptırdığı bir anıt mezar olduğunu, Fransızcada “kiosque” adıyla bilinen halka açık müzik ya da gazete bayilerinin Türklerin “köşk” adını verdikleri gösterişli binalardan geldiğini, Hollandalıların Avrupa’ya Boğaziçi’nden taşıdıkları “lale”ye, “tulipe” adını, bu çiçeğin taç yapraklarının bir türbanı andırmasından dolayı “tülbent” sözcüğünden yola çıkarak verdiklerini, Avrupa’da kahvaltıların baş tacı “croissant”lara Türklerin bayraklarındaki hilalden esinlenerek şekil verildiğini biliyor musunuz? Ve toplumların haritalarının yanı sıra kültür ve sanatlarının da Türklerden ne derece etkilendiğini gösteren yüzlerce örnek… Bildiğimiz ve bilmediğimiz, farkında olduğumuz ya da olmadığımız..   Jean-Paul Roux, din ve sanat tarihçisi olarak yarım yüzyıl boyunca zamanın değişkenlikleri içinde Türkleri, Türk deyince akla ne geldiğini, ne gibi fikirler oluşturduğunu araştırmış. Mağrip’ten Ganj’a, Belgrad’dan Pekin’e Türklerin egemenlik kurduğu tüm toprakları ziyaret etmiş. Bu 2000 yıllık tabloda Türk adını almış bir insan topluluğunun büyük, olağanüstü ve eşsiz serüvenine tüm okurları davet ediyor. Türkler, insanlık tarihinde Pasifik’ten Akdeniz’e, Pekin’den Viyana’ya uzanan 2000 yıllık tarih demektir. Kaderleri dünyanın tüm eski halklarının kaderi ile harmanlanmıştır. Yazara göre Türk, Türkçe konuşandır. Bu noktada Moliere’nin “Kibarlık Budalası” yapıtındaki bir cümlesini yazmadan geçemeyeceğim: “Şu Türkçe ne hayran kalınacak bir dil, az sözcükle çok şey söyler.” İslâmiyet’in doğuşuyla da yeni bir dönem başlar Tükler için. Hicret çağı sadece Müslümanları ilgilendirmiyor, geniş bir coğrafyada pek çok halk ve inancı da etkiliyordu. İlk Çağ ve Orta Çağ başında Türk uygarlıklarında herhangi bir sebep ile ya da mevsimsel olarak yapılan yolculuklar arabalar ya da kızaklar ile yapılırdı. Kızaklardan yazıtlarda söz edilmiş olup oyma resimlerde de tasvir edilmişlerdir. Türkler Orta Asya devesi ya da Baktriyan devesi denilen iki hörgüçlü ve soğuğa dayanıklı develere sahiplerdi fakat bu hayvanları sadece ticari faaliyet için kullanıyorlardı. Türklerin tercihi at ve hayvan koşulan arabalardan yanaydı. Bu binek, batı bozkırlarında rakipsiz hüküm sürüyordu. Öküzlerin çektiği bu arabalar, onları “yüzlercesi aynı zamanda, düz bir çizgi halinde ağır ağır ilerler durumda” gören Clarke gibi seyyahlara çarpıcı gelen dikkate değer bir görsellik sergiliyordu. Pazırık’ta bir mezarda rastlandığı gibi bu arabaların boyutları son derece büyüktü. Çinlilerin binlerce yıldır “Hun” diye adlandırdıkları bu barbarlar, gizemli görünen nedenlere boyun eğerek -ki bunlar buzullaşma, aşırı nüfus artışı, açlık, salgın hastalıklardır- hiç durmaksızın yer değiştirirler; bir ortaya çıkar bir kaybolurlar; kah bir araya gelip kah dağılırlar. Çin’e, İran’a saldırmakta, sonra da arkalarında sayısız ölünün yattığı taş yığınları bırakarak kaçmaktadırlar. Bu boyun eğdirilemez biniciler, atlarıyla âdeta tek vücut hâlindedirler, seyredenler onların atın üstünde doğup bir daha hiç inmediklerini zanneder. Atları için eyeri, üzengiyi ve koşumu icat etmişlerdir. En sivri çelikten ve son derece keskin olan okları, yine eşi benzeri olmayan yaylarıyla diğer herkesten uzağa ustalıkla atarlar. Böyle bir donanım ve silahla hiç yenilmez olarak aşağı yukarı iki bin yaşamlarını sürdüreceklerdir. Kırgızlar varlığı kesin olarak bilinen ilk Türk halklarındandır. Kırgızlar, bugünkü Minusinsk ve Abakan şehirlerinin bulunduğu bölgedeki verimli zengin vadilere yerleşmişlerdir. Bizlerin doğal olarak çok ıssız olarak hayal ettiğimiz bu bölge, uzak başka bölgelerle sıkı olmasa da ilişki içindedir. Güneyde kendilerinden Gobi Çölüyle ayrılan Çin ve Tibet’le batıdaysa önceleri Bizans, daha sonraları ise Arap dünyalarıyla ilişkilerini sürdürmüşlerdir. Kırgızların Çinlilerle kurdukları ilişkiler, Kırgız ülkesinde bulunan yıllıklar ve paralar ile kanıtlanmıştır. Ayrıca arkeolojik kazılarda çıkarılan 7.yüzyıl Budist tapınaklarına ait çanların üzerindeki Çince yazılar ya da Abakan’da bulunan çinileri, Türklere özgü “damga” (tamga: Türklerin mülkiyetindedir) motifleriyle süslü Çin tarzındaki bir köşkün varlığı da kanıt olarak gösterilebilir. Tarihteki ilk Türkler, Veylerin kendilerine karşı 458 yılında yaptıkları saldırılar sonucunda zayıf düşen Juan-Juanlar (Avarlar), yeniden bağımsızlıklarını elde etmek için sabırsızlanan Tölöslerin sürekli isyanlarına karşı koymak zorunda kalırlar. (503, 516, 521). Bu yılmaz isyankârlar tek başlarına başarılı olamayınca komşularını da bu ayaklanmaya katmaya karar verirler. Altay kabilelerinden biri 546’da Tölöslerin bu planlarından haberdar olur ve onları Juan-Juanlara ihbar eder, ayaklanma başlamadan bastırılır. Tarih sahnesinde ilk kez bu nokta da boy gösteren bu boyu önceleri adının Çince yazılışı olan Tu-kiu adıyla tanıyoruz. Bu adın içinde ya tekil olan Türk ya da büyük bir olasılıkla çoğulu olan Türük kelimesi gizlidir. Yaklaşık 581 yılına ait bir yazıtın ortaya koyduğu gibi bu sözcüğün Sogdcası Trwk’tür. En sonunda bu isim, gerçek haliyle Türk ya da Türük yazılımıyla, 8. yüzyıla ait büyük yazıtlarda yer alır. Türk kelimesi “güçlü” ya da “güçlüler” anlamına gelmektedir. Bu isim ilerde yalnızca kendi coğrafyasında değil tüm dünya da büyük bir şöhrete sahip olacaktır. Çünkü günün birinde Müslümanlar Tu-kiulerden başka boylarında aynı dili konuştuğunu fark edip hepsine Türk ismini verir. Türklerin önemli liderlerinden biri olan Bumin Kağan’dan bir örnek ile Türklerin deha, cesaret ve azmini, bu yılmazlıklarının neticesinde pek çok imparatorluk kurmuş olduklarını anlamaya çalışalım: Bumin Kağan olarak tanınan, Çinlilerin ise Tu-men olarak tanıdığı Tu-kiulerin lideri, Juan-Juanların kağanına yaptığı hizmetin farkındadır ve karşılık olarak kızlarından biri ile evlenmek ister. Bu duruma öfkelenen kağan, “Sizler Altay Dağları’nda bizim silahlarımızı imal eden demirci kölelerimiz değil misiniz?” diyerek Bumin’i reddeder. “Demirci”, bu kelime çok önemli. Türkler yalnızca hayvan yetiştiricisi değil, aynı zaman da nefis bozkır sanatı eserleri ortaya koyacak kadar usta maden işleyicileridir. Bumin, bu cevap karşısında çok kırılır. Köle öyle mi? Derhal elçilerinden birini Vey Hanedanı’ndan bir prensesi istetmek için Çin sarayına gönderir. Onun gözünde bu Vey prensesi, Avar prensesi ile eşdeğerdir. Üstelik bu ilişki Çin İmparatorluğu’nun yardımlarından faydalanma imkânı verecektir. İmparatorun damatlığına erişen Bumin, artık hıncını engelleyemez ve başkaldırır. Bumin’in ordusu Juan-Juanlar ile ilk karşılaşmasından tam bir zaferle çıkar. Juan-Juanların kağanı kederinden ölür ve imparatorluğu yok olur (552). Bumin “kağanlık” sanını kendi üzerine geçirerek Kuzey Moğolistan’daki nehir yörelerine daha doğrusu “Ötüken Tepesi’nin kutsal ormanı” denilen yere yerleşir. Türkler Ötüken Ormanı için şu şarkıyı söyler: “Ondan daha üstün hiçbir şey olamaz… Eğer orada yaşıyorsan sonsuz krallığın sahibi olarak kalacaksın demektir.” ---------------------- Referans:  İkbal Çobanoğlu  https://bit.ly/3eMID68  

“Times Higher Education” (The) Sıralamalarında Üniversitelerimiz

   Türkiye'de bazı seçkin /başarılı  üniversitelerin  veri sağladığı başlıca üç şirket arasında Times Higher Education (THE), Quacquarelli Symonds (QS) ve Clarivate (US News & World Report küresel üniversite sıralaması için) yer alıyor. THE Dünya Üniversite Sıralaması (THE World University Rankings), üniversiteler tarafından sağlanan öğrenci, mezun ve öğretim üyesi sayıları gibi verilerin yanı sıra bilimsel araştırma projelerine ve endüstri-sanayi işbirliği çerçevesindeki projelere, ilgili yıl içinde aktarılan fon tutarına ve üniversite toplam bütçelerine ilişkin veriler ile ayrıca THE’nın Scopus veri bankasından aldığı yayın/atıf gibi bibliyometrik veriler üzerinden oluşturuluyor. Bunun yanında bölgesel ve konu/alan bazlı sıralamalar da yapılıyor. THE ayrıca 2019 yılında Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (UN Sustainable Development Goals) doğrultusunda üniversitelerin çevresel ve sosyal sürdürülebilirlikle ilgili alanlarda toplumsal etkilerini ölçmek üzere yeni bir sıralama türü de (THE University Impact Rankings) geliştirdi. THE Dünya Üniversite Sıralaması göstergeleri eğitim/öğretim (öğrenme ortamı), araştırma (hacim, gelir, itibar), atıf (araştırma etkisi), sanayi geliri (bilgi transferi) ve uluslararası görünüm (öğretim elemanları, öğrenciler ve araştırma) olmak üzere detaylarını notlar kısmında görebileceğiniz beş temel ayaktan ve ayakların altında yer alan 13 göstergeden oluşuyor [1, 2]. Temel ayakların değeri ve puanları onları oluşturan göstergelerin (metriklerin) ağırlıklı olarak birleştirilmesiyle hesaplanıyor ve üniversitenin puanı ve sıralaması belirleniyor [2]. THE sıralamasında Türkiye’nin önde gelen üniversiteleri THE Dünya Üniversite Sıralamasında [3] Boğaziçi Üniversitesi 2016-2019 arasında Türkiye’deki kamu üniversiteleri içinde birinci sırada; 2019-2020 ve 2020-2021 akademik yıllarında ise ikinci sırada yer alıyor. Aynı zamanda, tüm dünya üniversiteleri içinde 2016-2017 ve 2017-2018 sıralamalarında 401-500; 2019-2020 sıralamasında 501-600; 2020-2021 sıralamasında ise 601-800 bandında bulunuyor. Türkiye’nin önde gelen diğer üniversitelerinin THE sıralamasında 2016/17-2021 yılları arasındaki değişimi incelendiğinde Sabancı Üniversitesi’nin 301-350 bandından 501-600 bandına; Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin 601-800 bandından 801-1000 bandına; İstanbul Teknik Üniversitesi’nin 501-600 bandından 801-1000 bandına; Koç Üniversitesi’nin 251-300 bandından 401-500 bandına; İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi’nin ise 351-400 bandından 601-800 bandına inmiş olduğu görülüyor. Sadece 601-800 bandında olan Hacettepe Üniversitesi 2018-2019 akademik yılında 501-600 bandına yükselmiş ve son 3 yıldır da aynı bantta yer aldı. Times Higher Education (THE) Asya Üniversiteleri Sıralaması’nda toplamda 200 üniversite değerlendirmeye alınmış. Times Higher Education (THE) Asya Üniversiteleri Sıralaması, araştırma odaklı üniversiteleri eğitim, araştırma, bilgi transferi ve uluslararası görünüm göstergeleri üzerinden değerlendiren önemli bir performans sıralaması olarak kabul ediliyormuş.. Söz konusu sıralamada Asya kıtasında yer alan ülkelerdeki üniversiteler, Türkiye, İsrail, İran, Suudi Arabistan,  Lübnan, Ürdün, Umman, Pakistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni de kapsayarak yer almış..  THE Asya Üniversite Sıralamasına göre Türkiye’den  ilk 100 sıralamasına  5 üniversite ; Sabancı Üniversitesi 48 sıradan 68 sıraya, Çankaya Üniversitesi 65.sıradan 80.sıraya, Koç üniversitesi 74.sıradan 73.sıraya.Bilkent Üniversitesi 100.sıradan 129.sıraya,diğerleri ise; Hacattepe 118.sıradan 125.sıraya,İstanbul Teknik 137.sıradan 163.sıraya,Boğaziçi Üniversitesi ise 138.sıradan 167.sıraya ,ODTÜ 172. sıradan 201*250 bandına düşmüş.İstanbul Üniversitesi 250 bandında Sırada yerini korumuş... Times Higher Education bu yıl tüm dünyadan 800 üniversiteyi değerlendirdiği THE Dünya Üniversiteler Sıralaması 2019/2020 metodolojisinde değişiklikler yapmış. Bu değişiklikler (THE) Asya Üniversiteleri Sıralaması’nın sonuçlarını doğrudan etkilemiş.... Bilimsel yayın / atıflar ile ilgili Web of Science veritabanı yerine, daha fazla veriyi içeren ve İngilizce dışındaki dillerde de yayınların bulunduğu Scopus veritabanı kullanılmış.... Bu yıl uygulanan anket çalışması, daha geniş bir coğrafi dağılıma ulaşacak şekilde ve geçtiğimiz yıllarda dokuz olan dil sayısı 15’e çıkartılarak gerçekleştirilmiş. Yüksek öğrenim ile ilgili dünyanın en saygın üniversite sıralamaları arasında kabul edilen THE; öğrenciler, öğretim üyeleri, üniversite yöneticileri, iş dünyası ve devletler tarafından güvenilir bulunan kapsamlı ve dengeli karşılaştırmalar yaparak çalışmalarını; Eğitim, Araştırma, Atıf, Uluslararası Görünüm ve Sanayi Gelirlerinden oluşan 5 boyut altında yer alan 13 farklı parametreyi esas alarak oluşturmaktaymış. THE sıralamaları, uluslararası modern üniversitelerin temel görevleri olan bu beş boyutu inceleyen dünyadaki tek sıralama olarak gösteriliyormuş. Öyle yazıyor... THE yetkilileri, boyutların hepsinin dengeli olması gerektiğini vurgulayarak, en önemlisinin araştırma atıf sayısı ve üniversitelerin uluslararası alanda bilinirlikleri yani itibar kriteri olduğunun altını çiziyor...Öyle yani... Times Higher Education’ın (THE) dünya üniversiteleri sıralamalarında ilk 200’e, 2015’te Türkiye’den 4 üniversite girmişti. Son sıralamada ise, bırakın ilk 200’ü, ilk 300’e giren üniversitemiz bile yok. Bu 4 yıl içinde ne oldu? Son 8 yılda en az 5 defa THE sıralamalarına girebilen üniversitelerimizin sıralamalardaki yerleri aşağıdaki tabloda: THE Sıralaması 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018 2019 ODTÜ 276-300 201-225 201-225 85 501-600 601-800 601-800 601-800 Boğaziçi 301-350 276-300 199 139 401-500 401-500 401-500 501-600 İTÜ 276-300 276-300 201-225 165 501-600 501-600 601-800 601-800 Sabancı - - - 182 351-400 301-350 351-400 351-400 Bilkent 201-225 226-250 226-250 201-225 351-400 351-400 401-500 501-600 Koç - 226-250 276-300 301-350 251-300 251-300 301-350 401-500 2015 listesine bakıldığında, önceki iki yılda 201-225 arasında olan ODTÜ’nün o yıl ciddi bir çıkış ile ilk 100’e giren ilk Türk üniversitesi olduğu görülüyor. Boğaziçi’nin üç, İTÜ’nün ise iki yıldır gösterdikleri sürekli yükselmeler de dikkat çekiciydi. Sabancı’nın ise daha önce ilk 400’de olmadığı halde o yıl ilk 200’e girebilmiş olması da büyük bir başarı olarak değerlendirildi. THE bu çıkışların nedenlerini şöyle sıralamaktaydı: ülkemizden çıkan yayınların doğru kuruluşlara atfedilmesi (geçmişte üniversitelerimizin bazı yayınları çeşitli nedenlerle sayılmamış olmalı), üniversitelerimizin dünyada bilinirliklerinin artması, uluslararası yönlerinin güçlenmesi ve araştırma etkilerinin artması. Ancak maalesef sıralamalardaki başarılarımız kalıcı olmadı, 2015 listesinde köklü üç devlet üniversitemiz ODTÜ, Boğaziçi ve İTÜ 2016 listesinde ilk 400’den düştü. Listedeki üç vakıf üniversitesinin sıralamaları da belirgin ölçüde geriledi. Bir önceki sıralamada ilk 100’de olan ODTÜ, 2016 sıralamasında ilk 500’e bile giremedi. Üniversitelerimiz bir yılda ciddi bir şekilde kötüleşmediklerine göre, bu farklılıkların nedenini THE’nin değişen sıralama metodolojisinde arayabiliriz. 2016’da THE sıralama metodolojisinde yapılan değişikler, üniversitelerimizin sıralamasını iki şekilde (olumsuz yönde) etkiledi: Geçmişte Web of Science veri tabanını kullanan THE, bu yıldan itibaren çok daha fazla dergiyi tarayan Scopus veri tabanına geçti. Böylece farklı dillerde yazılan makalelerle kredi almak mümkün hale geldi. Ülkemizdeki birçok üniversitenin tayin/terfi kriterleri Web of Science odaklı olduğundan, bu değişiklik başka ülkelerin üniversitelerinin yukarılara çıkmasına neden oldu. THE 1000’den çok yazarın ortaklaşa yazdığı, 649 adet makaleyi veri tabanından çıkardı. Ülkemizdeki birçok akademisyen CERN işbirlikleri sayesinde bu çok-yazarlı makalelerin yazarlarındandırlar. Bir makaleden 1000’in üzerine okulun makale ve atıf kredisi aldığını farkeden THE 2016’dan itibaren bu makaleleri dışlamaya karar verdi. (Bu makaleler özellikle alt sıralardaki okulların sıralamasını çok değiştirebilirler. Bu nedenle, 1000+ yazarlı makalelerin sıralama çalışmalarına dahil edilmesi kanımca sakıncalıdır. Türkiye’de yapılan en kapsamlı sıralama olan URAP da bu makaleleri dışlıyor.) Görünen o ki, 2016’dan sonra üniversitelerimiz THE dünya üniversiteleri sıralamasında yukarılara tırmanmakta zorlanacaklar ve belki de sadece yöresel sıralamalarda veya genç üniversite sıralamalarında kendilerine üst sıralarda yer bulabilecekler. Peki, 2016’dan bu yana ne oldu? THE’nin Türk üniversiteleri sıralamasında ilk 3 hep vakıf üniversiteleri oldu, Devlet üniversiteleri arasında Boğaziçi en yüksek sıralamaya sahip olmayı sürdürdü, Sabancı 351-400 grubunda kalmayı başardı, Koç 251-300 grubundan önce bir alt gruba sonra üç alt gruba düştü, Bilkent 351-400 grubundan önce bir alt gruba sonra iki alt gruba düştü, Boğaziçi 401-500 grubundan bir alt gruba (501-600 grubuna) düştü İTÜ 501-600 grubundan bir alt gruba (601-800 grubuna) düştü, ODTÜ 501-600 grubundan bir alt gruba (601-800 grubuna) düştü. Özetle, 2016’dan 2019’a gelirken sadece bir üniversitemiz 2016’daki sıralamasını korudu; üçü bir alt gruba, biri iki alt gruba, biri de üç alt gruba düştüler. 2015 sıralamasından 2016’ya geçerken üniversitelerimizin sıralamada radikal olarak aşağılara düşmesinin nedeni metodolojinin değiştirilmesi idi. Peki 2016’dan bu yana üniversitelerimizin genellikle düşüşte olmalarının nedeni nedir? Bu soruyu cevaplayabilmek için önce THE kriterlerine, sonra da sıralamalara dikkatlice bakmak gerekecek. THE sıralamasında 5 temel alanda toplanmış 13 kriter kullanılmakta: Eğitim (%30) bilinirlik anketi (%15) öğrenci-hoca oranı (%4.5) doktora-lisans diploma oranı (%2.25) verilen doktora sayısının öğretim görevlisi sayısına oranı (%6) kurumsal gelir (%2.25) Araştırma (%30) bilinirlik anketi (%18) hoca başına makale sayısı (%6) hoca başına araştırma geliri (%6) Atıflar (araştırmanın etkisi) (%30) Uluslararasılık (%7.5) uluslararası/ulusal ogrenci orani (%2.5) uluslararası/ulusal hoca orani (%2.5) uluslararası ortak yazarli makale orani (%2.5) Endüstri gelirleri-inovasyon (hoca başına endüstriden sağlanan gelir) (%2.5) THE kriterlerinin, başka bazı sıralamalara (örneğin ARWU ve URAP) göre daha kapsamlı olduğunu gözlemliyoruz. Öte yandan eğitim kriterinin ağırlığının yarısı, araştırma kriterinin ağırlığının ise yarısından fazlasının sübjektif anket sonuçlarından geldiğini de vurgulamak gerek. Yani THE sıralamasında kullanılan ağırlıkların üçte biri akademisyenlerin üniversiteler hakkında ne düşündüklerine dayanıyor. Ankete katılan her akademisyen, kendi alanında en iyi olarak düşündüğü (sadece) 15 üniversiteyi sıralıyor. Kanımca bu nokta THE sıralamalarının en sorgulanabilir yanını oluşturuyor. Kriterlere dikkatlice baktığımızda, üniversitelerimizin çok yukarılara çıkmasının çok zor olduğunu çıkarabiliriz. Bilinirlik anketlerinde, Batı’daki üniversitelerle kıyaslandığında çoğu yeni ve küçük olan üniversitelerimizin çok iyi sonuçlar almasını beklemek fazla iyimserlik olur. Türkiye’deki yüksek öğrenci-hoca oranlarını ve doktora yerine lisans ağırlıklı eğitim politikalarını da düşünürsek, özellikle devlet üniversitelerimizin eğitim kriterinden yüksek puanlar almasını bekleyemeyiz. Ülkedeki yükseköğrenim tarihçesine ve kültürüne bakıldığında uluslararasılık kriterinden de yüksek performans beklemek makul değildir. Özetle, üniversitelerimizin THE sıralamasında çok yukarılarda olmasını beklememeliyiz. Şimdi, üniversitelerimizin bu kriterler altındaki (100 üzerinden) puanlarına bakalım. Eğitim 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018 2019 ODTÜ 37 50.8 39.2 45.5 29.9 27.3 28.6 26.4 Boğaziçi 24.5 35.4 20.5 28.5 21.9 20.9 21.5 22.2 İTÜ 25.1 34.9 26.2 30.2 19.2 24 22.5 23.6 Sabancı - - - 26 22.3 24.3 23.2 27.3 Bilkent 27.9 34.7 24.4 28 23.5 23.4 23.3 22.2 Koç - 20.4 16.6 21.6 21.2 25.2 25.7 25.6     Araştırma 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018 2019 ODTÜ 28.9 46 30 36.9 17.3 19.5 20.6 21 Boğaziçi 19.7 33.9 22.8 27.6 19.2 23.8 21.4 22.5 İTÜ 18.2 25.5 19.2 36.9 25.8 24.6 24.2 27.1 Sabancı - - - 27.1 32.3 32.9 35.2 35.6 Bilkent 22.3 30.5 26 27.7 18.6 19.9 20.3 21.7 Koç - 22.3 17.1 24.4 27.1 29.8 32.1 32.8     Atıflar 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018 2019 ODTÜ 35.1 44.6 56.4 92 28.8 31.4 31.9 28.3 Boğaziçi 45.7 48.1 88.2 96.8 45.4 55.7 57.3 56.1 İTÜ 48.9 52.9 82.3 79.7 26.5 32.4 33.5 32.9 Sabancı - - - 88.5 52.8 61.6 62.1 56.3 Bilkent 60.8 60.1 69.2 76 64.1 68.3 67.1 59.4 Koç - 79.2 72.1 58.5 74.9 70.3 65.2 55.1     End. gelir 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018 2019 ODTÜ 43.2 50.6 57 55.2 60 58.8 61.2 66.4 Boğaziçi 34.7 38.4 45.9 47.7 57.1 57.4 55.1 60.3 İTÜ 99.1 98 68.2 51.1 72.1 100 100 100 Sabancı - - - 42.9 70 77.7 87.8 95.5 Bilkent 29.4 39.9 46.6 46.4 36.4 39.7 42.8 39.5 Koç - 37.9 41.1 50.6 82.4 81.9 84.3 79.4     Uluslararası 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018 2019 ODTÜ 23.5 28 31.2 38.7 26.7 27.8 29.4 29.9 Boğaziçi 36.2 36.7 49.8 54.1 38.3 45.4 47.7 46 İTÜ 18.9 20.8 35.7 37.3 22.9 24.8 25.6 26.1 Sabancı - - - 44.6 42.7 46.7 46.6 48.4 Bilkent 48.5 42 43.7 44.6 47.5 51.9 55.6 61 Koç - 52.8 57.8 49.8 53.5 54.4 53.8 53.8   Bu tabloların kanımca en ilginç yanı puanların değişkenliğidir. Örneğin ODTÜ’nün eğitim puanı 37’den 51’e çıkıp hemen sonraki yıl 39’a düşmüş, sonra 46’ya çıkıp, sonraki yıl yeniden 30’a sonra da 27’ye düşmüştür. Benzeri bir şekilde ODTÜ’nün araştırma puanı 29’dan 46’ya fırladıktan hemen sonraki yıl 30’a düşmüş, sonra yeniden 37’ye çıkmıştır. ODTÜ gibi eski ve köklü bir üniversitenin puanlarının bu kadar hızlı inip çıkması ölçümde veya verilerde sorunlar olabileceğini akla getirmektedir. Öngörmüş olduğumuz gibi, üniversitelerimizin eğitim ve araştırma puanları oldukça düşüktür. Tablodaki tüm eğitim puanlarının ortalaması 26.7, araştırma puanlarının ortalaması ise 26.1’dir. Buna karşılık atıf puanlarının ortalaması 58’dir. Bu 3 kriterin sıralamanın %90’ını oluşturduğu düşünülürse, üniversitelerimizin performanslarını büyük ölçüde atıfların belirlediği ortaya çıkar. Tablolardaki üniversitelerimizin atıf puanı ortalaması 2018’de 52.9 iken 2019’da 48’e düşmüştür. En başarılı olduğumuz kategorideki bu düşüş, 2019’daki düşüşleri açıklamaya yeterlidir. 2016 yılındaki metodoloji değişikliğinin üniversitelerimizin performansına etkisi çok net bir şekilde görülmektedir. Tablodaki 6 üniversitemizin atıf puanlarının ortalaması 2015’ten 2016’ya geçildiğinde 82’den 49’a düşmüştür. Özellikle ODTÜ 65 puan, İTÜ 53, Boğaziçi ise 51 puanlık düşüşler görmüşlerdir. Metodoloji degisikliğinin ilk defa uygulanmış oldugu 2016 yılından bu yana ise: 6 üniversitemizin ortalama eğitim puanı 23’den 24.6’ya çıkmıştır. En büyük değişim İTÜ ve Koç’un 4.5 puanlık çıkışlarıdır. Ortalama araştırma puanı 23.4’ten 26.8’e çıkmıştır. En büyük değişim Koç’un 5.7 puanlık çıkışıdır. Ortalama atıf puanları 48.8’den 2018’de 52.9’a yükseldikten sonra, 2019’da 48’e düşmüştür. En büyük değişimler Boğaziçi’nin 10.7 puanlık çıkışı ile Koç’un 19.8 puanlık düşüşü olmuştur. Ortalama endüstriyel gelir puanları 63’den 73.5’a çıkmıştır. İTÜ’nün 27.9 Sabancı’nın ise 25.5 puanlık çıkışları dikkat çekicidir. (İTÜ öğretim üyesi başına düşen endüstriyel gelir kategorisinde 3 yıldır dünyada en tepedeki üniversitelerden birisidir.) Ortalama uluslararası puanı ise 38.6’dan 44.2’ye çıkmıştır. En önemli çıkış 13.5 puan ile Bilkent’te görülmüştür.   Görüldüğü gibi 2016-19 arası üniversitelerimizin performansları genelde yükselmiştir. Demek ki, sıralamalardaki aşağıya gidişin nedenini başka bir yerde aramak gerekmektedir. 1)     Sıralanan üniversite sayısı sürekli artıyor: 2004 yılında 200 üniversite ile başlayan sıralama, artık 1,200 üniversiteyi geçmiş bulunmakta. 2016 yılında sadece 400 üniversite sıralanmış iken, 2019’da 1258 üniversite sıralandı. Sıralanan üniversite sayısı arttıkça rekabet de artıyor ve yukarılarda sıralanmak zorlaşıyor. THE’nin veri tabanında şu anda 1,500 üniversite bulunmakta. Dünyada 20,000 civarında yükseköğrenim kurumu bulunduğunu düşünürsek, bu veri tabanının daha da büyümesi şaşırtıcı olmaz. Birkaç yıla kadar sıralanan üniversite sayısı 2,000’i bulabilir. 2)     Hızlı büyüyen bazı ülkelerin üniversiteleri hızla yukarılara çıkıyorlar: Bazı Asya ülkelerinde (Çin, Japonya, Singapur, Güney Kore ve Tayvan) 10 üniversiteyi dünya çapından yapmak üzere özel devlet fonları kuruldu. Özellikle Çin’in dünya üniversiteler sıralamasındaki performansı çok iyi. Sıralamaya Çin 72 üniversite ile katkıda bulunmakta.  İki yil once ilk 200’e 4 Çin üniversitesi girmiş iken, bu yıl bu sayı 7’ye çıktı. En iyi performans gösteren Çin üniversiteleri 22. sıradaki Tsinghua Üniversitesi ile 31. sıradaki Pekin Üniversitesi. Bu iki faktör nedeniyle, Türkiye gibi başka bazı ülkelerin de üniversitelerin sıralamaları aşağılara kayıyor. Örneğin, BRİCS ülkelerinden Brezilya’nın 2016 sıralamasinda ilk 800’de 17 üniversitesi varken, bu yıl sadece 7 üniversitesi kaldı. Rusya’nın ilk 300’deki üniversite sayısı 2016’dan bu yana 4’ten 2’ye düştü. Gelecekte üniversitelerimizin sıralaması ne olabilir? Bu yazıda sözü geçen 6 üniversitemizin toplam ağırlıklı puanları (yukarıdaki tablolardan hesaplanabileceği gibi) 26.6 (ODTÜ) ile 41.8 (Sabancı) arasında değişiyor. 2019’te sıralamalarda daha yukarılarda yer almak için gereken puanlar ise şöyle oldu: İLK … İÇİN 500 400 350 300 250 200 100 MİN PUAN 37.1 41.7 44 46.4 49.5 53.1 62.4   Yukarıda sözü edilen iki faktör nedeniyle bu puanlar 2018’e kıyasla ortalama 1.6 puan daha yukarıda ve gelecekte daha da yükselmeleri şaşırtıcı olmaz. En tepedeki üniversitemizin toplam puanı 41.8 ve bu puan 351-400 grubuna ucu ucuna yetmiş. Dolayısıyla üniversitelerimizin kısa vadede daha yukarılara çıkmaları oldukça zor görünüyor. Bırakın ilk 100’ü, ilk 200 için bile uzun vadeli bir plan çerçevesinde ciddi bir kaynağı harekete geçirmemiz gerekir. Quacquarelli Symonds (QS) dünya üniversite sıralaması QS şirketi ise, üniversiteler tarafından sağlanan öğrenci, mezun, öğretim üyesi sayıları vb. veriler ile kendisinin Scopus veri bankasından çektiği yayın/atıf gibi bibliyometrik verileri kullanarak QS Dünya Üniversiteleri Sıralaması (QS World University Rankings) oluşturuyor ve ayrıca bölgesel ve konu/alan bazlı sıralamalar yapıyor. Buna ilaveten, mezunların iş bulma süreleri, staj imkânları gibi bazı ek bilgiler isteyerek Employability Ranking adıyla bilinen mezunlarının iş bulma imkânlarına göre üniversiteleri sıralayan tematik bir sıralama da oluşturuyor. QS dünya üniversiteleri sıralaması, akademik itibar anketi, işveren itibar anketi, öğretim elemanı sayısının öğrenci sayısına oranı, öğretim elemanı başına düşen atıf sayısı, yabancı uyruklu öğretim elemanı sayısının toplam öğretim elemanı sayısına oranı, yabancı uyruklu öğrenci sayısının toplam öğrenci sayısına oranı olmak üzere altı temel ayaktan oluşuyor; temel ayakların altında alt göstergeler mevcut değil [4]. Görüldüğü üzere QS, sıralamalarında daha öznel ve ankete dayalı bir değerlendirme sistemi kullanıyor. QS sıralamasına göre Türkiye’nin önde gelen üniversiteleri QS dünya üniversiteleri sıralamasında [5] Boğaziçi Üniversitesi 2016-2017 akademik yıl sıralamasında Türkiye’deki kamu üniversiteleri içinde Orta Doğu Teknik Üniversitesi ile birinciliği paylaştı; 2017/18-2021 yılları arasında da kamu üniversiteleri içinde ikinci sırada yer aldı. Boğaziçi Üniversitesi 2016-2017’de 471-480 bandında; 2017-2018 sıralamasında 491-500 bandında; 2018-2019 sıralamasında 571-580 bandında; 2019-2020 sıralamasında 651-700 ve 2020-2021 sıralamasında ise yine 651-700 bandında yer aldı. Görüleceği üzere Boğaziçi Üniversitesi 2016-2017 ve 2017-2018 akademik yıllarında ilk 500 içinde bulunuyor. 2016/17-2021 yıllarında Türkiye’deki diğer üniversiteler incelendiğinde Sabancı Üniversitesi’nin 441-450 bandından 521-530 bandına; Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin 471-480 bandından 601-650 bandına; İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi’nin 411-420 bandından 551-560 bandına; Koç Üniversitesi’nin ise 451-460 bandından 464’üncü sıraya indiğini görüyoruz. Gerek THE gerekse QS dünya sıralamalarında ülke çapında benzer bir genel düşüş söz konusu. Dolayısıyla düşüşün sadece Boğaziçi Üniversitesi’ne özel bir durum olduğuna, diğer üniversitelerin ise çıkışta olduğuna ilişkin iddiaların temeli olmadığını görüyoruz. US News& World Report küresel üniversite sıralaması Genelde ülkemizde göz ardı edilen, ancak dünyanın yakından takip ettiği ve önemsediği US News & World Report küresel üniversite sıralamalarında da [6] son beş yıldır Türkiye’den birinci sırada yer alan ve bu beş yılın dördünde (2016-2017, 2017-2018, 2019-2020 ve 2020-2021 akademik yıllarında) Türkiye’den ilk 200’e giren tek üniversite Boğaziçi Üniversitesi. 2018-2019, 2019-2020 ve 2020-2021 yıllarında sırasıyla 234’üncü, 186’ncı, ve 197’nci olan Boğaziçi Üniversitesi’ni en yakından izleyen Orta Doğu Teknik Üniversitesi aynı listede 2018-2019, 2019-2020 ve 2020-2021 akademik yıllarında sırasıyla 367’nci, 398’inci ve 453’üncüydü. Bu sıralama için de üniversiteler öğrenci, mezun, öğretim üyesi sayıları ile bilimsel araştırma projelerine ve endüstri-sanayi işbirliği çerçevesindeki projelere ilgili yıl içinde aktarılan fon tutarına ve üniversite toplam bütçelerine ilişkin veriler sağlıyor. Bu veriler, Clarivate şirketinin sağladığı Web of Science (InCites) veri bankasından alınan yayın ve atıf gibi bibliyometrik veriler ile birlikte kullanılıyor [7]. US News & World Report küresel üniversite sıralamasında detaylarını notlar kısmında görebileceğiniz 3 temel ayak ve bunlar altında 13 alt gösterge mevcut [7,8]. US News & World Report küresel üniversite sıralamasındaki durum neden farklı? Sıralama şirketleri yöntemlerini yıllar içinde değiştirebiliyor. Özellikle 1.000 yazardan fazla yazarlı makalelerin ve onların aldığı atıfların THE ve QS şirketleri tarafından 2015 yılından sonra tamamen veya kısmen kapsam dışı tutulması [1, 3] dünyaca tanınırlığa sahip büyük araştırma grupları içinde yer alan üniversitelerin dezavantajına bir durum oluşturdu. Boğaziçi Üniversitesi gibi CERN’deki yüksek bütçeli ve çığır açıcı ATLAS ve CMS deneylerinde aktif olarak araştırma yapan ve bu çalışmalardan yayın üreten üniversitelerin sıralamaları bu durumdan olumsuz etkilendi. Öte yandan US News & World Report küresel üniversite sıralamasında bu tür yayınlar ve aldıkları atıflar göz önünde bulunduruluyor. Bunun yanında sadece endekslerde yer alan yayınlar değil; kitap ve konferanslar da ayrı birer gösterge olarak kullanılıyor [7] . Kitaplar sosyal ve beşeri bilimler alanlarında çalışmalar yapan araştırmacılar için önemli çıktılar; bu çıktıların diğer sıralamalarda kullanılmaması özellikle Boğaziçi Üniversitesi gibi fen ve mühendislik alanlarının yanı sıra sosyal ve beşeri bilimler alanlarında araştırma yapan üniversitelerin araştırma çıktılarının tamamının sıralama performanslarına yansımasını engelliyor. US News & World Report küresel üniversite sıralamasında ‘bibliometrik göstergeler’ temel ayağında hem en çok atıf alan yayınlar içinde %10’luk dilime giren yayınların sayısı hem de toplam yayınlara oranı iki ayrı gösterge olarak kullanılıyor.  Bu göstergeler bir üniversitenin yayınlarının niteliğini ve dolayısıyla araştırma performansını gösteriyor.  Bu dilimdeki yayınların toplam yayınlara oranı üniversitenin ürettiği nitelikli araştırma miktarının bir ölçüsü ve üniversite büyüklüğünden bağımsız. Bu da önemli bir nokta zira oran göz önüne alınmadığında öğretim üyesi fazla olan üniversiteler avantajlı duruma geliyor. Ayrıca ‘bilimsel mükemmeliyet’ temel ayağı altında, en çok atıf alan yayınlar içinde %1’lik dilime giren yayınların sayısı ve bu sayının toplam yayın sayısına oranı da gösterge olarak kullanılıyor. %1’lik dilime giren yayın sayısı araştırmanın niteliğini ortaya koyarken %1 dilime giren yayın oranı ise dünyadaki en etkili yayınlar arasında üniversitenin çıktısının yüzdesini gösteriyor [7]. Tüm sıralama sistemleri büyük ölçüde ya da tamamen araştırma çıktılarından etkilenirler. Üniversitenin temel işlevi araştırma olduğundan bu, beklenen bir sonuçtur. Türk üniversiteleri dünya sıralamalarında yukarılara çıkmak istiyorlar ise, bunun yolu bellidir: araştırma çıktılarını yukarıya çekmek. Üniversiteyi liseden veya dersaneden ayıran en önemli faktör araştırmadır. İnsanlığın dağarcığındaki bilgiyi artırmak yerine sadece bilgiyi aktarmayı kendilerine misyon edinen yüksek öğrenim kurumları üniversite olmanın sorumluluklarını tümüyle yerine getirmemektedir ve birçoğu düşük prestijli diplomaların yerel dağıtıcıları olmaya mahkumdur. Sadece ve sadece araştırma üniversiteleri, yüksek prestijli uluslararası çekim merkezleri haline gelebilir ve dünyada sıralamalarda önde gelebilirler. Detaylarda üniversitelerin misyon ve vizyonuna bağlı farklılıkar olmakla birlikte araştırma üniversitesi olmanın temel şartları şunlardır: Araştırmacı: Araştırma kapasitesi yüksek öğretim üyeleri işe alınmalıdır. Zaman: Öğretim üyelerine araştırma yapabilmeleri icin gereken zaman sağlanmalıdır. Mali destek: Araştırma için gereken mali bütçeler sağlanmalıdır. Altyapı: Araştırma için gereken fiziksel ve kurumsal ortamlar sağlanmalıdır. İnsan kaynağı: Araştırma için önemli olan doktora öğrencileri ve asistanlar sağlanmalıdır. Kariyer yönetimi: Öğretim üyeleri için geliştirilecek değerlendirmelerde araştırma çıktıları öne çıkarılmalıdır Türk üniversitelerinin dünya sıralamalarında yukarılara çıkmasının tek yolu araştırma çıktılarını yukarıya çekmektir ve bunun nasıl yapılacağı bellidir: İyi araştırmacıları ise alıp onlara araştırmaya uygun şartları sağlamak ve kariyerlerini hedefler doğrultusunda yönetmek gereklidir. Bir grup üniversitemizin 2017-18 akademik yılı açılış töreninde “araştırma üniversitesi” olarak belirlenmiş olması kanımca bu yönde olumlu bir gelişme olmakla birlikte, bu listede THE sıralamasının en tepesindeki 3 vakıf üniversitesinin bulunmaması şaşırtıcıdır. Amaç bir Türk üniversitesini en yukarılara taşımak ise bu ayrımcı uygulamadan vazgeçilmelidir. ------------------------- Referans: i-Erhan Erkut.“Times Higher Education” (THE) Sıralamalarında Üniversitelerimiz 20 Ocak 2019 ii-Ayşın Ertüzün ,(23 Şubat 2021), "Dünya üniversite sıralamaları yükseköğretim sistemimize dair ne söylüyor?",Sarkaç, https://bit.ly/3st8HVj Katkıda bulunanlar: Necati Aras, Ayşe Gürel, Berat Zeki Haznedaroğlu, Ali İzzet Tekcan, Yavuz Akpınar, Naz Zeynep Atay Gök, Dilek Çalgan, Nermin Zeynep Uysal, Nuri Zafer Yenal Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeleri Notlar/Kaynaklar [1] THE sıralamasında dikkate alınan beş temel ayak ve altında yer alan 13 gösterge: (i) Eğitim/öğretim ayağının göstergeleri: doktora mezun sayısının lisans mezunu sayısına oranı, doktora mezun sayısının öğretim elemanına oranı, eğitim/öğretim itibar anketi, öğretim elemanı başına düşen kurum bütçesi ve öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı; (ii) Araştırma temel ayağının göstergeleri: öğretim elemanı başına düşen yayın sayısı,  öğretim elemanı başına düşen bilimsel araştırma projelerine ve sanayi ile ilişkiler çerçevesinde yapılan projelere aktarılan toplam fon tutarı, araştırma itibar anketi;  (iii) Atıf ayağında kullanılan gösterge atıf etki değeri; (iv) Sanayi geliri ayağı göstergeleri: öğretim elemanı başına düşen sanayi ile ilişkiler çerçevesinde yapılan projelere aktarılan fon tutarı; (v) Uluslararası görünüm ayağının göstergeleri: yabancı uyruklu öğretim elemanı sayısının toplam öğretim elemanına oranı, yabancı uyruklu öğrenci sayısının toplam öğrenci sayısına oranı ve uluslararası işbirliği ile yapılan yayınların toplam yayın sayısına oranı. [2] Times Higher Education – World University Rankings 2021 methodology https://www.timeshighereducation.com/world-university-rankings/world-university-rankings-2021-methodology [3] Times Higher Education – World University Rankings 2021 https://www.timeshighereducation.com/world-university-rankings/2021/world-rankin [4]“Dünya Üniversiteler Sıralaması (THE) verilerini 2015'ten 2022'ye analiz edildiğinde 2015'te ilk 200'e Türkiye’den 4 üniversite yer alırken  2022'de ilk 500’e  giren üniversitemiz yok.